... Korkarım benim hakkımda asla “şunu yapar idi, bir gün hayatının bir noktasında bir kırılma oldu ve bunu yaptı, şimdi çok mutlu, çok güçlü, insanların hayatını değiştirebileceğini fark etti.” gibisinden haberler çıkmayacak.
İlla ki manşet olmak zorunda değilim, yani bu cümleleri beni uzaktan tanıyan birisi bile söylemeyecek, hadi ikinci ve üçüncü şahısları çıkaralım aradan, ben kendim için böyle bir cümleyi hiç kuramadan öleceğim. Korkarım…
İnsanın bir noktada “yeter ulen…” diye nara atması mı gerekiyor hayatta bir şeyleri harekete geçirmesi için? Ya da kocayı çocuğu bırakıp bisikletle dünyayı turlaması mı gerekiyor kendini bulması için? Bkz. Bu link… Kadındaki cesarete şapka çıkardım!
Kendini sevmesi için başına çok ama çok ciddi bir sağlık problemi mi gelmeli? Bkz. Bir başka kadın ve onun başına gelenler… bu da beni feci silkeledi.
Bedeni otururken ruhu bulutların üzerine süzülüp, işte oradan pamuk bulutların üstünde bağdaş kurup kendine ve hayatına kuşbakışı bakarken, “nereye gidiyorum? Ne yapıyorum?” diye soramaz mı? Sorup da harekete geçemez mi? Hayat bizi bu kadar mı içinde öğütür?
Bazen kendime soruyorum:
On yıl önce kendimi hayal ettiğim yerde miyim şu anda?
Hmm bakalım… İlker ile evlendim. Güzel! Yaptığım en iyi işlerden biri.
Sonra Arca’yı yaptım, bu daha bile iyi!
İş? Hiçbir zaman büyük hedeflerim olmadı, “isyan etme şükret!” kıvamındayım. Okul çağındaki hırslarımı rafa kaldıralı çok oldu.
Yani “Allahtan belanı mı istiyorsun! Doyumsuz kadın!” yorumu yapılacak bir konumdayım. Ne çok fazla, ne çok az! Kararında!
Bir taraftan da inkar edemeyeceğim bazı gerçekler var önümde…
Mesela;
Henüz ömrümün yarısına bile gelmemişken emeklilik hesapları yapar buluyorum kendimi.
Ne kadar sağlıksız!
Mesela,
Hayatımın hatırı sayılır bir kısmını blog yazılarına ayırıyorum. Hobi niyetine sarılıyorum kelimelere.
Ne kadar tuhaf!
Mesela,
Hayatımla ilgili hayallerim hep emekli olunca neler yapacağımla ilgili.
Ne kadar saçma!
Halbuki insanın şimdi için, yarın için, bir yıl sonrası için hep bir B,C,D,…Z planı olmalı, değil mi ya?
Yel değirmenleri ile savaşan bir Don Kişot olmak derdinde değilim. Sıkıcı hayatından kaçan ve biraz hareket uğruna Don Kişot’un peşine takılan bir Sanço Panço da değilim.
Sadece özgür olmak istiyorum ve insanların hayatına dokunmak… bir şeyleri değiştirmek… eğlenerek yaptığım bir işle hayatımı kazanmak gibi bir lüksüm olmasını hayal ediyorum. Biliyorum çok sıra dışı isteklerim var.
Anarşik miyim neyim!
....
Aylar önce böyle bir yazı yazıp yüzlercesinin arasına atmış, unutmuştum. Yazarım ben böyle, millet boş vakitlerinde sinemaya gider, ben yorulasıya kadar yazarım. Ayıplayanı çok pis tepelerim! Normal bir insan evladı olduğumu hiç iddia etmedim!
Annemlerin bahçesinde … çıplak ayak nemli çimlerin üzerinde koşarken ve Arca ile Duru’nun şebelek fotoğraflarını çekerken… Saniyenin onda biri gibi bir süre için bu yel değirmeni girdi kadraja ve ben çok önce yazdığım bu satırları hatırladım.
Deklanşöre bastığımda ise karar vermiştim!
Ve… harekete geçtim!
11 yorum:
Ah Yeliz, şimdi sen kendini yazdın, bilmeden ne yaralar deştin bilemezsin...Bak demedi deme.
ufff yeliz hanım ama siz feci yere parmak attınız ay pardon bastınız :)) bende diğer insanlar gibi ne yatın ne katın hayalini kurdum sadece mutlu olarak yaptığım bir işten para kazanmak isterdim.. oysa geçen gün çok feci bir iş günü sonrası şunu düşünerek yürüdüm.. ne için bunlar? inanmadığın işleri yaparak, sokakta olsa yüzüne bakmayacağın insanlardan emir almak için.. hayat kadınları bedenini satıyor para için, biz ise ruhumuzu.. ne farkı var ki bıraktığı derin izlerin. off offf yeliz hanım yazınız içime CUK oturdu mercan..
Meğer hepimiz aynı derdin peşindeymişiz. Ne yapıyorum ben? Neden? Ben de bu duygularla işimden ayrıldım bir süre önce ama sonra ne yaptım??
bende ayrılmayı düşünüyorum ama bunu tecrübe eden birinden bir tavsiye almak isterim 'cebimdeki renkler'.. sonra ne yaptın?? mercan..
Şu an bir karar verdim,olmuyor böyle Top 3 Yeliz değil,Top 10 Yeliz yapmalıyım,ama bu postu ilk üçe koymalıyım ama ayrıkotu one number,gerçi ne bileyim kararsız kaldım:)
evet karar almalı,uygulamalı insan,ben sana listeyi mail atayım:))
Sevgili Mercan ben iyi bir örnek olmayabilirim, çünkü çalışmamaya devam ediyorum, hala kendimi dinliyorum, el sanatlarım var uğraştığım, sonra bir takım küçük mutluluklar yaratmaya çalışıyorum çocuklar için, hayattaki tek amacın insanın kendi mutluluğunu temin etmesi olduğunu düşünüyorum ki çevresine de bir katkısı olsun, bu katkı sadece gülümsetmek olsa da... Elbet tekrar bir iş yapacağım ama o iş eski çalışma koşullarımda olmayacak dilerim.
yapma be lale ablacım... o zaman bir gün de sen yaz olur mu?
sevgili mercan haklısın ne diyeyim? ben de bazen böyle düşünüyorum ama bir şeylere yönelmek mi lazım acaba? bilmedim ama hayatta keşkelerin yerini iyi ki'ler alır umarım. Ve lütfen "hanım"ı kaldıralım:)
sevgiler
cebimdeki kelimeler...
bence gerçekten de iş yapıyorsun:) sadece cesaret gösterip işini bırakman bile büyük bir adım. Zincirle bağlı olduğumuz hayatlarımız var ve o cesaret gösterecek döt yok çoğumuzda maalesef:(
Nil:) işte sana telefonda bahsettiğim olay... inanılmaz bir boğulma dönemi... ama geçecek inanıyorum. semizotu güzel seviyorum seni:P
nasıl dötümüz olsun yeliz (hanım yok :)). eşimin maaşı anca evi çeviriyor ben çalışmasam direkt asosyal yaşam merhaba! bu düzenin tepişen fillleri arasında ezilen faresiyim ben.. anerşik miyim diye bile sorma evet öyleyim ama kim kiminle nerede ve nezaman?? :)mercan..
Mercan sen de haklısın bizim eve giren para da yarı yarıya düştü ben ayrılınca ama masraflar da azaldı inan. İşinden ayrılırken bir sürü şey de değişiyor hayatında çünkü, tercihlerin....
Bu tamamen tercih meselesi. İyi hesap yapmak lazım malesef söylediğin gibi filler ve çimen. Derin konu aslında bu şekilde kısa kısa yazışırken yanlış anlaşılmak da büyük risk benim için. Önemli bir karar bu haklısın.
Yorum Gönder