2 Ağustos 2016 Salı

Kitap yorumu: Gülüşün ve Unutuşun Kitabı

Kitap kulübü, şahane kadınların yanı sıra şahane kitaplarla tanışmama da vesile oldu/oluyor. Sadece okumaya karar verdiklerimiz değil, bu kitaplar.

Kimi zaman ileride okuyacağımız kitap listelerini konuşurken, ortaya çıkıyor. “hmm ilginçmiş, alayım ben bunu” diyor, yazıyorsun şahsi okunacaklar listesine.

Kimi zaman “bunu okudum arkadaşlar, kulüpte tartışılmaz ama çok keyifli döndürelim aramızda” diyerek toplantılara getirdiğimiz kulüp harici kitaplar, oluyor.

Kimi zaman kulüp vesilesiyle bir yazarla tanışıyor, bir kitabını tartışıyorsun, derken yazarı çok seviyor ve diğer tüm kitaplarını da okuyorsun.

Senin kulüp haricinde okuduğun kitapları takip eden arkadaşların, hemen öneriyor; “Yeliz sen fantastik seversin, …. Getirdim, oku mutlaka!”

Kişisel gelişime merak sardığımı fark edenler, evvelden okuyup faydalandıkları kitapları anlatıyorlar…

İşte böyle böyle genişliyorsun, paylaşa paylaşa çoğaltıyorsun…

Milan Kundera, kulüpte okunacaklar listelerinin ilk hazırladığı günlerden beri gündemimizde. Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ni kitaplığımda bulunsun diye evvelden almıştım. Fakat Bahar, filmi de çekilen popüler bu kitabı değil, “Gülüşün ve unutuşun kitabı”nı tavsiye etmişti, kulüp için. Merak edip onu da aldım ve hep bir şekilde kulüpte okunacağı zamana sakladım. Belki birkaç senedir rafta duruyor.

Biz seçimleri oylama, çekiliş, "mutlaka okumalıyız!" önerilerine göre yapıyoruz. Bir günümüz diğerini tutmuyor, nitekim bu kitap da bir türlü kulüp kitabı olamadı. 
Daha fazla bekleyemedim, okudum. Aklım kalacağına, aklıma girsin:)

Bir yazarla tanışma kitabı önemlidir. Bazen külliyatını hatmetmek istersin, bazen bana uymadı der, yazarla vedalaşırsın. 

Çok uzatmayacağım, benim için külliyatını okutacak bir kitap oldu.
Aslında birbiri ile bağlantısız gibi görünen öykülerden oluşuyor, fakat bir şekilde devam ediyor hissine kapılıyorsun.

Hepsinin yeri ayrı fakat bir yer var ki...

Litost. Çekçe'ye sempati duymamı sağlayan kelime. Litost'un en azından dilimize direkt tek kelimelik bir tercümesi yok. Hüzün, kendine acıma, pişmanlık, hasret... Hepsini bir potada erit, erittiğin potada iyice kaynasınlar, his bu işte. Yani o hissi tanımlayan kelime; işte Litost.

Ve diğer birkaç alıntı (kitap hakkında yazamadım, çünkü kitabı yazmak istedim.)

"kadınlar güzel adam aramazlar, onlar güzel kadınları elde etmiş adamları ararlar."

"işte asıl bu ayrıntılar, kötü seçilmiş bir giysi, dişlerdeki hafif bir bozukluk, nefis bir ruh zayıflığı, bunlardır bir kadını gerçek ve canlı kılan şeyler. afişlerdeki ya damoda dergilerindeki kadınlar, ki bugün bütün kadınlar onları takl
it etmeye çalışıyorlar, çekicilikten yoksundurlar, çünkü gerçek değildirler, çünkü soyut bir takım önerilerden oluşmuşlardır. onlar bir güdümbilim makinesinden doğmuşlardır, bir insan bedeninden değil !"

"insanın iktidara karşı savaşımı, belleğin unutuşa karşı savaşımıdır."


“Gelecek kimsenin umurunda olmayan, ilgisiz bir boşluktur, geçmiş ise yaşam doludur, kızdırır, başkaldırtır, yaralar, o kadar ki, bu yüzden onu yok etmek ya da yeniden yaratmak isteriz. Geleceğe egemen olmak istemenin nedeni, geçmişi değiştirecek güce sahip olmaktan başka bir şey değildir.”

10 yorum:

Naz dedi ki...

Kitabın adı da alıntılar kadar güzel :)

Tuna BAŞAR dedi ki...

Benim de okunacaklar listemde yer alıyor bu kitap. Öncelikle kitabın adı nedeniyle okumak istiyorum ben de. Sonrasında da yazarın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Gülünesi Aşklar, Bilmemek, Kimlik ve Ölümsüzlük gibi kitaplarından çok etkilendiğim için.
Sizin bu yazınız sayesinde Gülüşün ve Unutuşun Kitabı'nı okuma listemde ön sıralara alacağım.
Bu arada Kitap Kulübü'nüz hakkında blog sayfanızda daha ayrıntılı bilgiler bulabilir miyim? Bir bakacağım.
Saygılarımla.

Gokyuzu99 dedi ki...

Çok sevindim beğenmene... Milan Kundera benim için çok özel bir yazardır. Özellikle dil ile, kelimeler ile oynaması, bir olay anlatıp o sırada olayı dondurup görüşlerini, yorumlarını eklemesi, kurgudaki basit ama durağan olmayan yapı çok hoşuma gider... Bilmemek, Yavaşlık ve Kimlik yeni dönem kitapları, onlar biraz daha farklı, biraz daha olgun, Ayrılık Valsi, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Gülünesi Aşklar biraz daha coşkulu... İlk romanı Şaka'nın da ayrı bir tadı vardır... Dediğim gibi ben çok severim, belli oldu mu? :)

Goddess Artemis dedi ki...

Nasıl güzel sözler bunlar... Her birini iki üç kez içimden okuyup gülümsedim. Yazarla tanışacağız gibi görünüyor :) Paylaşım için teşekkürler!

yeliz dedi ki...

Mutlaka almanızı tavsiye ederim. Okurken o kadar keyif aldım ki, yorum bile yazamadım, sadece birkaç güzel alıntı:)
Kitap kulübünden sık sık bahsediyorum; kitap kulübü etiketli yazılardan ulaşabilirsiniz.
Ayrıca okuduğumuz kitapların toplantıları hakkında arşiv olsun diye bir blog tutuyoruz: http://1kitap1000sohbet.blogspot.com.tr

yeliz dedi ki...

evet ya gülmek değil, gülümsemek değil, gülüş. ne güzel bir kelime:)

yeliz dedi ki...

umarım... galiba başlamak için en iyi kitapmış:)

yeliz dedi ki...

Baharcım tekrar teşekkürler:) çok keyifli bir okuma oldu benim için. Ve evet araya girip yorum yapması nasıl güzeldi sen deyince hatırladım. Öykülerin içinde Kundera fırlamış gibi:))

Tuna BAŞAR dedi ki...

Eski yazılarınızı da detaylı bir şekilde inceleyeceğim ve yorumlarımı sizinle paylaşacağım. Kitap kulübü için açtığınız blog sayfanızı da takibe aldım.

Azize dedi ki...

Gelecek geçmiş tasviti ilginçmiş. Bakmak lazım...