21 Kasım 2011 Pazartesi

Günün sebzesi : Brokoli denen sebze

Önce evden haberler: Arca'nın ateşi bugün çıkmamış. Kıçımı kaşıyıp dilimi ısırıyorum daha da çıkmasın diye dua ediyorum.

Geçen hafta pazarda taze soğan alıyorum, - o soğan da neydi be kardeşim, Çeşme soğanı, demetle değil, kiloyla satılıyor, incecik kütür kütür, her yemeğin yanında götür : )- yandaki tezgahta brokoli gördüm. Hiç hazzetmem o saçma sebzeden. Sahi bizim çocukluğumuzda yoktu, bir vitamin deposu pompalamasıyla hayatlarımıza girdi. Concon bir sebze!


İki dal istedim, pazarda az miktar almaya utanıyorum aslında. “şöyle az bi şey ablacım, iki dal ver yeter” diye eğilip bükülüyorum. “Bebek için mi abla?”  bozuntuya vermiyorum, “Ha evet ya bebek için, tazelerinden ver ablacım n’olur” Evet bebek, 33 yaşında 78 kilo civarında bir bebek var bizim evde. Günde bir öğün sebze yemeli ancak kış sebzelerinden evir çevir yiyebildiği bir halt yok. Barbunyanın et sınıfında tüketilmesi gerektiğini öğrendiğimizde resmen yıkıldık! Buzluk sebze değeri taşımayan tek öğünlük barbunya paketleriyle dolu!
Yiyebildiği bir taze fasulye vardı, o da kartladı beridir yiyemiyoruz. Tüm hafta evir çevir ıspanak olmuyor haliyle, yeni arayışlar içindeyim. Geçen hafta annemler uğradığında yaklaşık bir saat beyin fırtınası yaptık. Güdük listede İlker’in burnunu kıvırarak brokoli yiyebileceği maddesini yazmışım, aklımda kalmış. En kötüsü haşlar, limon-sarımsak-zeytinyağı üçlüsü ile tatlandırırım, dedim.

Yaklaşık bir hafta buzdolabını bekledi bu brokoliler… Yanından paket paket marullar eksildi, havuçlarla vedalaştı birer birer. Bir türlü sıra brokoliye gelmedi. Domatesler ikinci posta yer buldu dolapta, brokoli boynunu büktü. Görmezden gelinmek ağrına gitmiş olacak ufaktan sararmaya başladı.

Arca’nın ateşli cumartesisiydi. İlker geç kaldı, öğlen hiçbir şey yiyememiş, akşam haftanın tek kırmızı etini yemek istiyor, dolayısı ile öğlen sebze yemeli! Buzdolabındaki tek sebze brokoli zira ertesi gün pazara gidilecek.

Sararmaya yüz tutmuş brokolileri aldım elime, biraz canlanır gibi oldular. İyice minik dallara ayırdım, buharda haşlanmaya bıraktım. Arca ateşten pek halsizdi, Ice Age filmini koydum, neşelensin diye, koyun koyuna izliyoruz. Nasıl da kötü kokuyor şerefsiz! Arca bile o hasta haliyle “böyk, bu ne biçim koku” diye etrafına bakındı. “Yok annem senin değil, diğer bebeğin yemeği o,” diyecekken gömdü kafayı göğsüme izlemeye devam etti. Onu uyur halde oyun odasında bırakırken ben bolca sarımsağı rendelemeye başlamıştım. Ne kadar sarımsak o kadar az brokoli kokusu. Yemeği sevimli göstermek için havuç bile kattım içine. Bu ikisi zeytinyağında bir güzel kavruldular. En son tavaya brokoliler katıldı. Havuç ile sarımsak eminim “bu ne be!” diye burunlarını tıkamışlardır. Tavayı iki çevirir karıştırırsın, tavadan almaya yakın taze çekilmiş karabiber ile tuzu ilave edersin, oh mis! … diyemeyeceğim… zira bu kadar çabaya rağmen hala brokolinin kokusu bastırılmamıştır!

Günün çorbası okuyucuları için hiçbir fedakarlıktan kaçmayarak tadına baktım, güzeldi. Demek beklenti düşük olunca elde ettiklerimizle yetinmek kolay oluyormuş. Cidden o kokudan beklenmeyen bir tat vardı. Ha bir tabağı bitirir misin dersen yalan söyleyecek değilim, bitiremem ama en azından bir etin yanına garnitür olarak üç beş dal yenir. Nitekim bizim evin aç bebeği de pek beğenmemiş olacak, ilk çataldan sonra limon sıktı. İki çatal daha yedi, beğenmedi, yoğurtla kaktırdı. En son “sen bir daha bu yemeği yaparsan havuçtan yana elini korkak alıştırma! Hatta havuç brokoliden daha fazla olsun, sevdim ben kavrulmuş havuç güzel olmuş.” dedi. Beğenir diye fotoğrafını bile çekmiştim. O kadar açken yemediyse daha da yemez kanımca!

11 yorum:

Adsız dedi ki...

çorbasını yap bence...ozaman biraz daha yenilesi oluyor...yemek şartmı dersen çok şart değil tabii ama buda bir alternatif oluyor kış ayı için...biraz un yağda kavrulur içine bir barkadk süt bir bardak su katılır haşlanmış brokililerde içine atılıp blendırdan geçirilir tuz karabiberde eklenir afiyetle tüketilir..içine patates havuç gibi sebzelerde eklenerek brokolinin tadı kırılabilinir biraz...sevgiler...ışıl

gülcan dedi ki...

bizde tam tersi haftada 3 kilo brokoli yeriz sadece limonlu tansiyon yüksek olunca tuz yasak kilo olunca yağda kısıtlı çok da kötü kokmuyo bee :))

nil dedi ki...

Diyettaşıma selam olsun,ben severek yedim; kabak rende,süzme yoğurtla.

Direkt kabağı rendeleyip,süzme yoğurtla karıştırıyorsun.Havuç varsa diyetinde; kabak-havuç ve sarmısaklı yoğurt hem öyle haşlama falan da yok...Güzel tadı...

Brokoliyi ise; haşlama etin yanında yerse güzel oluyor.Haşlamadan da yeniliyormuş, denedim fena değil tadı ot işte:P

nil dedi ki...

Havuç diyetinde var mı diye sorarken,kendisi gayet şekerli olduğundan benim diyetimde yok,bir sorun ya da bilmiyormuş gibi yapın:P

Asortik Krep dedi ki...

Çok rejim işi olur mu bilmiyorum ama brokoli haşlayıp üstüne beşamel sos ve kaşar rendesi atıp fırınlayınca herkes yiyiyor ve herkes seviyor bizim evde.Bir kere yapsan belki ismi o kadar uzak gelmeyebilir daha sonra.
Ben o zeytinyağlı ve bol sirkeli,sarımsaklı halini çok severim ya da sarmısaklı yoğurtlu halini yiyiyorum rejimimde.

Işın dedi ki...

Bütün kış sebzelerine bayılırım, farklı pişirme şekillerini deneyerek alıştırabilirsin bence. Brokkolinin çorbası süper olur. Ev Cini'nin çok güzel bir tarifi var. Ayrıca tek olarak salatası çok bayarsa ben biraz makarna,beyaz peynir ve cevizle karıştırarak salatasını yapıyorum. Şimdi bu diyete uymaz diyeceksin ama benim bildiğim bütün diyetlerde her öğün bir miktar karbonhidrat veriliyor. En azından benim diyetisyenim veriyordu.. Peynirin, cevizin miktarı abartılmayacak tabii.
Sarımsak zaten şart. Afiyet olsun :)

alev ertürk dedi ki...

çorbası derim kesinlikle!!!şiddetle tavsiye ederim brokoliye beslenen duygular bizde de aynı garibim yavruma her ne kadar sürekli kaktırsam da biz ııııh maalesef,,,
şurda var hatta çorba tarifi öyle az da girmiyor içine baya baya brokoliyi uçurmuş oluyorsun bir kase de :)

http://yigitimbuyuyor.blogspot.com/2011/01/brokoli-corbas.html
bir dene derim :)))

Adsız dedi ki...

ben ençok brokoli, havuç, kırmızı etli biber ve sarımsaklı yoğurt 4lüsünü severim. borkoli az haşlayıp, havucu az kavurup, biberlerde halka halka çiğ hım nefis mercan..

Adsız dedi ki...

brokoliyi haşlarken suyuna limon sıkarsanız kokusu çok çıkmıyor. hatta bir tencereye limonlu su koyup, onun üzerine süzgeç gibi bir şey koyup, süzgeçte pişirirseniz daha sağlıklı oluyor.

Unknown dedi ki...

Üslubunuz mu böyledir ben bilmiyorum da, bir nimete " nasıl da kötü kokuyor şerefsiz " demişsiniz. Nasıl da gereksiz ve hoş olmayan bir yorum..

yeliz dedi ki...

sayın kübra koşar,
4 senedir burada duran yazıya senden önce dokuz kişi yorum yazmış biri de benim lafıma takılmamış, bir sen takılmışsın. Bana yorum yazmaya zahmet edeceğine, beni yargılayacağına önce bir düşünseydin. Neyse ya, akşam akşam uğraşamayacağım, hadi canım sana uğurlar ola. Ne yazacağımı senden öğrenmeyeceğim.