13 Ağustos 2022 Cumartesi

3N 1 ben:) Ağustos

 An itibariyle akşamın dokuz buçuğu… güneş ufaktan batıyor. Artık hava gece yarılarında kararmıyor, bu da demek oluyor ki, yaz bitiyor, her ne kadar otoriteler yaz sıcaklarından uyarılar verseler de ,  her ne kadar öğleden sonraya kadar güneş alan salonumuzda güneşlikler ve hatta pencereler kapalı oturmak zorunda kalacak kadar sıcak günler yaşasak da, evet yaz ufaktan bitiyor. 

9 Ağustos 2022 Salı

"Ben yalnız çalışırım" vs "scenius"

 Yedi yıl kadar önce, çok satan bir kitabı birkaç saat içinde okumuş ve burun kıvırarak blogda özetini geçmiştim. Austin Kleon'dan "Bir Sanatçı Gibi Araklayın".

Kitabı yerden yere vurmamıştım tabii ki, lakin beğenmediğim için değil, halihazırda maddelediği her şeyi yaptığım için yani bana yeni bir şey söylemediği için bir hayalkırıklığı olmuştu kitap.

7 Ağustos 2022 Pazar

Kitap yorumu: Mutlu Aile Çöplüğü

 İki günde yaladım yuttum, çok akıcı çok sürükleyici bir roman. Aşk üçgeninden kadınca sorgulamalara uzanan iyi bir kurgu.





5 Ağustos 2022 Cuma

Evin neresi?

Yaklaşık üç haftalık Türkiye tatilinden sonra ofise döndüm bugün. 

+2,8 kilo

Ve yüzümde kocaman bir gülümseme ile.

Kilo evet ama tatilden dönem biri için gülümseme yadırgandı. Ta ki tatildeki covid köşe kapmacasını anlatana kadar. 

21 Temmuz 2022 Perşembe

Çekirge

 Bizim test sonuçları 5.günde (pazartesi) negatifi gösterince biz bir sevin bir coş bir “covid bize komaz” hallerine gir, koş Çeşme’ye derken…. 

18 Temmuz 2022 Pazartesi

Covidgiller

“Semptom var mı semptom?”

Son beş gündür yedi kişi birbirine bu soruyu soruyoruz. 


Çarşamba öğleden sonra memlekete intikal eder etmez annemlerin yazlığına gittik. Sekiz kişiyiz, ablamlar, annemler, biz… yemekler yendi, okey masaları kuruldu. 


17 Temmuz 2022 Pazar

3N1K

 Bir haftalık yaz bekarlığımda, sadece çalışmadım. 


Uzun yürüyüşler yaptım (sadece 1 defa), kuaföre gittim (hiç aklımda yokken geçerken uğradım, tatil dönüşü geleceğim derken kendimi kuaför koltuğunda buldum), flamanca online derslerimi bitirdim, hocayla vedalaştık, halbuki ne güzel ingilizcemizi geliştiriyorduk, (allah anamdan babamdan razı olsun beni okutmuşlar da ingilizce öğrenmişim küçükten, bende dil becerisi sıfır! bu ülkenin dillerinden bari birini olsun öğrensem ama nasıl olacak bilmiyorum) , muhteremin diyeti kapsamında aylardır yiyemediğim kadar çok makarna yedim ve buna rağmen 1 kilo verdim(işte bunlar hep stres) , bol bol okudum bol bol film izledim… 


Ne okudum?


Öncelikle Yazarlarevi Cinayetini bitirdim. Gayet güzel kitap çok tavsiye ederim, ama ben zaten Oya Baydar ne yazsa okurumculardan olduğum için tavsiyem normal.


Eşzamanlı olarak Murakami’den Zemberekkuşunun güncesini okuyorum. Nasıl olsa kindledan tatilde yolculukta okurum, diğerini hardcopy hamallık etmeyeyim diye murakamiyi park etmiştim. Şimdi uçakta devam ve gerçekten şahane gidiyor. Murakami’nin anlatımının yalınlığını mekansızlığına bağlıyorum. Yani ikinci plana atması, mekanı kafamda canlandırmak uğraşmamama ve aslında ne anlatmak istediğine yoğunlaşmama yarıyor. Ya da belki ben bir tarafımdan uyduruyorum adamın öyle bir derdi yok. 


Diğer eş zamanlı kitap Ece Temelkuran’ın son kitabı. Akşam yatmadan önce birkaç sayfa okuyabiliyorum. Neden bilmiyorum Ece’nin bu kitabını okumakta zorlanıyorum, ya da zorlama bir dil gibi geldi. Ay bilemedim, daha başındayım ve tatilden dönünce devam edeceğim. Belki de uyku öncesini kasmamalı. 


Bir de Austin Kleon - Show your work kitabı var ama onu ayrı bir posta bıraktım. 


Ne izledim?


Gülmek yok! Dawson’s Creek. Neden? Yani kırk küsür yaşında neden onbeşlik ergenleri izliyorsun ? Bilmiyorum, mal mal televizyona bakarken odağımı Friendsten değiştirdim o kadar.


Ah bir de kulüp kızlarıyla kitaptan başka şeyler de konuşalım kapsamında “ayrı dünyalar” (orijinal adı: Ouistreham) izledim. Çok düşündürücü, çok incelikli bir filmdi. Oyuncular için söylenecek hiçbir şey yok. Lakin konu yeni değildi. Böyle bir Yeşilçam filmi vardı, başrolde Ediz Hun sanırım, çingene mahallesine onlardan biri gibi giriyor yazar ve fakat kıza aşık oluyor işler sarpa sarıyor. Dediğim gibi konu aynı ama dokundurulanlar ve de oyunculuklar birini Yeşilçam eskisi birini eleştirmenlerden tam not klasmanına koyuyor. 

14 Temmuz 2022 Perşembe

Uçaktayken

Dün akşam ofisten çıkarken hala “gidiyorum ama hiç içim rahat değil, yapabilecek misiniz, size güvenebilir miyim” diyordum, arkadaşların içinden “gitse de kurtulsak” dediğine eminim.

10 Temmuz 2022 Pazar

tatile doğru

İlker ve Arca memlekete geçen salı intikal ettiler. Bu yıl öyle 6 hafta tatil yok bana, bütün yazı benimle Brükselde geçirmelerini bekleyemeyeceğimize göre kurbandan yırtmanın keyfini çıkarıyorum. Evet bildiniz, ben bayram (özellikle kurban) gelenek sevmeyen birisiyim. İşlerin yoğunluğu bahanem oldu.

Yaz bekarı haftası kapsamında ne yapacağımı soruyorlar, "çalışacağım" diyorum. Nitekim çalıştım da evet pazar akşam üzeri mesaimin bitiminden bildiriyorum. Bir tatile çıkarken hiç bu kadar aklım zihnim işte kalmamıştı. Pek çok sebebi var ama en önemlisi son birkaç haftamı yiyip bitiren proje.

Bugün sabah sayfalarımı yazarken, şunu fark ettim. Sebep o proje değildi, aslında bu fucked up durumu son bir yılın sonuçlarından biri sadece. 

Geçen yaz tatilinden bugüne, gerçekten çok zor bir yıl geçirdim ben. 

3 Temmuz 2022 Pazar

Yazarlarevi Cinayeti

 Ne üşüten ne de terleten… tazecik bir hava var. Terastaki kanepede ayaklarımı uzatmışım, içeriden muhteremin deneysel bir tarifi yaklaşık iki saattir bir döküm tencerenin içinde ve de fırında pişiyor. Koku tarif edilemez bir cezbetme kudretinde. 



Deneysel çünkü tavuk butlarını osso buco sosunda pişiriyor. Bu da beyaz şarabın, taze baharatların düşük sıcaklıkta butlara nüfuz etmesi demek. Yaklaşık bir saattir, bu kokuyla ağzım sulanıyor, yiyeceğimi bilmesem rahatça işkence derim. Acaba komşular ne hissediyor? Kokuyu açık pencerelerden evlerine davet etmişlerdir, eminim. 

2 Temmuz 2022 Cumartesi

3N1K temmuz

 Temmuza girdik, temmuz mu bana girdi… hiç bilmiyorum. İşteki son iki haftanın stresi, günde 12 saate çıkan çalışma, vesaire… ve hala da bitmiş değil. Ben tatile çıkıncaya kadar bitecek mi , bilmiyorum. Orta kademe yöneticiliği tecrübe ettiğim bu sene beni çok silkeliyor. Eğitimsiz, el yordamıyla yöneticilik, lider olmak isterken insanların hayatına eden bir müdürümsü olma endişesi, ve nihayetinde tüm sorumluluğun altında ezilme durumları … evet herkesin tatil telaşına, proje teslim tarihlerine, sağdan soldan çekmelerine bir de stratejik kaygılar eklenince… aman ne sen sor ne ben söyleyeyim. Acaba diyorum, Cerenin geçen posta yorumundaki göçmen beyaz yakalı ben miyim? Ama sonra bakıyorum, hayır, bizim ofisteki japonları görünce ben epey Avrupa’lıyım, en azından ofiste yatmıyorum- yani henüz yani şimdilik - :)))


Yorum demişken…. Benim blogda yorumlarım 14 senedir açıktır, insanlar neler yazdılar… cevap vermesem de silmedim. Ama son zamanlarda sürekli bir spam/reklam…. Çöplüğe döndü yorumlar. İşte bu yüzden denetim getirdim. Önce okuyup sonra yayınlıyorum. Bu, yıllardır okuyup yorum yapan arkadaşlarıma garip gelmiş olabilir, açıklamak istedim. Bir de ben de telefondan yorum giremiyorum, lanet olsun! Hep atıyor beni. Bilgisayardan sorun yok ama bilgisayar da öldü o yüzden çok zor cevap yazıyorum, çok özür dilerim.


25 Haziran 2022 Cumartesi

10 Haziran 2022 Cuma

3N 1ben

 Hazirandan merhaba!

Ne yapıyorsun? Dersen, bu satırları yazarken ofis partisinden erken çıkmış, evde ayağımı uzatmış düşünüyordum… ne acayip iş! 


Partinin amacı Ukrayna’ya umut olmak için yardım toplamaktı. 

3 Haziran 2022 Cuma

Small talk

Bunun Türkçesi şu: havadan sudan muhabbet-hoşbeş-ayaküstü muhabbet-gevezelik falan filan…


Benim iki cihan bir araya gelse beceremediğim şey! İnanmazsın, iletişim eğitiminde kişisel gelişimim için small talk geliştirmemi önerdiler. Kahve makinasının başında bir projenin geleceğini ve yahut bir stratejik kararın detaylarını konuşabilirim lakin hafta sonu naptın diye sormak aklıma gelmiyor! Bana ne!? 


22 Mayıs 2022 Pazar

Benim kadınlar

 Neden bilmiyorum, etrafımda hep kadınlar olsun istiyorum. 


Kitap kulübündeki kadınlarla mı başladı, yoksa daha eskilerde ablamla kader birliğimizden, yurt odasındaki canlarım Elvan, Gülayşe, Tuba ile mi ?


Deniz’den terapist tavsiyesi aldığımda listeden psikolog kadınları aldım önce ve tabii ki terapistim kadın. Anlamam ben eğitimden teknikten, içime öyle sindi. Melis terapistim olmasaydı iyi arkadaşım olurdu, seanslar iyice muhabbete dönüyor nitekim. 


Bir devrin sonu: İşte normale dönüş, dönüşte 4 gün mü ?

Ufaktan bir sitemle Post Covid'e keskin dönüşü sindirmenin benim için ne kadar zor olduğundan bahsetmiştim. 

O günlerde sadece maskeleri atmaktan ibaret olan süreç zamanla normale dönmenin - çok affedersin - bokunu çıkardı ve her şey tam anlamıyla iki yıl öncesine döndü. Sanki o iki yıl olağanüstü bir şekilde yaşanmamış gibi, hiçbir şey olmamış gibi eskiye döndü, özellikle iş ortamında... 

Düşünmeden edemiyorum, acaba beynimizin en güçlü yanı ne? Hatırlaması mı? Unutması mı? Ya da unutulması gerekenleri iyi seçebilmesi mi?

Hepimiz geçen iki yılı unutmuş gibiyiz…

İlk duyurular yöneticilerin en az 3, çalışanların 2 gün ofise gelmeleri beklendiği yönünde yapıldı. Pek kimsenin kulak astığını söyleyemeye gerek görmüyorum, neden çünkü insanlar belki pandeminin zorluklarını unutmuşlardı ama evden çalışmanın iyi taraflarını değil. 

Hadi kabul edelim, sabah akşam trafikte geçirdiğiniz zamanı ailenize ve kendinize ayırabiliyorsunuz, iki toplantı arası ya da öğle molası çamaşırınızı yıkayabiliyor, akşam için makarna sosunu ocağa koyabiliyorsunuz. Tüm bunları veriminizi düşürmeden yapabiliyorsunuz. 

"Peki neden şimdi ofise dönelim ki? "

15 Mayıs 2022 Pazar

3N 1 ben:)

Hani her ay yazıyorum ya... "Ne yapıyorum? Ne okuyorum? Ne izliyorum?"

Bak işte Nisanı atlamışım… halbuki nisan benim üzerinden geçti desem yeridir. 

Neler yapıyorum demeyeyim de neler yaptım  diyelim…


1 Mayıs 2022 Pazar

Lokum

14
29
5
6
22
26
44

Son günlerde aklımdan dilimden geçen rakamlar...
14 yıldır bu blog hayatımda, Arca gibi... Sanki Arca'nın geleceğini bilirmişim gibi açmışım blogu, Arca gelecek diye değil. Günlük hayatımı anlatırken hayatımın Arca'sıyla bir süre meşguliyet vermişim. Dün aklımdan geçti, Arca gibi bu blog da ergenliğe girdi sanki. Kimi zaman atarlı, kimi zaman uzak...

17 Nisan 2022 Pazar

Portakal çiçeği

 Kokusunu bilir misiniz? 

Ağacın altından ayrılmak istemeyeceğiniz kadar nefis, içli, gönül teline dokunan bir kokudur, çiçeğini elinize alır ara ara koklarsınız da doyamazsınız…


Arap yasemini de bu vakit açar, cire aseptine kreminin kokusu var ya… hah işte o!


27 Mart 2022 Pazar

Kitap yorumu : Devir

 Az önce Ece Temelkuran’ın Devir kitabını bitirdim. Acının en dibinden öyle gülümsetmek ancak çocukların bakış açısından sağlanabilirdi. 


12 Eylülü çocukların gözünden, kalbinden anlatmak o kadar zekice ki, elim kalbimde okudum.