16 Aralık 2011 Cuma

Günün çorbası : Köfteli çorba

Bloğun isminden kaynaklı bir çorba tarifi beklentisi her daim vardı, biliyorum. Özellikle katı gıdaya geçildiği dönemde takipçiler, Arca’nın sebzeli çorba tariflerini buradan yayınlayacağımı sandı, avucunu yaladı.

İki sebebi var;

Birincisi, tamam blogger geçmişimin bir kısmı bir tarafımdan uydurduğum tariflerle başlamış ve isim oralara gönderme yapmış olabilir. Lakin işin aslı şu ki; amaç yazar üzerinde bir “her güne bir yazı” baskısını oluşturmak idi. Bu blogger bokunu çıkardı, gün geldi üç yazı patlattı, o ayrı… Demem o ki "haftanın menüsü" değil, burası "günün sıcacık çorbası", çorba olmuş hayatımızın yazıya dökülmüş ufaktan gırgır hali…

İkinci ve en önemli sebebi, Arca hemen hemen hiç öyle sebze püresi, çorba filan yemedi. 4,5 aylıkken iki dişi birden çıkmıştı, dolayısı ile katı gıda döneminde direkt pirzolaya geçmiş, benim de ballandıra ballandıra çorba tarifi verme hevesim kursağımda kalmıştı.

Bugün “günün çorbası”, tarihinde bir ilki gerçekleştiriyor ve çorba tarifi veriyor. 

Hey güzel Allahım sen nelere kadirsin!

Arca’nın ufak boyutlu bir tencereyi bir günde bitirebildiği yegane çorba : Köfteli çorba!

Zaten yiyeceği garanti olmasa çekilecek b.k değil şerefsizim. Tarif bilindik, hemen her insan çocukluğunda yemiştir, hemen herkesin annesi yapmıştır. Bizim ailede anne olmuş her kadın bu çorbayı bilir. Herkesin kendine has tarifleri vardır, mesela annem havuç koymaz, Ümit abla terbiyesini yumurtadan yapmaz. Falan filan...

Ben naçizane kendi yorumumu katıyorum.

Islattığın pirinç ile kıymayı bir güzel yoğuruyorsun, bebene kızmışsan stresini bu kıyma yığını üzerinde atabilirsin. Tuz karabiber tercih meselesi.

Minik minik (ne kadar minik o kadar makbul) yuvarlayıp, un serpilmiş tepsiye atıyorsun bu köftecikleri. Bu arada tencereye suyu koyup minik havuç ve patatesler haşlanmaya başlıyor. 

Köftecikler, kuşgözü boyutundan kuş başı boyutuna geçti mi, anla ki sıkılmışsın. Bir silkin kendine gel ve “ayı yemeyecek kadın bunları çocuk yiyecek” şeklinde disipline sok kendini. 

Tepsiyi ara sıra eline alıp yatayda sağ sol hareketi yapmak suretiyle unun tüm köfteciklere bulanmasını sağlamalısın. Kaynayan suya köfteleri atıp hafiften pişmelerini bekle ama bu arada boş durma, Allah boş duranı sevmez! Yoğurt, un, limon suyundan güzelce bir terbiye sosu hazırladın mı, tadından yenmez. Kaynayan çorbaya kesilmeden yavaş yavaş boca et, biraz daha pişir. Arzuya göre tereyağı konabilir. Daha doğrusu benim gibi unutabilirsin, sorun olmaz bebe yağsız ekmeksiz götürür, detaya girmez.

Şimdi kahveni alıp ayağını uzatabilirsin, zira bebenin öğle uykusundan uyanmasına kadar anca kahve içersin, mutfağı toplamaya kalkarsan katiyen dinlenemezsin.

Dediğim gibi, bu deliye postaki saydırma işi ancak çocuk için yapılır! 

"Günün çorbası" hiç bir fedakarlıktan kaçmıyor ve tarifin pratik versiyonunu okuyucunun hizmetine sunuyor!
Efenim, telefon eline alınır, anneanne, babaanne artık gözünü kime kestirirsen ona, telefon edilir. Bebenin sevimli sesi dinletilir, eğer yapılabiliyorsa bebeden telefonun ucundaki şahsa köfteli çorba siparişi vermesi sağlanır. Bebe buna zorlanamadıysa, "bebemin canı istemiş" şeklinde talep bizzat anne tarafından yapılır. Aile büyükleri bu talebe katiyen hayır diyemez, öle bayıla pişirirler. Ve emin ol, senden benden daha minik minik daha özenli ve lezzetli yaparlar!

5 yorum:

Fatma dedi ki...

Çocuklar değil analar da yer bunu hem de afiyetle,Nezoş'a söyleyeyim de yapsın bize:)

Elif dedi ki...

Arca'm ağzının tadını biliyor. Off benim bile canım çekti bee :)

Deli Anne dedi ki...

benim de çok canım çekti.. diyetteyim, sefilim, açım iyisi mi sen gene kendinden, Arca'dan devam et:)

Oz dedi ki...

Supermis cnm corba tarifi, hem de yumurtasiz! Haftaya yaparim ben bunu:) istahsiz Nil de yer mi acaba ki? babasi kesin yer de:)

Evren dedi ki...

:) Ben de cok severim bu corbayi, tarif de super, bizimkine denedim birkac kez ama sevmedi. Hicbir corba/pure cesidini yemez o da cins. Bu tarif uzerine bir daha denemeliyim ama.