25 Mart 2012 Pazar

Ortadoğu ve Balkanların ... (1)

... hızlı gözlük seçeniyim, bu kategorideki birinciliği kimseye bırakmam.

Saatler ileri alındı, artık sabah ve akşam güneşe karşı araba kullanmak zorundayım. Malum güneş gözlüğü de kayıp... Canına yandığımın Tom Ford'u, nerelerdesin emektarım?

24 Mart 2012 Cumartesi

Dumur diyalog #47

Sürekli yere vurduğu oyuncağını vurmadan oynamasıyla ilgili uyarırken;


Y: Arca oyuncağını bir defa daha yere vurursan, kaldıracağım, yarına kadar oynayamayacaksın.

A: Nereye kaldıracaksın?

Y: senin erişemeyeceğin bir yere.

A: Mesela?

23 Mart 2012 Cuma

22 Mart 2012 Perşembe

Bizim oğlan anarşik mi olacak ne!

Dün akşam çok abarttığım (:P) klasik çalışan anne durumlarından sıyrılıp yarım saat erken çıktım ofisten. İlker akşam gelmeyecekti, meyve alınması gerekiyordu falan filan…


Neyse bizim mahallenin manavına uğradım. Her şey oradadır, o meydanda. Fırın, balıkçı, tuhafiye, mandıra, kırtasiye.... Dink! (ampul yanma ses efekti) Arca’nın resim defteri kalmamıştı, iyice kocamanından hani şu masasını kaplayanlardan (masaya geçiş yapamasın diye) büyük resim defteri aldım.

21 Mart 2012 Çarşamba

Bahar gelmiş haberim yok!

Evden çıkıp arabaya binen, ofiste inip, bütün gün gün yüzü görmeyen, akşam yine arabaya binip eve dönen kişi baharın geldiğini nasıl anlar?
a. google'ın sayfasından
b. Otoyolun kenarında açmış papatyalardan
c. yol kenarında çağla bademcilerin türemesinden
d. Otoyolun en rüzgar alan yerlerine tırmanmış uçurtma uçuran çocuklardan
e. İşten çıktığında artık karanlık olmamasından

“Bak İlker!”

İlker’i karşıma alıp cümleye bu şekilde başlıyorsam, sakat bir durum var demektir.

Muhterem kocam hemen anlar. Umumiyetle “despot” yapacağım konusunda kendisine brifing verme hazırlığındayımdır. Sükûnetle dinler.

“Bak İlker !”in arkasından ben dökülürüm…

20 Mart 2012 Salı

Arca doğum günü partisi fotoğraf gösterimi

Görmemişin çocuğunun doğum günüsü olmuş tutmuş koparmış diyenlere "Benim bebem 2. yaşgününü kutlayamadı, hastanedeydi, hep arkadaşlarının pastalarının mumlarına üfledi! 3 haftadır da hastalıktan erteleniyor, kıyamam" şeklinde bir hastane ve hasta edebiyatı yaparım, gözünden yaş gelir şerefsizim!

19 Mart 2012 Pazartesi

Büyü len artık!

Sana diyorum yer cücesi, büyü de karşılıklı mantıklı sohbetler edelim. İnadın bir kurusun, bir insan ol, bir kalıbının adamı ol yav!


Başlayacağım senin balık yemem ayaklarına! Ulen daha konuşamıyordun 350 gr çipurayı götürüyordun şuursuz! Şimdi mi tuttu burun kıvırmacılığın! Ah ulen büyü len artık! Büyü de iki tek atalım balığın yanında, bak bakalım o zaman “ben balık sevmiyom” diyor musun!

Diyordum…

Dumur diyalog #46

Çok öksürdüğü gece Arca ile uyuyunca sırtım tutulmuştu.


Y: Arca annecim ben biraz kendi yatağımda yatayım sırtım acımış.

A: Zararlı bişey yemişsindir annem.

(Evet! Seni yedim!)


16 Mart 2012 Cuma

Koşarken obua çalan bir neslin neferleriyiz

Dün öğlen tatilinde market alışverişini yaptım, elimde koca koca torbalar, uzun saplı fırça, ekmek, bilgisayar çantası kendi çantam… Tam teçhizatlı kameraman arkadaşımız Cevat Kelle halt etmiş.


Tabii apartman kapısını açamıyorum. Zile bastım beklerken arkamda pıt pıt ayak sesleri. Ay hayırlı bir komşu olsun bana kapı açsın diye düşünürken bir de baktım benden beter bir kaplumbağa dibimde. Alt kat komşumuz, o da alışveriş yapmış, evini sırtına yüklenmiş, merdivenlerden yuvarlanacak. Neyse ki kapı açıldı, ikimiz birbirimize hem yol vermeye çalışıyoruz, hem geçmeye çalışıyoruz. Karşıdan iki ufak kadın ve kendilerinden büyük yükleri ile karıncaya benzetildiğimize kalıbımı basarım. On dakika içinde yuvarlana yuvarlana asansöre tıkılabildik.

15 Mart 2012 Perşembe

Dumur diyalog #45

Y: Ay çok komiksin Arca.


A: Evet! Biz komik bir aileyiz.


"Bu yanlışı kabul etmiyoruz!"

İlker malum son iki haftadır sabah 06:00'da kalkıp Çeşme'ye gidiyor, akşamları da o koltukta, ben Arca'nın kollarında uyuyakalıyoruz. Kendisi ile iki kelam etmişliğimiz yok. Neyse azmettim, onunla uyandım ve hemen haberi verdim; "Pazar günü 16:30'da Cumhuriyet Meydanının sahil kesiminden Gündoğdu'ya kadar Arca ile yürüyüşe katılacağız, haberin ola!"

Uyku mahmurluğundan sebep, kesinlikle hatırlamadığım kısa bir diyalog geçti aramızda. An itibari ile benim anarşik olduğuma dair bir fikir var kafasında, artık ne söylediysem :)

14 Mart 2012 Çarşamba

İLKER!! Muhterem kocam sana sesleniyorum, evine DÖN!

Dön vallahi sensiz olmuyor. Haftalardır hafta sonu çalışıyorsun, yüzünü gören cennetlik.
İki arada bir derede yaptığım pazar alışverişi de olmasa aç kalacağız. Nadire abla bile halimize acıdı da geçen hafta yarım kilo ıspanak almış gelirken.

Dumur diyalog #44

A: okula gitmiycem bugün


Y: Neden?

A: Gitmiycem evde dinlenicem.

(hmm evet çok yoruluyor küçük bey!)

13 Mart 2012 Salı

Aklım almıyor

Aziz Nesin’i itekleyip kalabalığın içine atmaya çalışıyorlardı, bense dehşet içinde dua ediyordum.


Gazeteler provokasyondan onu sorumlu tutuyorlardı, benimse aklım almıyordu, sırf düşündüğünü söylediği için bir insanı ve beraberindekileri diri diri yakmayı.

Dumur diyalog #43

Israrla yemek istediği tuzlu krakerler için;


Y: Çok merak ettiysen kahvaltıdan sonra tadına bakarsın ama beğeneceğini sanmıyorum

A: Neden?

Y: Çünkü büyüklere göre bir kraker, tadı pek güzel değil.

A: Ben de büyüdüm, yiyebilirim!

12 Mart 2012 Pazartesi

Alıştıra alıştıra...

Bu yandaki kahveyi bırakma fincanı. Her gün kahvemi içtiğim maşrapanın üçte biri hacminde. Reflü teşhisini ve kahveye gelen yasağı müteakip hemen vedalaşamadım kafeinimle.

Bir hafta ara ile, pazar ve minik elmalar

"Diğer ikisi ile birlikte aynı akibete uğrayan küçük elma"sanatsal çalışması.


Bu küçük sulu, lezzetli elmalar için sonun başlangıcı Nadire ablanın bize bıraktığı aşağıdaki nottu. Bunlar küçüktü ve Arca tarafından keyifle yeniyordu. Pazara gidilirse mutlaka alınsındı. Ah ulen benim bebem yiyecek ben almaz mıyım!

11 Mart 2012 Pazar

Övünmek gibi olmasın...

Korkulur benden :P

Sabahtan beri son derece aktif takılan cüce, ne dediysem öğle uykusuna razı gelmedi. Hoş, ben de  bayılmıyorum, paşa gönlü istemezse uyumasın  da... adım gibi biliyorum assoliste bağlayacak günün kalanında. Zaten son kırk sekiz saat evde başbaşa takılıyoruz, hiç çekemem asabiyet filan.

9 Mart 2012 Cuma

Utanç içindeyim

Yine yeni yeniden güneş gözlüğüm kayıp! (ben senede bir gözlük kaybetmek zorunda mıyım?)

Geçen hafta öğle tatilinde Kipa’ya gitmiştim, sonra ofise döndüm, akşam da eve gittim. Ertesi gün evden çıkarken gözlüğümü bir türlü bulamadım. Ofiste bıraktım herhalde dedim, bütün hafta sonumu gözlüksüz geçirdim.


Pazartesi ofiste gözlüğümü bulamadığımdan beri hummalı bir arayış içindeyim. Her yere ama her yere baktım, yok! Ay delireceğim.

“Ne olacak mesele ettiğin şeye bak” diyene dalarım zira güneşin 8 ay tepemizde olduğu İzmir’de güneş gözlüğü hayati kardeşim, sokağa donsuz çıkarım onsuz çıkmam, işte o kadar!