31 Ocak 2012 Salı

Konak pasaport müdürlüğünde hadise çıkaran kadın?

Evet, o bendim.


Yaklaşık bir hafta öncesinden randevumu almışım internetten. Üç buçukta orada olacağım. Yeni pasaportlar hakkından önceden tecrübesi olanlar, beklentimi acayip yükseltti. Yok beş dakikada hallediliyormuş, yok çok hızlıymış, falan filan…
Başka zaman erken çıkmam mümkün olmadığı için her şeyi tek öğleden sonraya sıkıştırdım. Önce para yatırılacak, AVM’lerdeki şubeler her zaman tenhadır, önce kendiminkine girdim. Yok kağıt alınacakmış emniyetten yok sonra gelinip para yatırılacakmış. Olur mu canım, işte tutarı belli, bunu yatırıp dekont alacağım. Hayır emniyetten kağıt isterim. Ya emniyete ne gerek var, internet sayfasında her şey yazıyor.

Daha ilk adımda polemiğe girip de motivasyonumu düşürmeyi uygun görmedim, yan bankada şansımı denemeye karar verdim. Getir parayı, kağıda gerek yok diyen genç arkadaşımı ayın elemanı seçiyorum. Çıktım bankamatikten para çekeceğim, 50 TL’yi yırtık verdi. Hay bin kunduz! Neyse, çektim, ayın elemanı ile para-dekont meselesini hallettim. O yırtık 50 TL ile dolaşır mıyım? Bankamatiğe geri yatırdım. Bana verdiğine göre demek bankamatikler yırtık para kabul ediyor. Ama para lazım, 45 TL çektim, tekrar aynı parayı vermesin diye, pisikliğimle gurur duyuyorum.

İstikamet kuaför. Fön çekilirken makyaj yaptım. Faça düzeldi ufaktan. Eve uğramadan doğru fotoğrafçıya. Aile fotoğrafı pozu vermekte olan aileye rica minnet, fotoğrafçıya rica minnet, on dakikada çıktım dükkandan. İlker de gelecekti, trafik kilit. Hatay’dan sahile yürüdüm, yoldan İlker beni aldı Konak’a. Pasaport sonrası bir Kemeraltı keyfi yaparız diyorduk, park yeri düğüm olmuş, açılması mümkün değil. O tur atarken ben doğru emniyete. Pasaport müdürlüğünden içeri bir girdim.

Kıyamet! İnsan istifi!

Neay! Burası olamaz dedim çıktım. Dışarıda sorduğum memurlar aynı yere yönlendirdi. Ne halt yemeye bir hafta öncesinden randevu aldık kardeşim? (Evet bu soruyu gerek kendi kendime gere etraf sakinlere bundan sonra sık sık soracağım)

Danışma sırasına gireceksiniz, diyorlar, ısrarla reddediyorum. “Benim randevum var, sıraya filan giremem!” Memurlara soruyorum, danışma diyor başka bir şey demiyor. Kös kös girdim danışma sırasına. Bu arada yeri göğü inletiyorum.

“Ne demeye randevu aldık, sıraya girmek için mi?"

Sanırsın ki başbakanın kızıyım, bir randevu aldım, emniyet müdürlüğünü satıın aldım. Kendi çirkefliğimden kendim tırsıyorum.

Tam o sırada duyuruyu gördüm “e-pasaport randevusu olanlar önceliklidir.” Herkese yazıyı gösteriyorum, “öncelikliyim kardeşim ben!” Kimse sallamıyor.

Söylene söylene danışma masasında sıra bana geldi. Hemen “randevum var!” dedim. Memur “siz misiniz o bir saattir neden randevu aldığını sorup duran?” “Evet benim! Bu kadar kalabalık olur mu kardeşim niye randevu alın diye teşvik ediyorsunuz?” Evraklar tamam, sizi öne alacaklar dedi, gevşeyiverdim. Böyleyimdir ben, parlarım, yakarım yıarım, bir olumlu gelişmeye kış vakti güneş görmüş kediye dönerim.

Bekliyorum, arkamda bir adam bık bık konuşuyor. “randevuluları önüme alıyorlar, saatlerdir bekliyorum, bir gişe daha açsınlar, bak şimdi 146’yı alacaklar öne…” bir, iki, üç… Eh dedim döndüm arkama, gençten bir adam. Kardeşim chat’leşmeye giriyorsun internet café’lere, bir defa da randevu almaya giriver. Diyemedim, çünkü 146 numara benim, adamın önüne geçiverdim. Bu defa da gişe memuru niye Bornova’dan halletmediğimi sorar, hey allahım. Bornova, Buca oldum olası kafamın basmadığı iki semt! Ben kendi semtimden çıkmam kardeşim.

Bu kadar tantanaya daha randevu saatim gelmeden işlemim bitmişti. İlker'e anlattım, eğer yanımda gelseydi, garanti o beni sallamayan insan topluluğunun arasına karışır, on yıllık karısını tanımazdan gelirdi, yüzünde belki milyonuncu defa "nerden buldum bu kadını" ifadesi...


10 yorum:

Fikriye Filtresiz dedi ki...

Süpersin sende kendimi görüyorum:))

nil dedi ki...

Nöbetçi çemkirici olarak seninle gurur duydum,canım benim:)

Deli Anne dedi ki...

e ama sahiden çok kolay alınıyordu pasaportlar niye böyleymiş ki orası? Randevu saati olanı alıp çok kısa sürede hallediyorlar, en son biz gittiğimizde öyleydi. Hatta randevusuz asla ve kata işlem yapmıyorlar.. Bazen böylesi yerlere çocukla gitmek iyi oluyor ehehhe.. öncelik tanıyor polis amcalarımız o zaman:)

Özge dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
İpek dedi ki...

Evet, evet. Çocuk büyük kolaylık canım. sizin çocugunuz var, bekletmeyelim diyorlar. Vizeye de çocukla gitmenizi tavsiye ederim.

yeliz dedi ki...

:)) alışveriş canavarı diyebilir miyiz o halde sana:))

Senden öğreneceğim daha çok şey Nilim:)

yok yok kolaymış Deli annem o benim çirkefliğim. sanırım sorun izmirde hala internetten randevu haricinde çok başvuru kabul ediliyor, haliyle yığılma oluyor.

hmm vize tüyosu iyiymiş:)

Selen dedi ki...

Ohh çok iyi yapmışsın :))

Adsız dedi ki...

tam benim kalemimsin;
1.Ön hazırlık delisiyim: ör:e-randevu alman
2.Son ana kadar pes etmem denerim ör:başka bankada para yatırmayı akıl etmen
3.haklıysam sonuna kadar savunurum
4.hakkım olanı alınca tadımdan yenmem:)
eşinde tam eşimin kalemi; kağıt lazım derlerse peşini aramaz tamam der kadere razı olur, hakkımı savunurken ya da az buçuk çemkirirken kalabalık içine karışır sonuca ulaşıncada o da faydalanır:) mercan

Pratik Anne dedi ki...

Blogunuzu ve maceralarinizi cok severek takip ediyorum diye sheetmek istedim. :) Sevgiler

pınar dedi ki...

başlığı okuyunca aklına direk Pasaport gelen ve Pasaporttaki ne müdürlüğü ki acaba diye düşünen saf bir izmirliyim ben:)