Arca çok soru sorar, her çocuk gibi. Çocukların bu kadar meraklı olması algılarımızı nasıl da açıyor, hiç fark ettin mi?
Mesela metroyla bir yerden bir yere giderken;
"o küçük sarı tırtıklar var?"
Ya da kaldırımda yürürken;
"kaldırımlardaki sarı şerit ne için?" ... "Rampaları neden yapmışlar?"
Veya karşıdan karşıya geçerken;
"neden trafik ışıklarında yeşil yanarken kronometre gibi ses çıkıyor?"
gibi sorularla karşılaşabilirsin.
(İzmir Belediyesi'ni son zamanlarda çok eleştirmeme rağmen engelli hemşerilerimizin sokağa çıkmasını, hayata karışmasını sağlamaya yönelik çabaları konusunda takdir ediyorum. Tabii bu benim mıntıkamda böyle, şehrin geneline yayılabildi mi, bilmiyorum, umarım)
Ve böylece düşünüyorsun... ve böylece anlatıyorsun, bu dünyada farklı gereksinimleri olan çok sayıda insan olduğunu...
Bazı konular bence hassas… Mesela cinsel istismar, ölüm, engelli olmak… Bu
konularda ben, bizzat kendim de anlatmakta çok becerikli değilim. Daha doğrusu
çok içgüdüsel davranamıyorum, bu yüzden de biraz yapmacık olduğumu düşünüyorum,
çocuklar yapmacıklığı saniyesinde anlarlar, totolarında bir yerlerinde bir chip
var eminim, anası yapmacıklaştı mı, ötüyor!
İşte benim anlatırken
elime yüzüme bulaştırdığım konular hakkında doğru yaklaşımı sergilemem için
kitaplar harika yol gösteriyor. Engelli olmak konusunda, dediğim gibi, Arca ile çok defa konuşmuştuk, o sorularıyla beni yönlendirmiş ve ben bu sorulardan yola çıkarak kafasındaki birçok soru işaretini kaldırdığımı düşünmüştüm. Ama olmamış. Evet bazı şeyleri anlatmayı becermişim ama çocukların da engelli olabileceği fikrini edindirememişim, hiç farkında değildim.
Unutmadan kitapta bir detay var, bayıldım. Bankın renklerine dikkat!! Resmen okurken kahkaha attım, Arca'ya gösterdim, "aa bizim mahalledeki merdivenler gibi rengarenk boyanmış", dedi, yaaa....
Arca için çok önemli bir kitap çünkü ilk defa bir yazar ile tanıştı ve kitabını imzalattı, hatta samimiyeti ilerletti, o kadar ki kitabın sonunda maceranın devam edeceğine dair notu okuduğumda dayanamadı, sordu, "Yıldıray abiye sorar mısın, sonra ne olacakmış?"
"Şuşu, Can ve Dörtteker" kitabını okuduktan sonra Arca'nın sorduğu sorulardan anladım.
BDK kapaklarından Yıldıray Karakiya'nın Şuşu serisinden ikinci kitabı. Farklılıkların engel olmadığını o kadar güzel anlatıyor ki...Unutmadan kitapta bir detay var, bayıldım. Bankın renklerine dikkat!! Resmen okurken kahkaha attım, Arca'ya gösterdim, "aa bizim mahalledeki merdivenler gibi rengarenk boyanmış", dedi, yaaa....
Arca için çok önemli bir kitap çünkü ilk defa bir yazar ile tanıştı ve kitabını imzalattı, hatta samimiyeti ilerletti, o kadar ki kitabın sonunda maceranın devam edeceğine dair notu okuduğumda dayanamadı, sordu, "Yıldıray abiye sorar mısın, sonra ne olacakmış?"
1 yorum:
listemize ekledik. çünkü benim de anlatamadıklarıma yardımcı olacak bu kitap.
Yorum Gönder