19 Ekim 2011 Çarşamba

kahve...sigara...sebep...yaz...üzgün...

Halamın oğlu, ben ilkokul ikinci sınıfta iken Hakkari'de askerliğini yaptı.
Onun anlattıklarını dinlerdik, yerleri belli olmasın diye erzak taşıyan helikopterlerin yiyecek gönderemediklerini, yılan, böcek, ne varsa yiyerek açlıktan ölmekten yırttıklarını.

Yirmi beş sene geçti. Ve biz savaş gerçeği ile büyüdük.

Yirmi beş sene geçti, hiç bir şey değişmedi.
Yazık ki hiç bir şeyin değişmemesi, bu "düzen"in devam etmesi birilerinin fena halde işine geliyor.

Vatan sağ olmasın, adam olsun, evlatlarını korusun.

kahve...sigara...sebep...yaz...üzgün
Bugün aşağıdaki resimden gördüğüm ilk beş sözcük bunlardı. Posta kutuma düşmüş, tıkladım, baktım.
Bu kadar işte. Bilimsel bir açıklaması var mıdır? Bence ilginç bir rastlantıydı.

Kahve içiyordum.
Yedi yıl sonra bir sigara yakacak kadar keyifsizdim.
Arca'nın ateşi mi diyordum, daha fenasıymış içimin daralmasına sebep...
Sebep arıyordum, 26 şehide elle tutulur bir sebep arıyordum
Her zamanki gibi "yaz"mak istiyordum. Yoksa dışarısı sekiz dereceydi sabah, "yaz"ı mı özlemiştim?
ve tabii ki üzgünüm!
26 şehit ...

İsrail bir askerini geri almak için 1000 Filistinli'yi salıveriyor, biz 26 evladımızı yem ediyoruz.
Hani bir Türk dünyaya bedeldi? diye sorasım geliyor.

5 yorum:

banushka dedi ki...

:((

Lokum dedi ki...

evet yem etmek, maalesef doğru kelime bu!

Eylem Atılgan dedi ki...

Çok üzücü çok..

Elif dedi ki...

içim kan ağlıyor :((

alev ertürk dedi ki...

ben evladımı yem etmek istemiyorum ve etmemek için elimden geleni arkama koymıcam ,,,kimin için ne için batıyor bu güneşler ???