18 Ekim 2011 Salı

Ruhlar Evi

Leylak Dalı’nın kombinlerine rastlamayan oldu mu?
Bayılıyorum onun kitap kombin serisine. Bende pek kombin olmuyor. Kitap ayracı artık kullanamıyorum neredeyse, İlker pislik olsun diye ayraçlarımı saklattırıyor Arca’ya. (Evet son derece olgun ebeveynleriz:P) Halbuki Kore’den bile getirdiğim kitap ayraçlarım vardı, Annemin Mısır’dan getirdiği. Küçük bir koleksiyon bile diyebiliriz. Ama şimdi neredeler bilmiyorum. Hain evlat Arca ile babasının işbirliği sayesinde yok oldular.

Kombin diyordum… Kahve olabilir veya başucu lambam. O da ancak Arca uyuyorsa. Başka da bir ritüel bizim evde namümkün! Artık ne zaman boşluk bulursam o zaman okuyorum. Kitap umumiyetle evin içinde kolumun altında geziyor. Bizim kombin de bu, koltuk altı: )

Özellikle kitabın sonlarına gelmişsem, bırakamıyorum koltuk altımdan yani elimden: )

Sevgili Lale ablanın “Sevgili Arsız Ölüm”den sonra önerdiği "Ruhlar evi" ile böyle bir kombin halinde vedalaştık. Evet, kesinlikle aynı tadı veriyor ve hatta daha fazlasını! Isabel Allende’nin ilk romanı.

Tam bir curcuna ve inanılmaz keyifli. Bir ailenin yetmiş yıllık yaşamı, bir ülkenin kaderine tanıklık ediyor. Dünyanın bir ucundan bizim yakın geçmişimize bu kadar yakın olaylar yaşansın, ilginç? Sanırsın ki aynı senaryo, hemen her ülkeye uygulanmış. Hala kitaptan satırlar gözümün önünde, aklıma geldikçe tekrar yaşıyorum sahneleri.

Lafı uzatacak değilim, çok sevdim, nokta.

Ben kitapları yüzde doksan zevkine güvendiklerimin tavsiyesi ile yüzde on da yazarına göre okurum. Yazar takıntısı başladı mı, piyasadaki tüm kitaplarını elden geçirmeden bırakmam, öyle de nev-i şahsına münhasır bir okurum. Isabel Allende için de tehlike çanları çalmaya başladı. Bir Paula’sı var mesela gözüme kestirdiğim... Ağlamaktan içim çıkacak gibi bir his şimdiden boğazımda yumru oldu, evlat acısı yav! Var mı ötesi?

Neyse “Ruhlar Evi”nin hemen akabinde, - hiç yapmam ya – kitapçıda kapağına vurulup sonra da Maeve Binchy tadı yakalamak umuduyla sarıldığım “Küçük mucizeler dükkanı” pek aperatif kaldı. Ama yok peşin hüküm vermeyeceğim, ben her kitaba önce biraz mesafeli yaklaşırım sonra pek sevişken oluruz. O şirin kapak resminin aynısından bir kitap ayracı çıktı içinden, küçük bir sevinç anı, derken diğerleri ile aynı akıbete uğradı. Hain evlat Arca ve pis babasının işbirliği işte!

4 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Eh Yelizcim kombin işi çocuğunu büyütüp beşiğini duvara asanların işi:)) Oğlum Arca'nın yaşındayken ara bezi-pişik kremi-naylon don kombini yapıyordum (o zamanlar kağıt bez çok pahalıydı:)
Lakin çok pis bir ayraç koleksiyonum var, yakında eve sığmayacak, senin yazını da o ayraçları nerelere sokuşturacağımı düşünürken okudum ama inatla almaya ve biriktirmeye devam ediyorum. Koca bir sandık doldu (ki bazılarından benden daha korkunç koleksiyoncu olan kızkardeş uğruna feragat ediyorum:) kalanlar nereye girer bakalım.
Madem Ruhlar Evi'ne bayıldın Eva Luna'ya geç derim. Paula üzebilir ama yine de bir ara oku arkasından da Günlerin Getirdiği. Zira anıları da romanları kadar ilginç Isabel Allende'nin. Küçük Mucizeler Dükkanı bende de var ama pek sarmadı.
Sevgiyle...

laleninbahcesi dedi ki...

Kitabı beğenmene sevindim Yelizcim.
Leylakcımın kombinlerini ben bile kıskanıyom ayol. Kadın özene bezene kaombin yapıyo:))
Aslanım Arca'nın ayraç kolleksiyonu yapmadığından eminmisin:)

Deli Anne dedi ki...

Eh Yelizcim kombin işi çocuğunu büyütüp beşiğini duvara asanların işi:)) Oğlum Arca'nın yaşındayken ara bezi-pişik kremi-naylon don kombini yapıyordum .. bunu çok sevdim:)
,

Ruhlar evinin filmi de benim gözümde efsanedir

OzGe dedi ki...

günlerin getirdiği var elimde şimdi. eva luna'yı da gozume kestirdim. sen acı çikolatayı okudun mu?? tavsiye şiddetle:)