Ben bugün...

İlker'e market alışveriş listesi hazırladım.

Hani şu saçlarımın kuruluğundan son derece dertli kuaförler vardı ya, hani 100 TL'ye serum satmak isteyen kuaförler... Haklılardı. Evet saçlarım kuruluktan hışırdıyor.


Gerçi ben kuru saçtan rahatsız olmam. Üç gün yıkama, bişeycik olmaz. Ergenken su çiçeği geçirmiştim, üç hafta yıkanmadım, saçlar hiç hacmini yitirmedi, öyle kalıp gibi durdu. Garibim ablama bulaştırdım, o da lisede. Üç hafta onun saçları derisine yapışmıştı yağdan:))

Ne diyordum? serum...

Ama yok inat ettim, kuaförlerden serum almayacağım. Dört sene önce aldığım serum da bitti. Ama yok, kuaförlere o kadar para vermeyeceğim. Gördüm ben reklamlarda, markette de satılıyor, serum şeysinden!

İlker buldu, çok güvenirim kendisine. Bulur. Muhterem eşinin bakımı konusunda son derece titizdir.

Başladı envai çeşit serum, bakım kürü, sprey krem, okumaya... Telefondayız, okuyor da okuyor.

Biri yanaştı yanına, satış elemanı kanımca. Bir ben konuşuyorum, bir kadın konuşuyor. İlker bir bana laf yetiştiriyor bir kadına.

Neyse sonunda seçenekleri ikiye indirdik. Biri kaşmir yumuşaklığı veriyormuş, diğeri röfleli saçlara ışıltı katıyormuş, sonracığıma otuz yıkamadan sonra bile saçlar rengini 90% oranında koruyormuş. Ohoo otuz yıkamaya röfle mi kalır?

Hem nemi hapsetmeli hem rengini ışıltısını korumalı! Var mı böyle bir ürün ? Yok

İlker der ki ikisini de alalım. Oldu hatta karıştırıp bir taşım kaynatıp öyle sürelim saçımıza:)

Düşün düşün! Kaşmiri seçeceğim! Henüz kaşmir yumuşaklığını vücumda hissetmedim, bir kaşmir kazağım bile yok anlıyor musun, hadi gülümse:)))

Yok be ondan değil! Evdeki şampuanın boyalı saçlar için olanından olduğunu hatırladım.

Efendim, şimdi renk koruyucu ve ışıltı katıcı şampuan ile saçlarımızı iki su yıkıyoruz. Üzerine kırılma karşıtı sprey saç kreminden püskürtüyoruz. Narince taradıktan sonra nemi hapsedici, kaşmir yumuşaklığı veren saç bakım serumunu saç tellerine yediriyoruz... Tamam!

Artık şampuan reklamlarına çıkabilirim!