12 Nisan 2012 Perşembe

bu gece son

Ya kusan damatların ya da yemeklerin fotoğrafını çektim, çünkü “ne gördün” desen bunlardan başka bir şey görmedim derim.


Grubun kadın olan yarısının ve diğer yarısının da karısının tembihi üzerine soluğu Kemeraltı’na benzer bir çarşıda aldık. Evet o yumuşakçalar menüsünü lüplettiğimiz ilk gündü. Çinli arkadaşımız bundan sonraki her gün yapacağı tembihlerini sıraladı; “çantalara dikkat, dükkana önce ben gireceğim, siz gözükmeyin, fiyatı geçirirler, pazarlıksız hiçbir şeye OK demek yok ve çantalara dikkat!”.
Dükkanların rafları arkasına kamufle edilmiş bir kapıdan gizli bir odaya giriyorsun, çakma çantalar burada. Zaten işin heyecanı da burada. Sana bir tür kanunsuz iş yapıyorsun izlenimi veriyorlar, kalbin küt küt. Channellerin Guccilerin içinde buluyorsun kendini. Aramızdan biri çakmasına da gerçeğine de trendine de aşinaydı Allahtan. Bana sorsan ... yok bana sorma boş ver, ben bu işten zerre kadar anlamıyorum. Saymadım kaç dükkana girip çıktık. Sonunda fark ettik ki o gizli odaya alıyorlar bizi ama bir model talep edince ön bölmedeki vitrinden alıp getiriyorlar önümüze. Gizlisi saklısı yok senin anlayacağın.

Günü sadece çakma çantacılarda geçirdiğimizi fark ettiğimde akşam olmuştu ve ben elimdeki koca listede olmayan tek şeyi almıştım, çanta! Şimşek Mcqueen ile eve dönmezsem, Arca beni İzmir sınırlarına sokmayacaktı biliyordum. Sayılı birkaç oyuncakçıdan sadece birinde küçük ve şaşı bakan Şimşek Mcqueen ve robot da olabilen korkunç bir araba arasında epey düşündükten sonra korkunç arabayı aldım. Adım gibi biliyorum nefret edecek! Severse ve sürekli oynarsa da İlker benden nefret edecek. Hangisi daha iyi bilmiyorum.

Haftanın kalanı sabah 9 akşam 6 eğitimde geçti ve her akşam otelde ikram edilecek “welcome drink”imizi içme ve yakındaki dükkanları gezme ümidiyle çıktık fabrikadan ve her Allahın akşamı başka bir geleneksel lokantada ağırlandık. Zaten bütün gün açız, önümüze pirinç ve ördekten başka bir şey koymuyorlar, akşam bari fast food yiyelim de doyalım istiyoruz rahat bırakmıyorlar. Bitmedi, ben bittim Çin mutfağı bitmedi. Senin anlayacağın bizim “welcome drink” “good bye” drink oldu ve hatta “hope to see you on your next visit” oldu…

Son gecemizde bizi azat ettiler ve Pizza Hut’a kavuştuk. An itibariyle karbonhidrat zehirlenmesi geçiriyor olabilirim zira bünye günlerdir aç gezmeye alışmıştı, bu kadar yiyince karbonhidratı reddetme eğilimine geçti.

Bavulu kapatmak bir saatimi aldı. İçindekileri üç defa boşaltıp farklı kombinasyonlarla yerleştirdim. Var ya bavulun yarısını kaplayan o devasa oyuncak arabayı o cüce bir beğenmesin kafasında paralayacağım!

7 yorum:

laleninbahcesi dedi ki...

Yeliz şöle anlı şanlı bi Çin yazısı yazmadın yav:)RTE senden daha çok şey anlattı valla.İlk gün kusan damat son gün çakma çanta :))) Bak bizim köşeye tezgah açan Çinli kız var, bari ondan alayım Çin havadislerini.

Şaka bi yana Arca dostum seni çok özlemiştir sallamaz şimdi araba falan merak etme.

Fikriye Filtresiz dedi ki...

Ben de "fotoğraflarla Çin" başlıklı bir yazı istiyorum. Bir de çakma çantanın fotosunu merak ettim şimdi:)

kuzunun annesi dedi ki...

Çaksaydın bi çanta Yelizim:)

alev ertürk dedi ki...

valla olmadı böyle baştan savma bir yazı izmire gel de özüne dön be kuzum ne bu böyle özledik şöyle afilli yazılarını,bak söleyim bi daha ki yazına her zaman ki gibi katıla katıla gülmek istiyorum ve arca kuzumla çekilmiş bir foto lütfen :))) özledik valla!!!

Adsız dedi ki...

çantanın fotosunu eklemen farz oldu bilesin yeliz.. hem çakma apple store uğradın mı? mercan..

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

yeliz butun yazıları bugun okudum. koptum lan :) acilen buluşup bunlarınd etaylarını konusmamız lazım

Gulcin dedi ki...

arabayi begenmezse cantayi verirsin artik Arcaya yeliz. Cocuk arabalarini koyar icine :)