27 Eylül 2011 Salı

Lanet sarı kamyon ve fil hafızalı cüce!

Arca cücesini oyuncakçıdan oyuncak almadan ve de arıza çıkarmadan çıkarmanın güzel bir yöntemini bir yerlerde okumuş ve devşirip Arca’ya uygulamıştık.

Yöntemin adı “yaz tahtaya al haftaya” : ) yok yok… “aklımıza yazalım”. Biz icat etmedik tabii ki ama tevazu gösteremeyeceğim iyi icra ediyoruz. Hatta geçenlerde Agora’daki Joker’de eli kolu oyuncaklarla dolu bir anne yönteme şahit oldu ve “aa bak ne güzel biz de yapalım” dedi.

Buraya kadar sağlam bir lansman yaptığımıza göre artık yöntemi ve bir tarafımda patlayan gelişmeleri anlatmaya başlayabilirim.
Yöntem basit aslında…

Önce cüceyi karşımıza alıyoruz, kapıdan girmeden önce anlaşma yapıyoruz. “Bugün sadece oyuncaklara bakılacak, oyuncak satın almayacağız”

Sonra cüce oyuncakçıya dalıyor, her şeyi kurcalıyor. Bakmak serbest!

Umumiyetle bir talep getiriyor. Normal, çocuk bu! Eğer alınabilecek bir şey ise, o zaman diyorum ki “iyice bak annecim bu oyuncağa, aklına yaz, ben de not alıyorum.” (Ciddi ciddi not defterimi çıkarıp yazıyorum) Sonra da duruma göre “kumbarandaki paralar yetince”, “bayram harçlıkların gelince” … gibi bir zaman belirliyorum. Eğer gerçekten evdeki bin beş yüz adet tekerlekli oyuncaktan biri ise, eskiden beridir çok istediği ve notlarımız içinde olan başka bir oyuncağı hatırlatıp seçim yapmasını istiyorum.

Dediğim gibi, oyuncakçıda arızayı önlüyoruz. Ancak bizim hesaba katmadığımız bir detay varmış ki, Arca aklına yazınca resmen beynine dövme yapıyormuş, kesinlikle aklından çıkarmıyormuş.

Cumartesi günü, İlker’in Agora sözü vardı, misafirler gelecek diye pazara ertelendi. İyi de oldu, öğleden sonra AVM’ler korkunç oluyor. Pazar sabah erkenden planımız önce pazara uğramak sonra Agora’ya gitmek.

Arca bana direkt “sen pazara git, biz Agora’ya gidelim” buyurdu. Biliyor, kim pasta yedirecek oyuncaklara bindirecek ve oyuncakçıya götürecek! Beni direkt sattı. Bana göre hava hoş! Arca ve İlker ikilisi ile pazara gitmek ölüm. Yok kavun yerler, yok balıkçıya bakarlar, yok üzüm salatalık… Benim yirmi dakikalık alışverişim bir buçuk saati bulur. Bu hafta pazarın önündeki otobüslere ve tavukçulara bakarken ben bütün haftalık alışverişi bitirmiştim. İnsafa gelip beni beklediler sağ olsunlar.

Baştan anlaştık, “siz istediğinizi yapın, ben son indirim kırıntılarını değerlendireceğim!” İşim bitince pek tabii ikiliyi oyuncakçıda buldum! Ben geldim diye İlker rahat rahat araba koltuklarına baktı.

Arca ile yine aynı diyalog… Ama taktı bir kocaman TIR’a! Sarıymış, kapıları varmış, içinden araba çıkıyormuş. Resmen devasa ölçülerde çakma Mack ve Şimşek Mcqueen. Eve katiyen almam! Ama basiretim mi bağlandı ne, “kumbaranı sayalım, bakalım” demiş bulundum.

Sabah unutmamış, çıkardı kumbarayı. Yeni harçlıkları ilave etti. Ve akabinde o korkunç sarı kamyonu talep etti. İlker eğer benden önce kesinlikle almam demiş, ben “bakalım” demiştim.

Eyvah tam ebeveyn çelişkisi… Çocuk milletinin en sevdiği ortam. Bir bana bakıyor bir İlker’e bakıyor.

İlker’e çaktırmadan yediğim haltı anlattım, “uf Yeliz naaptın!” bakışı attı. Hemen o Cars koleksiyon arabalarından geldi aklıma. “Todoroki’yi mi istersin, sarı kamyonu mu? İkisine paran yetmiyor.” O iğrenç sarı kamyondan vazgeçmedi lanet cüce! Alkışlar anneye!

Ortamdaki elektriği sezip sıvıştım hemen, “geç kaldım, ben park yerinden çıkarken sana korna çalacağım, ışıkları yakacağım, kaçırma beni” ile ilgiyi dağıttım.

Akşam anane ve dede gelmiş, Arca’ya hediye getirmiş: o sarı kamyonun Mack kadar olanından araba taşıyan bir TIR!

Allahım nasıl mesudum anlatamam! İlker de oyuna katıldı. “Sarı kamyonun yavrusu gelmiş, sarı kamyona gerek yok bu daha çok araba taşıyor hem bu kırmızı” şeklinde itinalı bir laf kalabalığı ile sarı kamyonu aklımıza yazdığımız yerden çıkardık.

Demek ki neymiş, aklına yaz derken cidden yazacağını ve unutmayacağını da hesaba katacakmışız!

3 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

sen şimdi, o sarı kamyona bir daha dönüş olmayacak sanıyosun dimii...
yeliz Kore filminin adı, Housemaid...

Elif dedi ki...

İşine gelen şeyleri nasıl unutmuyor bu cüceler :))

nil dedi ki...

Allahtan çocuğumun anneannesi ve dedesi var:)))

Unutma Arca'm,unutma teyzem:))Söz veriyorlarsa tutsunlar,ne o öyle,akım,taktik,teori:P

puhaaaaa İlker nasıl baktı sana:))))