28 Eylül 2011 Çarşamba

Detoks Üçlemesi #3 : Gıda detoksu

Gardırop tamam, eksizlerimi burada paylaşmayacağım, çünkü şimdilik alay edilmesini kaldıracak olgunluğa ulaşmadım, daha kibarı : eserlerim topluma açılacak seviyede değil diyelim. Ama ciddi yol kat ettiğimi söyleyebilirim. Cumartesi Necla teyze'ye gittim, ölçüler alındı, prova haftaya. Gören de gelinlik diktiriyorum sanacak:)
Şekilsiz vücudum yüzünden Zara’daki küçük masum siyah elbiseyi suçladım, öfkemi aldım, şimdi kendine dönme zamanı. Fotoğraflarıma bakıyorum, buz gibi biralar küçük bir can simidi olarak bana dönme yolunda ilerliyor. Arca bacaklarıma şap şap vurup “tombalak” diyor bana. Kollar on beş kiloyu düzenli indirim kaldırmaktan epey kaslandı ama belden aşağısı hala Türk kası!

Yıllara, Arca’ya, kötü yemek konusunda aklımı çelen İlker’e suç atacak değilim. O nutella kavanozunun içini parmaklayan benim, o parmaklar benim parmaklarım!

Var ya eskiden yiyip yiyip kilo almayan insanları kıskanırdım, şimdi yemek yememeyi başarabilen insanlara acayip özeniyorum. Hani şu salata ile doyanlara, iki dilim pizza yiyip “ay çok fena doydum” diyenlere veya tabağındakileri bırakabilenlere, çok ama çok yavaş yemek yiyenlere… Ben eskiden böyleydim. Ya hamburger menüleri daha büyüktü ya da benim midem daha küçüktü, bilmiyorum. Patatesleri yedim mi hamburgerden en fazla iki lokma alır bırakırdım. O kadar yavaş yerdim ki, yemeğin yarısında doyardım. “Nasıl kilo alınmaz”ın kitabını yazabilirdim.

Şimdi bir orta boy pizzayı tek başıma bitirebilirim! Hamburger menüyü silip süpürebilir, İlker’in patateslerine göz koyabilirim. Arca ile sofradayken aç kalacağımdan o kadar korkuyorum ki, hızlı yemek yeme rekoru kırıyorum her öğün.

Bir gün içinde yediklerimi saydım, ben utandım. Ve… pek tabii bu yeni alışkanlıklarım bana kilogram olarak, dirhem dirhem et olarak geri dönmeye başladı. “Bir dirhem et bin ayıp örter” lafı tamamen hikaye, dirhem dirhem etler ayıbın ta kendisi!


İşin kötüsü, artık genç değilim, metabolizma hızım yemek yeme hızımın epey altında, kaçınılmaz son iş başında: yerleşen kilolar!

Önlem paketi hazırlamanın vakti geldi.

Gözüm yürüyüş bantlarında!

Evi boyatırken Arca hazretlerinin benimsediği oyun odası nam-ı diğer oturma odasını tamamen kendisine vermeyi kısacası onun odası haline dönüştürmeyi epey takmıştım kafama. Kocaman kırmızı koltuk gidecek, Arca bu odaya taşınacak, televizyon onun odasına alınacak, dolayısı ile onun odası pek boş kalacaktı.

Vah vah yazık değil mi boş odaya: (

Ben de spor odası olarak kullanmayı uygun gördüm. Ancak koltuğun bahara kadar evden çıkması mümkün değil! Ayrıca İlker de yürüyüş bandının bir süre sonra atıl olacağını, en iyi ihtimalle bornoz askısı olarak kullanılacağını ön görüyor. Halbuki ben cüceyi uyuttuktan sonra her gün 30 dakika yürüyerek ter atacak, vücudumu şekle sokacaktım. Bu arada da televizyon DVD filan izleyecektim. Başka bahara kaldı.

Dedim ki detoksa başladık, devam edelim. Detoks dediğin şey bir tür diyet değil miydi? Hani bi vakitler pek ünlüydü detoks yapmak. Sebze meyve tıkınıp vücudunu toksinlerden arındırıyordun. Hemen gugılladım, karşıma bu site çıktı. Diyet listesine bir baktım, amanın! Açlıktan gebermezsem, asabiyete bağlayan düşük kan şekeri sebebi ile katil olurum. Yok yok bana göre değil.

İnsan kendini bilecek!

Benim böyle detokslarla şoklanmaya değil, hayat tarzımı yeme tercihlerimi değiştirmem lazım.

Madem yürüyüş bandı rafa kalktı, madem detoks, dunkan gibi diyetlere döt lazım, o halde tez önlem paketi hayata geçirile:

Her hafta pazara gidilecek, haftada 3-4 defa sebze yemeği yenecek. (Bu tamam, haftalardır pazara gidiliyor, sebze alışverişi yapılıyor ve yeniyor!)
Ofiste yemek tek tabakla sınırlanacak! (Pilav makarna yok! Sadece perşembe günleri çıkan mantı, bak ona kimse hayır diyemez!)

Ara öğünler tedarik edilecek (Zaten öğlen o kadar aç kalıyorsun ki akşama kadar bisküvi, kuruyemiş tırtıklamaktan sincaba dönüyorsun)

Evden işe salata götürülecek. (sürdürülebilir olduğuna inanmıyorum gerçi - dolayısı ile hiç yapmadım, akşamları yapıyorum)

2 litre su (bu zaten tamam!)

Arca kendi başına yiyecek, ona yedirilmeye uğraşırken lüp lüp lokmaları mideye indirmek yok! Herkesin tabağı ayrı olacak, ne miktar yediğin belli olacak. (Evet bak bu konuda ipin ucu kaçtı bir ara. Kendi tabağıma alıyorum onun yiyeceğini kim ne kadar yiyor belli değil!)

Hazır gaza gelmişken evdeki nutella kavanozu en üst raflara kaldırılacak, eve çikolata sokulmayacak. Meyva yenecek. (buna ben de inanmakta zorluk çekiyorum)

Akşam yemeğinden sonra atıştırmak yok. Ve kesinlikle alkol yok! Sadece hafta sonu belki 1-2 kadeh. (Son üç haftadır haftada bir bir kadehe düşürdüm)

Ama en en en önemlisi... İlker'in motivasyonu.
Doktora gitti, tahliller bugün çıkıyor. Ama sadece bir haftada bile iki kilo verdi, sadece benimle aynı önlem paketine uyarak. Sigarayı tekrar bıraktığından beri öyle çok kilo almıştı ki, sağlığından endişe eder olmuştuk. Hiç onu bu kadar motive görmemiştim. Taze fasulye ve tahıllı ekmek yiyor daha ne olsun!!

Laf aramızda o bu kadar motive olmasa ben kesin yan çizerdim.
Allahım sebze yiyen bir aile olabilecek miyiz?

Üçlemenin ilk ikisi:
Gardırop
Kitaplık

5 yorum:

ayak izleri-sevgi dedi ki...

diyete girmek gerçekten çok sıkıcı birşey.. ama arada lazım oluyor gerçekten...umarım söylediklerinin hepsini yapabilirsin.. dila bizimle yemeğe başladıktan sonra ben 2 kilo verdim.. ona yedirirken bende doyuyorum.. doğal diyet anlayacağın..

Fatma dedi ki...

Karı koca birlik olursanız bu iş olur, biz birlikte sigarayı bıraktık ve birlikte diyete başladık, etkili oldu. Yürüme bandına gelince bizimki benim kumaşlarımın askısı oldu bir bakıma bir de Deniz arada bir koluna tutunup sallanıyor, bir nevi park oldu ona, ben zaman zaman üstüne çıkıyorum bir yarım saat. Eğer alacak olursanız benden tavsiye şu yeni çıkanlardan olsun, ekranı olan film seyredebileceğin, bir de müzik dinleyebileceğin, eminim yarım saat değil bir saat tempolu koşarsın, ben öyle yapardım herhalde. Bizimkinde sıkılıyorum, düz yürüyüşten. Bir ara elimde kitap okuyarak yürüyeyim dedim başım döndü:)

Cebimdeki renkler dedi ki...

Ben de bu yılın başında bu yola baş koyarak Nutelleyı bıraktım. O bile başlı başına bir iş :) İlk günlerde çok acı çektim ama 3 haftada acılar sona erdi. Hep derler ya 21 gün alışkanlık kazanmak için ideal süredir. Kolay gelsin sana da :)

nil dedi ki...

Benim bu posttan aklımda kalan pizza,hamburger oldu :)

aslında diyet yemeği ile doyuyorsun ama içinde kola,patates ya da ekmek gibi neşeli ve çoook güzel yiyecekler olmayınca ruhun doymuyor.Benim ruhum koladan ve şekerlemeden besleniyormuş bunu anladım.

banushka dedi ki...

aç kalacağımdan korkma - işte bu :) benim derdim de bu... Bir de bunu iki kat hıza çektiğimin farkındayım. Mira bitirmeden bitirip aradan Ada'yı emzirme işini de çıkartmam gerekiyor :P Ha bu arada bu saatte aklıma nutella getirdin - günahını sana yazar artık :D