12 Aralık 2014 Cuma

Seveceğimi herkesin bildiği bir romanın öyküsü

Süt kaynatıyordum. Süt sevmem hem de hiç. Annem hep “ah size bir süt içme alışkanlığı edindiremedim” diye üzülür, vallahi hala üzülüyor. N’olacak be gülüm. Hatta iyi bile yapmışsın, boş ver. Bugün süt için pek iyimser bir tablo çizilmiyor. Sen bize onun yerine üstü tarçınlı anne pudingleri (bak ne zaman tarçın koklasam o pudingler aklıma gelir) sonracığıma mis gibi yoğurtlar (patates kızartmasının üzerine bile dökerdik mis) yedirdi be yavrum, ötesi var mı? O gün sıcak çikolata içmek istedim. Çikolata krizini hafif atlatma çabaları bir-kii…

Arca uyumuş, bir duş almışım, hani tam biraz okuyup yayma saatleri gelmiş. Hatta en güzelinden bir şükür gelsin bu saatlere (Son 24!)

Önce biraz kitaplık önü oyalanması. Okunmamışları kule yapıp okuma koltuğunun yanındaki sehpama diktiğim iyi oldu, zira son düzenlemede hepsi birbirine girmiş haberim yok. Sahi neden böyleyim ben? Yarın savaş patlayacak da aç kalacağız diye makarna stoklayanlardan ne farkım var? Bu kuleden sonra hala gözüm bende olmayan kitaplarda. (bu serzenişten sonra bir sipariş daha verdi, küçük küçük stoklamaya devam etti, benden duymuş olmayın) 

Kitabı seçtim. Tamam itiraf ediyorum Goodreads.com’daki 2014 yılı elli kitaplık kişisel mücadelemin hızını kesen Tutunamayanlar’dan sonra hızlı okunabilecek ince romanlara meyletmemde bir hesap var. Kırk iki olmuş, yaklaşırım belki elliye belli mi olur? Yok hayır, madalya vermiyorlar baştan söyleyeyim, kişisel tatmin, sağda solda da söyleyeceğim, bir yılda elli kitap okudum diye, beni entel sansınlar istiyorum. Şaka değil, ciddiyim. Ve bakma çok iyi kitaplar okuyorum son zamanlarda. Tutunamayanlar’dan sonra tutamadı kimse beni, üst üste keyifli kitaplara denk geldim. İnce mince :P

Kulenin bir yerlerinden en zarif en ince görünümüyle “Kırmızı Pazartesi”yi gördüm, Marquez arkadaş, daha ne isterim. Bu yıl üçüncü Marquez olacak, olsun be ya… Zaten öldü, acayip bozuluyorum bu işe! Ne çok değerli insan ayrıldı bu yıl bu dünyadan ve onun öleceğini kimse bilmiyordu!

Kitap tamam, sütü de ocağa koydum kaynayacak. Bekleyemem başında, çıktım ayna önüne elimde kitap selfie çekip duruyorum, eğlenceli yav… Süt taşmadı, heyecan yok! Koydum fincana, oturdum koltuğa açtım okuma lambasını, kitabın da fotoğrafını çektim. Ne yani yeni kitaba başlamışız, koymayacak mıyız instagrama? Tam koyacakken baktım, selfie’ler  hehe güzel işte patlatırsın bir kolaj koyarsın #yelizinokudukları2014 etiketini, eyvallah!

Bitmedi, ertesi gün metrodayım, yanımdaki genç kız bir ara pencereden dışarı bakmamış fırsat bilerek "Kırmızı Pazartesi'yi mi okuyorsunuz? Seveceksiniz!" dedi.

Kitabı anlatmama gerek var mı? 

Kırmızı Pazartesi : Seveceğimi herkesin bildiği bir romanın öyküsünü okudunuz, esen kalın!

5 yorum:

Nil dedi ki...

Benim okumadığım kitaplar kaç kule olur acaba?
ve hala alınacak listem günden güne uzuyor.

Judgest dedi ki...

Ben de çok sevdim :)

Duygu dedi ki...

Çok alakasız olacak yazıyla ama o kızarmış patates üstüne yoğurt yok mu, çocukluğum o benim.. Hele de o yoğurt sarımsaklıysa.. Anneme yapsın diye yalvarırdım habire.. Ne hoş oldu, gülümsettin beni:)

Cebimdeki renkler dedi ki...

Goodreads de sıkı takipçinim zaten bende de uzuuun bir kule birikti şükür keyifli keyifli okuyorum :) Süt konusu çok can sıkıcı ben de artık kefir ve yoğurt ile devam ediyorum tüketime malum inek sütü inek yavruları içindir diyor amcalar. Kırmızı pazartesi benim ilk Marquez romanimdi. Seveceksin net :))

Adsız dedi ki...

Slm bu sukur nesnesi sayilmaz bacim cunku daha once kullandin telefondan okudugum icin link kopyalayamiyorum ama kullandin iste :p kitap olayi super darisi basima sevgiler ceren