10 Ağustos 2009 Pazartesi

küçük tatil

küçük bir tatil yaptık miniğimle...
daha doğrusu KAÇTIK susuz İzmirden. Olmaz ki yaz sıcağında 4 gün susuz kalınmaz ki!
Zaten Ümit ablaya izin vermiştik, biz de kaçalım dedik.
Salı akşamından hazırlıklar başladı, öğlen geldim mi kaçacağız çünkü, plan bu:)
İlknur pazartesi Arcayla hiç oynayamamıştı zira veletin erkenden uyuyası tutmuştu, halamız azmetti salı akşamı da geldi, neyse ki Arca bu defa uyanıktı ve coşmaya hazırdı. En sevdiği şarkılar Begging - biz Begüm huuu versiyonuna da takılıyoruz - ve Yalının o hareketli parçası. Arca İlknurun kucağında biz İlkerle karşısında dans ediyoruz, Arca kahkahalardan katılıyor, tabii biz de... Acayip coştuk, sonra Arcanın yorgun düşen minik bedeni kendini yatağa bıraktı. Ben de biraz eşya topladım, İlker Arcaya park yatak aldı. İki aylığa kadar odamızda uyuturken kullandığımız sepet yatak artık Arcaya küçük geliyor. Bizim bambam ayağını keyiften atınca beşiğin üzerine çıkıyor, yatak sallanınca korkuyor, sıkı sıkı tutunuyor kenarlıklara. Acayip komik:) Zaten kollarını 180 derece açamıyordu içinde. Neyse iyi oldu, çok detaylı birşey değil ama Chicco aldık yine de.
Kuzucuğumun annesinin tatil listesini çıktı aldım, epey işime yaradı. Yalnız tabii o liste bütün yaş gruplarına hitap ediyor ve beslenme kısmındaki listeyi görünce emzirmekle ne kadar şanslı olduğumu bi defa daha görmüş oldum, tabii bundan sonra yaşayacaklarımı da:) Bu liste sayesinde İLK defa bişey unutmadan yazlığa gitmiş olduk. Salı gece Cansuyu ananeye teslim eden Nazlılar da uğradı bize, 1 buçuğa kadar oturduk, sohbet sohbet... Cansu yoruyor onları ve bir türlü düzene giremiyor, sürekli ağlıyor, yani Arcanın tam tersi. Biz yaptıklarımızı anlatıyoruz, naçizane önerilerde bulunuyoruz ama mizaç farklı tabii ki. Şimdi 3 aylık belki yakında huyu değişir, umuyoruz:)
Çarşamba hemen herşey hazırdı, Arcayı da kapıp yazlığa gittik, yatağımızı kurduk. İlker arada bir gece İzmirde kaldı, sonra hep bizimleydi. Emme saatlerimizi ve düzenimizi hiç aksatmamaya çalıştık, sadece temiz hava Arcaya iyi gelince akşam üstü uykularını almak istedi, yoksa biz en geç 9 da yatsın diye 5 ten sonra uyutmazdık, yazlıkta 10:30 a kaydı saatimiz. Ama sonrasında hep gece deliksiz uyudu. Biz de okey oynadık, malum yazlık eğlencesi... Ben genelde okeye 4 modundaydım, ama eğlendik yine de:)
Bol bol denize gittim, hiç üşenmedim, hemen her emzirme sonrası anneme satıp Arcayı yüzdüm, özlemişim. Önce deniz dalgalıydı, sonra da rüzgar çıkınca tırstım Arcayı denize sokmadım. Halbuki bu tatilin en büyük amaçlarından biri buydu. Sanırım geçen haftaki ateş caydırdı beni. Ama her sabah güneşlendik, bakkala birlikte gittik. Her öğleden sonra banyomuzu yaptık, maşrapayı Arcadan zor kurtardık:)ama denize yanaşmadık, inşallah eylüldeki tatilimizde.
Anane dede doydu Arcaya, artık bir süre onlara yeter bu tatil:)

Arcada bazı ilkler gözledik. Yastığa yatırınca hiç ellerine destek olmadan kendi kendine doğruluyor ama 10 sn sonra öne düşüyor. Oturma konusunda hevesli ama hımbıl olduğu için zor. Yüzüstü yatırırken bile bi süre sonra vücut ağır gelip kafayı yere gömüyor. Dişler iyice çıktı ve 2 defa meme ısırdı. Nasıl can acıtıcı bişey bu!!! İlk emzirme zamanlarım aklıma geldi. 5,5 aylık bebişe nasıl anlatırsın ki ısırma diye:) Zaten kızdın mı gülüyor, sen de gülüyorsun:) Biraz da emeklemeye kasıyoruz ama pek gelişme yok. Arcanın hımbıllığı ile örtüşmeyen davranışları da var. Mesela ben de kuzu gibi elleriyle ayaklarını tutamaz diyordum ama tutuyor,sadece henüz ağzına götürmüyor.
Füreyya yı bitirdim, gözlerim doldu, iyi ki bu günleri görememiş bi defa da kahrından ölürdü diye düşündüm. Güzel insan, güzel hayat... Aşk a başladım ama çok yeni... Öyle çok kitap okuyasım var ki... Ah zaman ah!!!
Ben de dinlendim yada işten güçten uzaklaştım demek daha doğru olur. Yoksa Arca ile dinlenmek kolay değil. Annem beni besiye çekti. Hergün taze şeftali suları, homini gırtlak pufidi kandil, tumba yatak bir tatil sağladı bize kısacası. Dün öğlen gibi döndük çünkü akşam Arcayı dünyaya getiren doktor teyzemizin oğlu kuzen Serhat evleniyordu. Benim kuaförde gelin başı varmış, dımdızlak kaldım ortada. Sonra İlkerin annesine sordum nerde yaptırıyor saçını diye, hemen yanına koştum. Ablam Arcaya bakmak üzere eve geldi, tüm düzenimizi anlattım ona. Biz gittikten sonra uyuyup sonra da hiç uyanmamış, biz de 12 rüya öğününe yetiştik zaten. Düğün çok güzeldi, iyi bir organizasyondu. Teyzemizin kanseri yine nüksetti. Aslında iyi değil hem de hiç!!! Bu düğün sanki onun hayatındaki son göreviymiş gibiydi. Eğer sonuçlar iyi çıkmazsa kemoyu da tamamen bırakacaklar... Aldırma gönül şarkısını söyledi düğünde, hiç ağlamadım önce, halbuki nasıl dolmuştu gözlerim, akabinde eve gitmek için dışarı çıktık, İlkerle dayanamayıp ağladık. Hadi ben sulugözüm de İlker hayatında toplam 5 defa ağlamamıştır, çok dokundu ve ödüm patlıyor ölecek diye, gerçekten korkuyorum, o kadar tatlı bir insan ki... Düğünde sapsarı peruğuyla hep dalgasını geçti, hep güldü ama akşam İlkerin annesinde kalmış ve çok ağrı çekmiş. Nedir bu lanet hastalık yaaaa, sevgili Aslı Cinin kardeşini de alıp götürdüğünü öğrendiğimden beri daha bir hınçla doluyum, kimseye vermesin, uzak dursun, canlar yakmasın artık!!!
derin bir iç geçirdim, şimdi devam edebilirim, Arcadan bugün ayrılmak zor geldi, tek tessellim öğlen görüşecek olmamızdı. Ama birden dank etti, tam 2 hafta sonra tam zamanlı işe başlıyorum!!! Kendimi motive etmek için önümde tam 2 haftam var. Napalım buna da alışacak bünyemiz...

8 yorum:

Tekir dedi ki...

Son bölüme kadar yüzümde büyük bir gülümseme ile okudum. Ne iyi olmuş bu kaçamak tatil :) Aile büyükleri ile birlikte olmak, oğluşu onlara bırakmak ne kadar güzel. Güvenmek yani... Ne kadar önemli. Tatil yarasın Arca kuşa :)

Hastanıza da geçmiş olsun Yeliz'cim. Umarım sağlığına kavuşur, moral, pozitif düşünce çok çok önemli derler ya... Sağlığımızı kaybedinceye kadar ne yazık ki aklımıza gelmiyor şükretmemiz gerektiği. Küçük şeylere takılıp yarınlar için endişe edip boşuna yaşıyoruz bugün'ü. Of... Umarım iyileşir bir an önce.

Sevgiler.

ruhdagı dedi ki...

Tatil iyi gelmiştir ne güzel.

Son paragraf beni çok üzdü. Zaten kaç gündür Aslı'nın kardeşi için derin bir keder içindeyim. İnsan algılayamıyor kendimi onun yerine koymaya çalıştım zordu :(

Sizin içinde çok üzüldüm umarım şifa bulur demekten başka bir şey gelmiyor elden...

kuzunun annesi dedi ki...

Ne cok faydası olmuş o listenin bloggerlar arasında , ne güzel.
Teyzene üzüldüm , benzer bir oalyı bizde gectiğimiz sene yasadık . Kanser cok illet bir hastalık , umarım tedaviye cevap verir teyzeniz.

Adsız dedi ki...

gercekten yazi laylaylom giderken son kısımda yuregime tas oturdu, ben de dayımı cok genc oldugu halde bu hastaliktan kaybettim.
umarim teyzeniz icin sonuc daha guzel olur.
arcayı operim

Nihan dedi ki...

Hımbıl deme oğluşa annesi. Lokum o. Valla Nazlış da ağır vasıta idi biraz ama sonra herkesten önce yürüdü. Sonra da zaten o yağ kümelerinden eser kalmıyor, üzülüyorum ben şimdi keşke bebekken daha çok mıncıklasaymışım diyorum.
Teyzenize Allah şifa versin. Benim de teyzem ileri safhada kanser, çoluk çocuk perişan durumdalar. Hem hastaya hem etrafına çok zor bir durum bu...

anneCan dedi ki...

Ne güzel okuyordum keyifli keyifli...
Son bölüm içimi acıttı ama bizim ailede çeşitli varyasyonlarına yakalanıpta kanseri yenen büyüklü küçüklü tam 5 kişi var..Olumlu düşünmek lazım.

Geçmiş olsun,Arca'yı da öperim =))

laleninbahcesi dedi ki...

ne güzel bir tatil yazısı okurken , son bölümde sarsıldım. Bu korkunç hastalığı yakınlarında ailesinde yaşamayan yok artıK. Alışılacak bir şeyde değil.

Önünüzdeki haftalar için kolaylıklar diliyorum. Sevgiyle

Ozguranne dedi ki...

Canım çok üzüldüm. İçim acıdı. Umarım iyiye gider, acıları azalır. Onun dışında dinlenmenize çok sevindim. Özellikle ateş filan can sıkmışken çook iyi gelmiş. Kocaman delikanlı olmuşuz yalnız yahu. Maşaaalaaahh. El kadarlığını biliriz biz onun.