9 Mart 2015 Pazartesi

Kişisel gelişek mi ne edek?

Kitabın adı: Bir sanatçı gibi araklayın
Vurucu alt başlık: “Yaratıcı olmak hakkında size kimsenin söylemediği 10 şey”

Bir blogger olup da herhangi bir şey hakkında yazarken liste yoluna başvurmamış olmak mümkün mü? (Hele benim gibi tam bir liste manyağı iseniz??)


Bunlar benden birkaç örnek.

Bir blog sahibi olmanın olmazsa olmaz raconlarından biri, böyle hap listeler oluşturmaktır. Çağımızın hızlı tüketici okuru, uzun metinlerden ziyade alt başlıklar altında kısa metinlerle meramını kestirmeden anlatanları el üstünde tutuyor. Yani hiç edebiyat patlatacağım, yok tasviri uzun tutacağım, teşbih sanatında ilerleme kaydedeceğim diye kasma bacım. Yap bir hap liste (azami 10 maddelik) geç kenara, seyredal istatistiklerini. Alan memnun satan memnun.

Ulen ben blogda liste yaptım mı, zahmete girmedim diye vicdan yapıyorum, elin yazarı hap listeden kitap yapmış, iyi mi? Biri buna bir soru sormuş adam üzerine kitap yazmış. Çok da satmış şerefsiz! Zerre vicdan yaptığını da sanmıyorum. Kitabın sonunda “şimdi ne olacak?” diye toparladığı başka bir liste var, bir de utanmadan oraya “bu kitaptan arkadaşınıza hediye edin” filan diyor. Arsız. 

Ben daha iyisini yapacağım, kitabın özetini çıkarıp siz sevgili okuyucuların bilgisine sunacağım. Okura hizmette sınır yok!



Madde 1: Bir sanatçı gibi araklayın.
Yazarın çıkış noktası : “hiçbir şey orijinal değildir”
Bizler hayatımıza soktuklarımızın bir potada eritilmiş haliyiz. Yani tamamen orijinal bir şey bulmaya kasma, gerilme, etkilenmekten kaçma, kabullen.
Ek öneriler:
kitap biriktir (Bu öneriyi sevdim:)).
İyi fikirler biriktir (koleksiyoncu ol, istifçi değil!)
Gerçekten sediğin birini bul ve her yönüyle o kişiyi rol modeli tanı.
Taklit etme, esinlen.

Madde 2: Başlamak için kim olduğunuzu öğrenmeyi beklemeyin.
Muhtemelen bulamayacaksınız:) Bekleme, yap.
“Mış gibi” yap. Sahip olduğunuz değil, sahip olmak istediğiniz işe uygun giyinin.
Kitabı çeviren Patti Smith’in “Çoluk Çocuk” isimli kitabını okumamış olacak, yazarın bu kitaptan verdiği örneği anlatırken “Just Kids” kitap ismini “sadece çocuklar” olarak çevirmiş, talihsizlik…
Neyse Patti Smith’in kitabındaki en ilgi çekici kısım buydu. Sanatçı filan değillerdi, sanatçıymış gibi giyiniyorlar, davranıyorlar kısacası sanatçıymış gibi yaşıyorlardı.

Ek öneriler:
Kimi taklit edeceğini bul ve bu mümkünse bir çok kişi olsun. Gary Panter’in dediği gibi bir kişiden çalarsan taklitçi, yüz kişiden çalarsan orijinal olursun.
Sevdim!
Kısacası TARZI ÇALMA! Fikrin arkasındaki düşünceyi çal.
(Kolaya kaçma yav!)

Madde 3: Okumak istediğiniz kitabı yazın
Neyi bildiğini boşver! Bildiği şeyi değil, yapmak istediğin şeyi yap. Ve sor “ne yaparsam daha iyi bir hikaye çıkar” 

Madde 4: ELLERİNİ KULLAN!
Çalışma alanını analog ve dijital olarak ayır. Bilgisayar ekranına bağlı kalma, önce ellerinle çalış sunum aşamasında ekrana geç. Dokunabildiğin sürece yaratıcı olursun.
Ek öneri: Kırtasiyeye gidip kendine kalem kağıt, postitler vs.. al

Madde 5: Yan proje ve hobilerin olsun.
Buna ÜRETKEN OYALANMA demiş. Bayıldım!
Sıkılmaya da vakit ayır. Ütü yap, bulaşık yıka, fiziksel çalışma yap, üret!

Ek öneri: Birkaç hobin varsa hepsine sarıl, hiçbirini bırakma.

Madde 6: İyi iş çıkarın ve paylaşın
İyi bir şeyler yapmak için çok çalış ve paylaşmaya değer bulduğun an paylaş.
Paylaşmak kolay. İnternet sağ olsunJ

Ek öneri: Kimsenin merak etmediğini merak et ve insanları da merak etmeye davet et.
Süreçlerini paylaş, sırlarını paylaş.
Yazar blog tutmayı da öneriyor. Sosya medyanın diğer tüm araçlarına inat blog tutmak esastır! Bence. Ve blog sana her zaman en son yazdığını gösterir, son yazdığın yazı kadar iyisin, daha iyisini yapmalısın!

Yazar ne zaman kaybolsa bloguna baktığını yazmış, ne tesadüf! Bunu narsizm olarak yaftalıyordum ama hayır gerçekten kendi gelişimimi görebiliyorum! Elmayra’nın yavru kedilere gösterdiği şefkati besliyorum bloguma “bütün sevgimi sana vericem” ve senin cıcığını çıkaracağım!

Madde 7: Coğrafya artık efendimiz değil
Yazar, işe otobüsle gittiğini, sıraya girdiğini yanında telefondan ziyade kitap defter kalem taşıdığını anlatıyor. Benden mi bahsediyor? Seyahat insanın bakış açısını değiştirir. Başka gözle bakarsın hayata.

Günlük rutin içinde kafa gevşemeye müsaittir, rutin dışına çık, devreleri yerinden oynatJ

Madde 8: Nazik olun.
Evet özellikle internette. Polemik her ne kadar ilgi çekse de uzun vadede bence çok yanlış. Gaza geldiğim çok zamanlar oldu. Sonra toparlandım. Sanal ortamı ister çok ciddiye al ister alma, her iki durum için de polemik gereksizdir. (Bu da benim notum olsun)
Yazar da kulağını tıka işine bak diyor.
Ve öneriyor: Övgü dosyası yap kendine. Güzel övgü dolu mailleri dosyala, motivasyon için ihtiyacın olacak.

Madde 9: Sıkıcı olun.
Yaratıcı olmak için uyuşturucu bağımlısı olup alemlere dalmaya gerek yok. Hatta bu romantik bir klişe! Yaratıcı olmak için enerjiye ihtiyacın var diyor Austin. Kendine iyi bak, düzenin olsun, sağlığın yerinde olsun diyor. Ve para kazanma stresin olmasın yani düzenli bir işin olsun. (Bunu ne çok insandan duydum ben? Virginia Woolf, Ursula K. LeGuin ve şimdi de Austin)

Diyor ki düzenli iş, para stresinden kurtulmanı sağlar, sonra insanlarla iletişim ve ihtiyaç duyduğun disiplini sağlar diyor. Peki. Sadece zaman planlamasını iyi yapman lazımmış. Peki.

Ek öneri: seyir defteri tut diyor. Her gün ne yaptın yaz. Bu diyetisyenlerin yazmamızı istediği listelere benziyor. Uzun uzun günlük tutmak gibi değil yani.
Bir de seni besleyen iyi bir evliliğin olsun diyor.

Madde 10: Yaratıcılık çıkarımdır.
… ile noktayı koyuyor. Neyi geride bırakacağına karar vermek işin sırrı, ayıkla ve bırak kalan ile ilerle.
Ve yaratıcılık için sınır koy kendine. Kendi sınırlarınla savaşından ortaya iyi işler çıkacak diyor.

Peki Austin bunları diyor ben ne diyorum?
Yavrucuğum ben bunların hepsini yapıyorum biliyor musun? - diyorum :)

Blogum var allaha şükür, sonra takip ettiğim blog yazarları, blog yazmayan yazarlar, sanatçılar… Ve eminim onlardan biriktirdiklerim var.

Sonra zilyon tane ajandam, notlarım, defterlerim analog namına her şeyim mevcut. Toplu taşıma kullanıyorum, okuyorum, paylaşıyorum. Hem de nasıl paylaşıyorum. Düzenli bir işim, (evet pek zamanım olmasa da) iyi bir rutinim var. Peki ben neden yaratıcıyım diyemiyorum? Bilmiyorum.

Uzun lafın kısası bu kitap benim düşünce baloncuğumda, ampul yakmadı. Sık sık “ben de zaten böyle yapıyorum” derken buldum kendimi. Bir yerde bir yanlışlık var ama nerde? Belki de kitabı bir de tersten irdelemeliyim:)

Son söz: İlla alacağım diyorsanız alın tabii ki ama ben zaten kitabı özet çıkardım bacım, bence birkaç saat içinde okuyup bitirip not çıkaracağınız bir kitaba boşuna para vermeyin. 

6 yorum:

Sıla Topçam dedi ki...

Ay süper olmuş Yeliz:) kitabın özetini vermekle de kendini aştığını belirtmek isterim:))) merak ediyordum bu kitabı, doğru şeyler söylemiş bence. Biz yaratıcı olmayı fazla abartıyoruz, en ilginç fikri bulmak gibi geliyor insanlara. Bence yaratıcı olmak sıradan işlere küçücük de olsa farklı açıdan bakmak ve yaptığın her şeyde bir bütün oluşturmak. Kendi tarzını yaratmak.

Dilsad dedi ki...

İşte okuyucunun hası :)) En kralından araklama (özet), Kapak olsun yazarımıza. Kitabı içselleştirmek diye buna derim. Ellerinize sağlık. Hayra geçti ...

GeCe dedi ki...

Yaratıcılık ile ilgili birkaç çey söylemek isterim. Blog tasarımı yaparken öyle çok büyük işler yapmıyordum ama yaratma kısmında neler oluyordu anladım. Bir kere yaratıcılık öyle kendiliğinden ilham gelmesi şeklinde olmuyor. Önce bir hazırlık (niyet) lazım. Mesela tasarım işinde olası tüm parçaları bir araya toplamak bu. Tüm malzemeleri masaya yatır, onlara uzaktan yakından bak, hatta git gel birkaç gün birkaç hafta bak. Bu zihnine bir uyarı gönderiyor ve arkaplanda çalışmaya başlıyor. Sonra gün içinde su yüzüne çıkıyor sana fikirler gönderiyor. Bazen de direk malzemelerle oynamak lazım, onlarla şöyle mi böyle mi diye denerken çıkıyor. Yani meşguliyet yaratıcılık doğurur. Diyelim ki kitap yazmak istiyorsun, bunun için şu anki yaşantında ilham gelip yazmayı beklemek yerine oturup yazmaya başlamak, beğenmeyip atmak yine yazmak, olmadı bir de böyle denemek gibi üzerinde uğraştığında oluyor. Tabi bir süre sonra bu iş hayatının merkezine oturuyor ve artık bu ön hazırlık olmadan ilhamlar geliyor

Gulcin dedi ki...

Yeliz harika olmus ellerine saglik. yalniz o aksam konustuklarimiz bir daa kulaklarimda cinladi okurken. Vay be :) Bunlari unutmamaliyiz ama bunlarin da listesini yapalim :)

Adsız dedi ki...

eline beynine tuşuna sağlık :)

a.c dedi ki...

çok merak ettiğim bir kitaptı eline sağlık çok teşekkürler :)