1 Kasım 2011 Salı

Günün sebzesi : Kereviz

"Günün çorbası" yıllardır ihanet ettiği konseptine geri mi dönüyor ne!

Kimse bilmez ben blogspot'tan önce blogcu'dan bildiriyordum hem de yemek tarifleri...

Bir café'm vardı orada, mutfak maceralarıma hikayeler katıp anlatıyordum. Eski bloggerlardan kim kaldı puhahha...
Neyse, blogger'a geçtiğimde de yine yemek, sinema, kitap gibi hayatın tatlarını paylaşmak üzere yola çıkmıştım. Bir baktım anne blogger olmuşum. "yedi, içti, sıçtı"ları yazmaya başlamışım. İki bok bir çiş arası yemek tarifi pek açmayacağından, eh son iki buçuk senedir pek yemek de yapmadığımdan (Umidim sağ olsun:P) blog çıkış noktasından epey uzaklaşmıştı.

Yepyeni bir tarif ile sahalara dönüyorum!

İtiraf ediyorum, İlker'e yedirebilme umudu ile pişirmiştim.
Yine itiraf ediyorum onun yemediğine acayip sevindim.
İddia ediyorum, - her ne kadar İlker yememiş de olsa - kerevizden nefret eden herkes bu yemeğe bayılır.
Ciddiyim! Ben mesela pazarda tezgahının önünden geçemem, öyle irrite eder kokusu beni.
Arca sever ama tavuklusunu, Ümidinin pişirdiğini. Ben sadece bunu yiyebiliyorum.

Portakal suyu lazım idi ama daha mevsimi gelmedi, mandalina suyuyla yaptım. Uydurmasyon şef gururla sunar.

Limonda bekletip, zeytinyağında toz şeker eşliğinde karamelize olmuş soğana yaklaştırıyorsun, hemen kaynaşmıyorlar, az mesafeli duruyorlar önce. Derken ince kıyılmış taze soğan ile havuçları da arabulucu niyetine katıyorsun tencereye. Baktın suyu fazla, al küçük bir fincanın içine suyundan, kat unu, karıştır hızlıca terbiyelensin, dök yine tencerenin içine, ağdalansın! Kerevizler iyice yumuşadı mı mandalina suyu, soğan ve havuç ile kaynaşıverir zaten.

Tatlı ekşi nefis bir tabak...

8 yorum:

Deli Anne dedi ki...

yemeği bilmem ama tarifin üslubu pek hoşuma gitti sayın maharetli bayan:)

nil dedi ki...

Kıyamam İlker nasıl yesin,bize yasak herşey var:(

İpek dedi ki...

Bayılırım kerevize. Kokusu agzımı sulandırır. Zeytinyağlısına aşığım. Etlisini de severim. 2,5 yaşındaki kızımda etlisini severek yiyiyor. Ve evet, üslup şahane! :)

Fatma dedi ki...

ımmmmm bayılırım kerevize, ben de portakallı yaparım, hatta ve hatta ilk defa kerevizi benim ellerimden yedi eşim övünerek söylüyorum, kayınvalidem hayretler içinde kalmıştı:)

Evren dedi ki...

Of bayilirim kerevize, boyle guzel anlatilmis bir tarifle de yapma da ne yap. Yalniz, bu cafe'yi merak ettim? Nerdeydi? Nerde anlatiyordun?

yeliz dedi ki...

deli annem sağ olsasın.

Nil yavrum bu meret bunlarsız da yenmiyor be. kokusu başka türlü geçmiyor napalım!

Vay İpek şahane. evet seven çok sever, sevmeyen nefret eder kervizden. Yani iyi hadi yiyelim bari diye geçiştirilecek yemek değil. Arca da tavuklusuna bayılıyor.

Hha Fadiş işte aynen o cümleyi burada kurmak isterdim, İlkere ben yedirmek isterdim, nasip olmadı ama eylemlerim sürecek:))

Evrenim café bon appetit idi. blogcu uzantılı. nerden baksan 6 sene önce filan yazardım, istanbuldayken, ilker askerken merak salmıştım, şablonu bile html kodlarıyla ben hazırlamıştım. hey gidi gençlik, şimdi resim koymaya üşeniyorum, vakit varmış o vakitler:)

Evren dedi ki...

Eee ne oldu simdi o bloga? Nasil okuyacagiz yazilarini? Benim yemek yapmakla hic aram yoktur ama senin bu anlatiminla zevkli olabilir diye gaza geldim :)

Elif dedi ki...

kokusuna ve tadına bayıldığım sebzedir.
Offf ağzım sulandı resmen.