Tepem attı! Çok kızgınım.
Şikayetim var! Evden bazı şeyler üçer beşer yok oluyor.
Soruyorum, ya Poyraz’a ya Tuna bebek'e ya da Deniz’e.
Poyraz Zeynep’in velet. Hem seviyorum hem de gıcık oluyorum. Her haltı ağzına sokuyor. Bize geldi mi bütün oyuncaklarımı istiyor. Omuz atıyorum ona çaktırmadan annem atmaca gibi hemen fark ediyor. Geçen çekti beni kenara, “Poyraz küçük daha yeni yürümeyi öğreniyor, eğer bir daha ona omuz attığını görürsem, aynı odada oynatmayacağım sizi” dedi. Yapar mı yapar, gestapo kadın. Tırstım tabii, yanaşmadım Poyraz’a. Ama o da küçük müçük sırtımı ısırdı! Geçiremedim de bi tane, kaldım öyle.
Yüzümde “ulen benim gibi çocuğa böyle muamele yapılır mı” bakışı ile büktüm dudağımı. Annem halime pek acıdı, takdir etti, Poyraz’a zarar vermediğim için.
Ulen o veledi bi elime geçirsem çok pis dalacağım da anasına şükretsin, Zeynep’i üzmek istemiyorum. Bir de annem “Aç tırtıl” kitabımı buna vermiş, “sen artık okutmuyordun, biraz da Poyraz okusun” dedi. Sordun mu kardeşim bana? Gerçi sormuştu ama olsun, şimdi istiyorum aç tırtılı, aç tırtıla açım arkadaş, duyanım yok! Geçen bu Poyraz’lara gittik, bir baktım kaç tane kitabım bunda. Çok içerledim çok! Dua etsin kocaman kırmızı üstü açık bir oyuncak arabası var, yoksa ciddiyim çok fena yapıcam.
Hah işte bu Poyraz... Böyle sakin durduğuna bakmayın çok pis ısırıyor!
Bu Poyraz hadi biraz oynuyor filan, ya o karşı komşu Tuna’ya ne demeli? Daha yürümeyi bile bilmiyor. "İlk arabam"ı buna vermişler. Yav verilir mi, “Guido” yapıyorum ben onu, büyük Şimşek makkinle oynatıyorum. Ne işi var karşı komşuda? İstiyorum vermiyorlar. Buna dalasım pek yok çünkü bu pek küçük aval aval sırıtıyor.
Ege bebek çıktı bir de başımıza. Umidimin torunuymuş. Onlarda kaldığım akşam bu Ege de oradaydı. Bu Tuna’dan bile küçük. Yeni doğmuş, öyle diyorlar. Gidip bağırıyorum, bön bön suratıma bakıyor, tepki bile vermiyor. Hiç işim olmaz. Umidimi yaklaştırmadım yanına, zaten anasının kucağında hep, Umidim bana kalıyor. Çok iç karartıcı haberler geliyor kulağıma, Umidim bu Ege’ye bakmak için beni bırakacakmış. İhtimal vermiyorum, benim gibi bir eğlence makinasından sonra Ege gibi tepkisiz bir velet hiç çekilmez. Ama tetikteyim, her an her şey olabilir.
Halamın karnında bir bebek varmış. Adı Deniz'miş. Niye çıkmıyor bilmiyorum, zamanı varmış, öyle diyorlar. Bütün kıyafetlerimi ve oyuncaklarımı bu Deniz'in odasına taşıdık. Acayip gıcık oluyorum. Beni ikna etmek için bi taraflarını yırtıyorlar. Yok bunlar bebek oyuncağıymış, yok bunlarla artık oynamıyormuşum. Oynarım belki sonra, niye veriyorsunuz! Nitekim vakit geçiyor, aklıma düşüveriyor bir oyuncak, soruyorum, nerde diye. Diyorlar ki bilmiyoruz. "Yoksa Deniz bebek'e mi verdiniz!" diyorum basıyorum yaygarayı. Çok gerginim çook bildiğin gibi değil. İntikamımı alıyorum ama, hiç acımıyorum. Halamın göbeğine doğru yaklaşıp en yüksek sesimle "Deniz bebek napıyooon!" diye bağırıp korkutuyorum. Çok eğlenceli! Çıksın daha neler yapıcam ben ona.
İşte böyle dostlar... Bu ufaklıklardan çok sıkıldım, kimi oyuncağımı, kimi kitabımı, kimi giysilerimi, kimi Umidimi alıyor benden. Acıların çocuğuyum duyan yok :(
6 yorum:
kıyamam ben sanaaaaaaaaa :((( hele hele ümidin konusunda :((((
Arca'm kıyamam ama güldüm itiraf etmeliyim:)
nil +1.. :))))
ayy çok güldüm :))))
Ah Arca çok haklısın, bence hepsini ver Umidini verme derim ben.. :)
hiç üzülmeyin, it herif hasta etti bizi, umrumda değil valla:)))
Yorum Gönder