Şimdilik her gece iki posta değişen çarşafları ve donları ütülemeden kaldırdım. Zaten daha ütülenmeden tekrar kullanılmak zorunda kalıyorlar. Birinci önceliklileri ve ikinci ve daha az gereklileri ve muhtemelen asla ütülenmeyecekleri salonun ortasında grup grup ayırdım.
Yarın yazlığa kaçıyorum ve İlker'in tek gömleği kalmamış. Sonra Arca'nınkiler, benimkiler ....
Ütü masası koltuğun önüne çekildi, pencereler karşılıklı açıldı ve "Ye, dua et, sev" için "play" tuşuna basıldı.
Arca totosundaki pirelere horultusu ile eşlik etmekte, İlker perdeleri sökmekteydi. Bir de boyacılar gelecek ya, ortalıktaki ıvır zıvırları bir yerlere tıkmakla meşguldü. Pek tabii ki Julia Roberts İtalya sınırlarına girdiğinde yan koltuğa yerleşti.
Neyse ki akşam tüm gün süren PS partisinin ardından pizza dıkınmıştık arkadaşlarla, yoksa akibetimiz Chocolate filminde yarıya indirdiğim Nutella kavanozunun dibine dönecekti. Ya pizza söyleyecektik ya da ben makarna haşlayacaktım, muhtemelen domates soslu!
Dedim ki; "hayatımda bir dönüşüm yapmak istesem ben de İtalya'dan başlardım!" İlker onu boşayacağımı sandı, bense emekliliğime kavuştuğum an İlker'le birlikte en az bir kaç aylığına (evet biraz ütopik ama ben üç günlük turlarla yabancı bir ülkede gezmek istemiyorum, yani karşıdan film izler gibi değil, o ülkede birkaç ay yaşayarak tanımak istiyorum, evet biliyorum, pek olası değil ama öyle :) ) İtalya'da yaşamaya gitmekten bahsediyordum, pek eğlendik:) Bu da muhtemelen Arca üniversiteye başladığında olacağından o bizimle gelmek istemeyecektir! İlkerse Arca'nın ergenliği atlatmasını bekleyemeyecek kadar heveslendi, en azından bir kaç yıl sonra küçük bir tur için plana başlamıştı. Ve film Hindistan'da iken biz İtalya planlarına başlamıştık. Her seyahat öncesi yaptığımız gibi tüm detayları planlamaktan, seyahatin kendisinden olduğu kadar öncesinden de ne kadar sevk alacağımızdan bahseder bulduk kendimizi. Ve birlikte uzun seyahatlere çıkmayı ne kadar özlediğimizi fark ettik.
Hindistan kısmı bizim İtalya seyahat planlarına kurban gitti. Hindistan'ı sevmem zaten. İnsan kendi içinde yolculuğa çıkması için o sıtma zengini ülkeye niye yolculuk etsin ki?
Ben bir yandan ütü yapar bir yandan Bali'ye doğru yelken açarken İlker koltukta sızmıştı, muhtemelen İtalya'da yiyeceğimiz makarnaları rüyasında görüyordu.
Sonuç? Filmi yarısında bırakıp çıkanları biliyorum, kitabın fena halde sıkıştırılmış bir versiyonu olduğundan bahsedenleri de. Ütü yaparken bir filmi yaşayamazsın, filmden beklentin yoksa ütüye eşlik ettirirsin. Sadece... tüm sıcaklığı ve doğallığı ile Julia Roberts'ın tüm filmlerini sevdiğim gibi sevdim diyelim:)
en sevdiğim sahnelerden biri |
Hala izlemeyenler ve fikir almak isteyenler için buraya bir tık
2 yorum:
ütü olayına hiç girmeyeyim , bir dağım var demirden , eritmeye yürek gerek:))
ye Sev Dua Et filmini ben çok beğenmiştim... Kitabı iyiki de sıkıştırmışlar))
Bali'ye aşık olmuş, her gördüğü yere yerleşöeye kalkan ben, bu işi hudut dışına taşımış Bali'de şifalı otlar satan bir dükkana sahip olmaya kadar vardırmıştım işi...
Arcayı yavaş yavaş ütüden uzaklaştır. Bir gün karısı olacak insan evladını düşün:))
Sevgiler hepinize
Yerleşme esnasında (ki hala tam olarak bitmedi hala esnasındayım işin aslı) 4 tam gün ütü yaptım ve bıktımmmm. Bugün çamaşırları toplarken Cevdet'in hiçbişiyini ütülemeden dolabına yerleştirdim. Kendi tshirtlerimi de ellemedim falan. Çok iyi anlıyorum seni, nefret üst boyutta. Floransa'dan döneli 3 gün oldu, hala gece rüyalarımda sokaklarında geziyorum. Tüm İtalya değil de belki 1 hafta 1 hafta farklı yörelerini planlayarak senelere dağıtabilirsiniz. Biz Floransa- Pisa ve san Gimignano'yu 2.5 günde gezdik. Her yeri gördük ama tadı damağımızda kaldı. Bir yazı yazacağım zati. Öpüyorum koccaman.
Yorum Gönder