Annemin tarif defterinde öyle başlıklar görürsün. "Şerife'nin papatya kurabiyesi" "Aysel’in ıspanaklı böreği", "Neriman’ın çaylı keki"… Güldüğümde "öyle hatırlıyorum ben napayım?" derdi. .
Ben bunu anneme özel sanırdım. Meğer o zamanların raconu böyleymiş, zira geçenlerde öğrendim ki; İlker’in annesi, birine şambali tarifi vermiş bir zamanlar, o defterde öyle yazıyormuş, “Şükranın şambalisi” ... koptum!
Çorba tok tutar, diyete yardımcı olur, besleyicidir. Çorba tarifi Zero'dan. Zero'nun Paul Auster'i nefis bir ziyafete başlangıç olur ve belki biraz Sabahhatin Ali. Sonrası ara sıcak, yine Zero'dan Muriel Barbery'ler (özellikle Kirpi'nin Zarafeti) ile kendini doymuş bile hissedersin.
Bukowski ile Kosinskiler bir de Kürşat Başar’lar Elvan’ın. Boris Vian ve Travanian tabii ki Elvan! (Kitaplığımın baharatlıları, mezeleri Elvan'dan:) ) Rakının yanına acılı meze misali.
Maeve Binchy ile beni tanıştırdığı için İlker diyebiliriz. (Bana yılbaşı hediyesi kitap al dediğimde o günün en çok satan kitabını alıp getirmişti bana; Yalnız Kadınlar Sokağı, böylece tanıştım Binchy’lerle, yoksa İlker’in kültür sanat ile ilişkilendirilebilecek bir geçmişi yok, hepimiz biliyoruz). Binchy'ler (şimdilerde Macomberler) kitaplığın tatlıları. Hani sağlam bir yemeğin ardından sade Türk kahvesinin yanında bir tatlıya ihtiyaç duyar ya bünye, hah bir porsiyon güzel öykülendirmiş romantizm yemeği tamamlar.
Özge'nin "Acı çikolata" ise nefis bi regli öncesi ilacı!
Sağlıklı atıştırmalık olarak Grangé romanları, "Açlık Oyunları" ve "Aklından bir sayı tut" tarzı
gerilimler bünyeyi tok tutar, mutlaka ara öğün olarak alınmalı. Metabolizmayı çalıştırmalı.
Eşsiz "Küçük şeylerin tanrısı" tam bir makarna. Tarif kimden hatırlamıyorum. Kimileri ana yemek olarak kabul etmese de makarna hem lezzet hem maneviyat anlamında doyurucudur, bence yemeğin anasıdır!
Ana yemek demişken ... Tarif Ruhdağı'ndan Murakami, yanına "Lale ablanın da tavsiyesidir" diye not düşmeli. Sonra yine Lale abla'dan Allende ve Marquez tariflerinin tadına doyulmaz.
"Kumral Ada Mavi Tuna" için kargodan geldiğine sevindiğim gün Lale abla, "Ada'nın ailesi kim sence?" demişti. İlk birkaç paragrafta bağlantıyı kurmam zor olmadı. Ve her romanda "cast" kısmını zihnimde yapan ben, tabii ki sinema yıldızı ana baba ile şair dayının rollerini çoktan dağıtmıştım. Bence böyle bir esinlenme çok zekice. Karakterleri okuyucunun zihninde yerleştirebildin mi, gerisi kolay.
Bu yaz okuduğum "Su"dan sonra "Kumral Ada Mavi Tuna" ilaç gibi geldi. Hani nasıl derler mideyi rahatlattı, "Lale ablanın şifalı nane limonu" gibi :)
2 yorum:
Bu yazıbenim tatilime denk gelmiş, kaçmış. Yazına bayıldım... Bu sene yeni yazarlar keşfetmek istiyorum. Yeni yazarlar yılı olsun istiyorum. Şu anda elimdeki kitap tam bir çetin ceviz çıktı, tam dişime göre dedim ha böylede mütavaziyimdir:))Lizbon'a Gece Treninden söz ediyorum bu arada:))
aynen lale ablacim gozum heo sende leylak dalinda zerende. yeni yazarlarla tanismama vesile oluyorsunuz:) lizbona gece trenini cok merak ettiren de sensin:) sepetimde bir sonraki sipariste okuyacagim
Yorum Gönder