9 Ekim 2011 Pazar

Pazardan dumur diyaloglar

İlker'in sebze ağırlıklı beslenme programı devam ettiği sürece günün çorbası ailesinin her hafta sonu pazar günlükleri devam edecek, sıkılanı tepelerim, benim muhterem kocam otlarken gıkını çıkarmıyor, kıyamam, sıkıldım demek yok!

Bugün pazara tek başıma gidince (Arca ile İlker beni bırakıp babaneye gittiler, sonra gelip aldılar) epey konsantre gezdim, pazarcılarla aşinalığımız arttı birbirimize.

Pazar sohbetlerinden seçmeler:



Fasulye tezgahındaki genç çocuk benim poşete fasulye doldururken; "Abla, fasulyenin güzelliğine bak (tamam kardeş alıcam reklama gerek yok diyorum içimden) abla çek bunun resmini profil fotoğrafı yap!"
"İyi fikir de benim adım Ayşe değil ablacım" Tezgahtaki çocuk anlamadı ama yanımdaki adam koptu. (Anlamayanlar için aldığım fasulye "ayşe kadın" fasulyeydi:P)

Domatesi bir kaç tezgahtan alıyorum genelde. Her tezgahta çok fazla domates varken kabakçının önünde küçük bir sepette azıcık domates gördüm, dayanamadım sordum:
"Herkesin tezgahı dolu neden sizinkinde bu kadar az domates var?"
"Abla biz butik çalışıyoruz"

Yumurtacının önünde belli bir miktar yumurtaya "çok taze bebekler için" diye yazmışlar. "ee biz yiyemiyor muyuz?" "Pahalı bunlar abla vereceksen bebene ver, yazık o kadar paraya"

Yeşillikleri yıkanmış gördüm mü acayip gıcık oluyorum, yıkama kardeşim mecbur musun? Baktım semizotları kuru hemen kaptım bir demet, ama roka yıkanmış. Bık bık söyleniyorum, "niye yıkıyorsunuz bunları, yıkamayın..." pazarcı "ablacım biz yıkamıyoruz yağmurdan ıslanıyorlar" hmm diyorum doğru hava yağmurlu, eve gelince jeton düşüyor, ulen semizotuyla aynı tarladan değil mi bunlar!

Bir de etraftakilerin muhabbeti acayip komik oluyor. Orta yaşlı bir abla yetişkin oğluyla gelmiş pazara, oğluna soruyor; "Nasıl domates alalım mı şunlardan?" Oğla belli gezmekten bıkmış "ne bileyim ben anne, anlamam" anne lafı yapıştırıyor "yerken anlıyonuz ama!"

Yazarken dinlendim şerefsizim! İlker yağsız tarhana çorbası ve yağsız salatadan oluşan öğle yemeğini yiyip Zeyneplere gitti, Arca uyanınca biz de yollanacağız. Ama önce muhtemelen yılın son mısırının altını kapatıp, biraz daha kahve içip çamaşırları asacağım. Dışarıda nefis bir yağmur şehri yıkıyor, her güneş açtığında Arca boynu koparcasına gökyüzüne bakıyor, gökkuşağını bekliyor.

6 yorum:

Elif dedi ki...

Bizde birazdan pazara çıkıp muhtemelen aynı manzaralarla karşılaşacağız.
İyi Pazarlar :)

ayak izleri-sevgi dedi ki...

pazar muhabbetleri gerçekten çok eğlendirici oluyor..

özge dedi ki...

Sizi Arcanın doğumundan itibaren takip ediyorum.Benimde bir oğlum var 2 ay sonra 3 yaşına girecek. Ama hala tam olarak konuşamıyor.Baba bak kamyon gibi cümlelere başladı gerçi ama o kadar.Size ve tüm blog annelerine (aralarında çocukları geç konuşmuş olanlar varsa özellikle onlara) sormak istiyorum.Çocuğunuzu konuşturmak için bir anne olarak neler yaptınız.Lütfen bu konuda herkes biz yazı yazabilirmi?Sizin yazdıklarınızla alakalı olmadı ama.Gerçekten bu bilgilere benim ve oğlumun ihtiyacı var.Teşekkür ederim....

yeliz dedi ki...

Elifçim, sevgi:)

yeliz dedi ki...

Merhaba Özge,
En kısa zamanda yazacağım. Anlıyorum sıkıntınızı ablamın kızı 3,5 yaşına kadar konuşmadı, terapiler vs... şimdi 10 yaşında "ya bi sus " diyoruz:) O döenmi ablama da soracağım ben İstanbuldaydım o vakitler ama hepimiz çok üzülüyorduk. Demek istediğim üzülmeyn sıkmayın canınızı, Mutlaka yazacağım sevgiler

özge dedi ki...

Biz terapiye falan da gitmedik ama artık gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.Ama en çokta kendini sözel olarak ifade edemeyen oğlum için üzülüyorum.Lütfen ablanız nasıl bir yol izlemiş terapiler de dahil .Yazarsanız sevinirim.Çünkü ben artık kendimi bu konuda yetersiz görüyorum.Şimdiden teşekkürler....Bu arada Arcaya da çok geçmiş olsun.