4 Kasım 2011 Cuma

Kasım prensesi

Kasım..
Kasımpatı..
Atatürk..
Öğretmenler günü..
Ablamın doğum günü..

Derken aklıma geldi, ablamın doğum günü bugün. O yolun yarısını geçeli iki sene oldu, benim yolun yarısına gelmeme iki sene var.
Yolun yarısı tam ortamızda şimdi.

3 Kasım 2011 Perşembe

Arca diyor ki... #3

Tepem attı! Çok kızgınım.

Şikayetim var! Evden bazı şeyler üçer beşer yok oluyor.

Soruyorum, ya Poyraz’a ya Tuna bebek'e ya da Deniz’e.

Yeliz dö bön bön kombinleri

Alışveriş ve moda cıvığı Yeliz dö bön bön blog dünyasına kombinlerini açıklıyor!

2 Kasım 2011 Çarşamba

İlk veli toplantısı

Genel müdür Almanya’dan aradı, sonra “5 dakika sonra tekrar arayacağım” dedi, kapattı. Tuvalete gitmem lazım gidemiyorum, bari post yazayım vakit geçsin.

Ne diyecektim? Dün ilk defa veli toplantısına katıldık. Acayip heyecanlıyız.

Hemen araya kendimden bir anı sıkıştırmalıyım, Arca ve toplantısı ve çişim az beklesin.

"Arca, oğlum, senin annen bir salaktı!" Vol.6.1-6.2-6.3

Artık biriktirip yazar oldum salaklıklarımı, buyrunuz Vol.6.1-6.2-6.3...

Sümüklü çocuğunu parka götürürken iki kat ilave kıyafet alan ama bir mendil almayan, çocuğun akan burnunu park annelerinin şaşkın bakışları arasında polarının koluna sildiren anne BENİM!

1 Kasım 2011 Salı

Günün sebzesi : Kereviz

"Günün çorbası" yıllardır ihanet ettiği konseptine geri mi dönüyor ne!

Kimse bilmez ben blogspot'tan önce blogcu'dan bildiriyordum hem de yemek tarifleri...

Bir café'm vardı orada, mutfak maceralarıma hikayeler katıp anlatıyordum. Eski bloggerlardan kim kaldı puhahha...

Dumur Diyalog #27

A: Bunu kim aldı? (oyuncak arabasını gösteriyor)
Y: Baban aldı.
A: bunu kim aldı? (oyuncak arabasını gösteriyor)

31 Ekim 2011 Pazartesi

Hafta sonunun okuyanı

Arca'nın odası böyleyken...

Arca's day out Vol.2 : Arca the Kepçecibaşı

Arca’nın halka indiği o gün, daha eve varmamışken İlker aradı. “Şantiyeye gelin kepçe çalışıyor” diye. Arca’nın bırak inşaat kepçesi çorba kepçesi görecek hali yoktu. “Uyusun uyansın bakarız” dedim. Uyandı. Allahım bu çocuğun uyanmasına bayılıyorum. Yanaklar kırmızı gözler şiş, sıcacık pelte bir beden, uyku kokan bir gıdı, yumul yumul doyamazsın tadına. Kucağımdayken İlker’i aradım, “geçerken alırım” dedi.

Arca kepçe anahtar sözcüğüne bir dirildi, sanırsın atom karınca. Hiç bu kadar hızlı hazırlandığımızı hatırlamıyorum. Sonrası? Ben sustum fotoğraflar anlatsın…

30 Ekim 2011 Pazar

Arca's day out Vol.1 : Sade vatandaş Arca

Arca burjuvaziyi bir kenara bırakıp halka inmeye karar verdi ve hayatında ilk defa belediye otobüsüne bindi, sayın seyirciler! Otobüs durağına giderken kırtasiyeden aldıkları bayrağını otobüs beklerken sallamayı ve Atatürk şiirini durak halkı ile paylaşmayı ihmal etmedi!

29 Ekim 2011 Cumartesi

Atatürk yoktu Düşman çoktu...

"Atatürk yoktu
Düşman çoktu
Atatürk geldi
Düşmanı yendi
Bu güzel yurdu
Bizlere verdi"

Diyor bu videoda Arca...

28 Ekim 2011 Cuma

Dumur Diyalog #26

Çok sıkıntılı günler, biraz havamız değişsin...

Arca’da bir uydurmasyon halleri var evlere şenlik.

27 Ekim 2011 Perşembe

Ben utanarak sormuştum ama...

Geçen gün utanarak sormuştum. Bugün... Utanmaz bir yanıt aldım, ağzım açık kaldı.

Alkış istiyorum, gönülden alkış... deprem vergilerimiz -özetle- seçim yatırım malzemesi olarak harcanmış.

“In case of emergency”

Bu kitaba b.k attığım için utanç içindeyim. Ruhlar evinden sonra başlamıştım, bir türlü ısınamamıştım. Burada yazdım, sonra Özge ile konuşurken söyledim “bu ne be! Pek uyduruk bu!” dedim. Güldü hatta Acı Çikolata dedi, kanıma girdi. Cumartesi Göztepe Alsancak arası otobüs yolculuğunda otuz küsür sayfayı devirdikten sonra bile “yok yok beğenmedim” diye kitabı şikayet ettim Elif’e , hatta şaşırdı, “herkes çok beğenmiş?” dedi.

Küçük mucizeler dükkanı…

25 Ekim 2011 Salı

Sahi? Nerede?

Nurturia'da çok sayıda anne seferberlik ilan etti.
İlk günün acil yarım kolilerinin ardından e-mail seferberliği başladı.

Neler yapıldı?

Ve belki de benim atladığım daha niceleri.
Buralara siz de mail göndermek isterseniz, BU LİNKİ tıklayarak mail örneklerine ulaşabilir, siz de katkıda bulunabilirsiniz.

Bu firmalardan bir kısmı olumlu yanıt verdi, bir kısmı henüz cevap vermedi.

Bunlar bir tarafta annelerin ve daha nice duyarlı insanımızın girişimleri ile organize edilirken aklıma bir şey geliyor. Dilimin ucuna...


Bu kadar acının içinde bu soruyu sorduğum için üzgünüm ama cidden merak ediyorum.

1999'dan beri benzinimizden, telefonumuza, her türlü faturamıza sıkıştırılan "deprem" için cebimizden eksilen paralarımız nerede?

40 milyar liradan bahsediyorum.

Devletin hastanesi yıkılıyor. O çocuk, yarım kalan mucize Yunus, Erciş'te devletin hastanesi yıkıldığı için, hastaneye Erzincan'a götürülürken yolda ölüyor. Demek ki depremden önce alınan bir önlem yok. Bunu anladık.

Hep söylüyorum parasal yardımlarımızı Kızılay'a yapalım diye ama Kızılay "Mevlana çadırlarına 4000 TL gerekiyor" deyince de aklıma geliveriyor, sahi deprem vergileri adı altında on iki senedir toplanan para nerede?

Sayıştay bile bilmiyormuş diyorlar. Sosyal medyanın yalancısıyım.

Ama cidden sormadan edemiyorum, sahi ? Nerede?

önüm arkam sağım solum bilgi

Bilgi çağında yaşıyoruz, önüm arkam sağım solum bilgi.

Hepsini ayrıştırıp düzgünce sıralayıp istiflemek ve insanlarına faydasına sunmak lazım.


Aynı yardımlar gibi.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Van'da deprem

GÜNCELLEME : Sanal iletişim araçları sayesinde yeni yardım yöntemleri hakkında bilgi alabiliyoruz:

1-Migros sanal marketi telefonla ariyoruz.4441044 nolu hattan gondermek istedigimiz urun isimlerini musteri temsilcisine soyleyip siparis olusturtabiliyoruz...



2- www.kangurum.com.tr adresine girip Migros sanal marketten alisveris yapiyoruz...Teslimat kismina ISTANBUL-MERTER seciyoruz...Adres bolumune de "MERTER DEN VAN A YARDIM KAMYONU" yaziyoruz...Urunler Merter den kamyonla Van'a gidiyor...
 
---------------------------------------------------
 
Yine İzmir için Büyükşehir Belediyesinin bir organizasyonu varmış:
İzmir Büyükşehir Belediyesi Van'a göndermek istediğiniz eşyalarınızı evinizden gelip alıyor.



Telefonu; 232 425 35 10 Afet koordinasyon
 
----------------------------------------------------
Ekim ayı bitince üzerimizdeki kara bulutların eylemleri bitecek mi acaba?
Daha birkaç gün önceydi, şehitlerimize ağladık, teröre savaşa lanet ettik.
Şimdi kime lanet edeceğiz?

Şimdi sustum,

Zaman lanet değil, yardım zamanı. Dün kendimi herşeye kapattım. Bugün sağa sola bakıyorum ne yapılabilir diye. Uzun uzadıya yazacak değilim. Blogcu anne Elif yazmış, henüz okumadıysanız, buyrun linki.

Ben İzmir için merkez var mı diye araştırdım. Şu anda öğrenebildiğim;
İzmir Bornova Belediyesi – 0 232 388 29 64 izmir Bornova Uğur Mumcu Mrk. yardımları topluyor.

Sürekli güncellenen yardım merkezi için bir blog var, buradan da güncel bilgiler alınabilir.
Para yardımı mutlaka iş görür ama elzem ihtiyaçlar daha öncelikli. Bu zor günleri sömürebilecek insanlık dışı mahlukatları da göz önüne alarak yardımların Kızılay gibi merkezlere yapılması daha sağlıklı olur düşüncesindeyim.

Van'lı kardeşlerimize sabır diliyorum.

23 Ekim 2011 Pazar

Buzdolabımızın yeni halini seviyorum.

“Eskisi nasıldı ki?” diye soracak olanlara şöyle tasvir edeyim.

Buzluk et doluydu, umumiyetle kuzu eti. Beytiden pirzolaya kadar her biçimde. İlker, kasap Aydın abiyle kanka, sırf onun etleri nasıl doğradığını görmek için bile dükkana gider. İlker bir kasap kedisiydi vaktiyle. Birkaç parça tavuk ile birkaç torba barbunya, unutmadan tabii ki çikolatalı dondurma!