20 Ocak 2015 Salı

Yoğum ben yoğum!

An itibariyle tuvaletten telefonla aranıza katılıyorum. Kaçmak serbest, tiksinmek serbest ama yargılamak yassak! 

Bu hafta yokum ben. Dün istanbuldaydım yarın Ankaradayım ve perşembe yine İstanbul. Hafta bitti böylece... İş olsun koşalım, tabii ... Allah boş duranı sevmez. 

Bu koşturmacanın en zor tarafı yorgunluk ve aklımdakilere yetişememe hali...

Aklımda acayip şeyler var. 
Bak mesela challenge listesi çıktı. 
Sonra bütün yorum ve maillere cevap yazmak istiyorum. Tuvalette de olsa hepsini okuyorum:))
Sonra mesela yazmak için yeni platformlar gündemde.
İnsanın içinde bir potansiyel varken bunu aktive etmeli, ama iyi olur sonu ama kötü, göreceğiz. Deneyimlemek lazım.

Bugün eski bir iş arkadaşımla yemekteydik. Bana çok iyi geldi, arada yapmalı. Çemberinden çıkmalı, hem kafa hem beden olarak.

Hayat bize kendimizi iyi hissettirecek meşguliyetler, meşguliyetler de yeni fırsatlar getirsin:) 

Hadi bana eyvallah:) 

16 Ocak 2015 Cuma

Senin evin neresi?

---- Kurtlarla Koşan Kadınlar, Fok Derisi-Ruh Derisi masalı ve daha fazlası ----

Kitap kulübünde ayda bir, bir kitap tartışmaya özen gösteriyoruz. Ama birbirimizi o kadar çok özlüyoruz ki iki kitap arası bir masal buluşması bize çok iyi geliyor, tam da en ihtiyacımız olan anda Sıla bize Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabından bir masal anlatıyor, anlatmakla da kalmıyor, canlandırıyor. Daha önce anlatmıştım, Sıla bir tiyatro sanatçısı ve bir masal anlatıcısı. Aslında kendisini bu blog sayesinde tanıdım ve kulübe girmesine önayak oldum, yani böyle bir değerin (ki teker teker her kadın kulüp için bir değer) aramıza katılmasına vesile olduğum için dötüm kalkabilir :P

Her masal buluşması öncesi soruyoruz, “bak yoruluyorsan sadece masalı da tartışabiliriz”. “Yok” diyor Sıla, “müthiş zevk alıyorum, hatta bana faydası oluyor”. Ha bu arada, Sıla profesyonel yaşamına masal anlatıcılığı ile devam ediyor ve Yakın Kitabevinde, Kedi Kitabevinde ve daha birçok yerde yetişkinlere ve çocuklara masal anlatıyor. Benden duymuş olun, müthiş anlatıyor… Düşün ki o akşam geç gelmişim, karnım zil çalıyor, önüme bir lahmacun konmuş ama ben kokusunu bile duymuyorum, tek lokma almak aklımdan geçmiyor, hipnotize olmuş bir çocuk gibi Sıla’nın performansını izliyorum. (Lahmacun ne deme yav, ORA Lahmacunda toplanıyoruz, özel odamız var, Ora’ya gidip de lahmacun yemeyecek miyiz yav, yanına acılı şalgam, ayran, üstüne çay Leyla tatlısı, dondurmalı?)

15 Ocak 2015 Perşembe

Kadın okuyacak kadın çalışacak!

Geçenlerde ablamlardayız, ondan bundan sohbet ediyoruz. Bir tanıdıklarından bahsediyorlar. 40-45 yaşlarındaki kadın Amerikan Lisesi mezunu sonrasında ODTÜ Mimarlık bölümünü bitirmiş. Aileden varlıklı insanlar ve kadın hiç çalışmamış.

Hadi hodri meydan!

"Bu bloğu nasıl keşfettin" sorusuna gelen yanıtlar çok ilginçti, zamanınıza klavyenize sağlık. Oturdum tek tek not aldım, tekrar tekrar okudum, gülmek yok! Gülene dalarım! İnsanın mutlu olmak için tutunduğu bazı küçük şeyler olabilir, anlayışla karşılayınız rica edeceğim, üstelik ben burasını ve okuyanları çok önemsiyorum.

Baktım bloğu okuyanlarda iş var, (okuyucu kitlem son derece elit bir kesim desem? Islak odunla kovalayan olur mu:P) ben de bokunu çıkarayım dedim, allah biliyor ya bokunu çıkarmakta üstüme yoktur!

14 Ocak 2015 Çarşamba

13 Ocak 2015 Salı

yorgunum dostlarım yorgunum yorgun

Soğuk hiç bize göre değil, anladım. Yani İzmirlilere göre değil. Başka memleketlere gittiğinde bir şekilde uyum sağlamaya çalışıyorsun ama alışkın olduğun ortamda o soğuk insanı tarumar ediyor. Kaldırımdaki su birikintisinin donmuş halini durup inceleyen, çocuğuna bir sirk gösterisi gibi seyrettiren insanlar gördüm. Belediye otobüs şoförleri bile durak haricinde durup yolcu aldılar. Bir doğal afet sonrası nasıl yurttaşlar birbirine kenetlenirse, biz İzmirliler de öyle kenetlendik birbirimize. Sofrada “ben hiç İzmir’de böyle soğuk görmedim” dediğimde, babam haberlerde dinlemiş, son elli bir yılın en soğuk İzmiriymiş, dedi. Eh o zaman görmemiş olmam normal.

9 Ocak 2015 Cuma

Uzman görüşü iyidir: Papyon

Yaz aylarında bir yazı yazmıştım, Papyon artık ailemizin bir ferdi idi, hani…
Hatta ne edeceğimi bilememiştim ve sormuştum; Papyon, bir şeylerin eksikliği mi?

Uyku arkadaşı değildi Papyon, ya da korktuğu bir şeylerle başa çıkmak için kendini güvende hissetmesini sağlayan bir nesne değildi. Papyon her yerdeydi hep bizimleydi ve işin boku çıkmak üzereydi!

Soruma gerek instagramdan gerekse blogdan çok sayıda yorum aldım, tekrar teşekkürler. Madem sorduk, madem derdimize ortak ettik, sonrasında yaşananları da paylaşmak boynumuzun borcu.

7 Ocak 2015 Çarşamba

Soru: nasıl keşfettin?

Bugün keyifsizim. Aslında çok da değil, yani bilmiyorum.

Çok emek verdiğim çok da keyfimi kaçıran şu yarışmayı kazanamadık. Aslına bakarsan, hiç de umrumda değil, hatta üzüntümün üzerine öyle içten bir "artık kazansak da önemi yok hatta kazanmayalım daha iyi" demiştim ki Allahın sevgili kulu olarak bu duam kabul olacağına neredeyse emindim. Zira bu yarışma ile ekipçe motivasyonumuzun artması hedeflenmişti ama iş başka yönlere gitti. Neyse, o defteri kapattık, işimize bakalım.

Yeni yıla başlamak için iyi bir haber değil.

Haminne

Haminne: (hami’nne) yaşlı saygı duyulan kadın (TDK)Yazının devamında haminne sözcüğü, cinsiyetten ve yaştan bağımsız, her halta karışan insan anlamında kullanılacak, bu özelliklere sahip bireylerin oluşturduğu topluluğa “haminne kurumu” denecek, her halta karışmak manasında “haminnelik yapmak” deyimi cümle içinde kullanılacaktır. Neden dersen, canım öyle istiyor.

Çocuk sahibi olduysanız ya da olmak üzereyseniz, kesinlikle başınıza gelmiştir. Haminneler! Her yerdeler! En yakınından sokaktaki teyzeye parktaki amcaya kadar herkes çocuk konusunda uzmandır bu ülkede. Başka ülkede bir haminne kurumu olduğunu sanmıyorum bu Türklere özgü bir şey. Üstelik sadece sokakta karşılaştığın biri de değil, dünyanın öbür ucundan bile musallat olabilir. Nasıl mı?

5 Ocak 2015 Pazartesi

Tatildi güzeldi bitti

Tatildi, güzeldi, bitmeyeydi iyiydi, bitti.
Yediğimi içtiğimi de anlatırım ama asıl gördüklerim… 

31 Aralık 2014 Çarşamba

Unutmadım tabii ki!

Unuttum sandınız değil mi? Hayır tabii ki unutmadım. Son on şükür vesilesi ile 2014'e veda 2015'e merhaba...

2015 bizi güzellikleriyle iyilikleriyle şaşırtsın;)

Kapanış

Ecnebilerin “closure” dedikleri bir şey var. Kapanış mı demeli? Nasıl çevrilir? Hesapları tamamen temizlemek, o işle, kişiyle alacağın vereceğin kalmaması, zihninden tamamen çıkması da denebilir sanırım. Denemiyorsa da ben bu anlamda kullanıyorum “closure”ı.

Wish list mi? O da ne? Bundan böyle mücadele, hedef vesaire...

Her yıl geçmiş yılın bir muhasebesi yapılır, gelecek yıla dair planlar, projeler sıralanır. Benim de oluyor öyle. Her yıl önce sağlık, afiyet sonra da kıldan tüyden listeler. Yani olsa da olur olmazsa da olur türden dilek listeleri. Zaten çoğu da olmuyor. 

Geçen yıl biterken baktım, liste bile yapmamışım. Sadece 50 kitap okuma mücadelesine girmişim, 46 adet ile seneyi bitireceğim. Hmm fena değil. Son 80 günde 80 şükür vesilesi ile hayatıma olumlama getireceğim demişim, bugün son on adetlik liste ile bunu da tamamlayacağım. Başka? Yok.

Sanırım "wish list" kavramını hayatımdan çıkarıp "challenge" kavramına yoğunlaşmalıyım. Demek ki mücadele hedefim olmadan dilek listeleri dilek olarak kalıyor...

30 Aralık 2014 Salı

Pazar şükürleri

Aylar olmuş AVM’ye girmeyeli. Pazar sabahı evde terör estirdim. Hemen hazırlanıp çıkmalıydım, şehir halkı uyanıp Agora’yı işgal etmeden işimi bitirmeliydim. Sonra trafiğinden park yerine, dükkanlarda kasa sırasından dönüş yolu çilesine kadar çekeceğim o kadar çok şey vardı ki…

AVM ziyaretim sırasında yeni ve gereksiz şeyler öğrendim, mesela Agora’nın İzmir’in en çok ciro yapan AVM’si olduğunu, mesela Jingle Bells şarkısının 87500 ayrı türde söylenebileceğini ki ben benim oğlanın yorumunu seviyorum…  

29 Aralık 2014 Pazartesi

şükür anları

Sürekli bir sümüklülük hali ve sürekli bir doktor ziyareti kısır döngüsü içindeyim. Baksan bir şeyciğim yok, anaokul çocukları gibi sümük sadece sümük. Ama içime sinmedi, Cuma izin aldım yine gittim. Sinüzit filan değil, sadece üşütme burun akıntısı, alerji bile denemiyor, eyvallah… Ameliyattan yırtmaya şükrederken şimdi bir de yoksa sinüzitten kurtulmaya mı şükretsek ne etsek:) 

25 Aralık 2014 Perşembe

Şükretmek için onyüzbinmilyon vesile

Şükretmek için İzmirde yaşayıp ara sıra İstanbula gelmeniz yeterli. Hani toplu taşımanın içine etti diye bizim başkana fena giydiriyorum ya, yok yok şimdi şükrediyorum. Rush hour dışında taşıtlara binebiliyorsun en azından. O metrobüs nedir abicim!?

24 Aralık 2014 Çarşamba

Ah be Deniz ah be çocuk!

Yakın tarihimiz hakkında ne biliyoruz, ne kadar biliyoruz? Kendi adıma konuşayım, hiç. Apolitik bir üniversite yaşamının ardından girilen hayat mücadelesinde siyasete hiç yer olmadı. Pedikür yaptırmaya utanmakla solculuğu bir tutan bir insandan bahsediyoruz:) Gözlerini faltaşı gibi açmış ekrana bakıyorsunuz şu anda, görür gibiyim. Hiç derin bir düşünce insanı olduğumu iddia etmedim, rahatlayabilirsiniz.

23 Aralık 2014 Salı

Çocuk Medyası medya okur yazarlığı kavramının altını çiziyor

Geçtiğimiz haftalarda Aylin (herkesin bildiği adıyla Aylin Anne), telefonda bir projesinden bahsetti. 

Cocukmedyasi.com adresiyle bir portal oluşturmaktaydı. Çocuk yayınları hakkında yazıların, uzman görüşlerinin ve yorumların olduğu faydalı bir platform için ben de çocuk kitapları hakkındaki yorumlarımı paylaşır mıydım acaba?

22 Aralık 2014 Pazartesi

Bir gün izin asla yetmez

Uzun zamandır izin kullanmamıştım. İzinlerim de epey var ve sizde nasıl oluyor bilmiyorum ama bizde kullanmazsan - belli bir tarihe kadar - siliniyor. Neyse sinüzit filmlerimi göstermek için doktor randevusu alacaktım, bari bir güne toplayayım dedim. Plan şu, Arca'yı servise bindirip Alsancak'a ineceğim. Yılbaşı tebrik kartları alıp Tea&Pot'a gideceğim, keyifle bir çay içeceğim (her zaman Arca ile gittiğim için iki çift laf bile edemiyoruz) kartlarımı yazacağım, Nihan ve Zeynp'le hoşbeş edip çekiliş hediyemi alacağım (kitap kulübü çekilişine de çay götürdüm, yaratıcılıkta sınır tanımıyorum değil mi:P) PTT'den kartlarımı postalayacağım. Sonra biraz vitrin bakacağım, belli mi olur indirimden Arca için bir kazak düşürürüm ya da sadece öylesine yürürüm. Doktor randevusunun ardından da kitap kulübü toplantısına giderim. Bir izin günü daha güzel geçirilebilir mi?

Bence de:) planımı seveyim. Ama hepimiz biliyoruz ki hayat planlar yapanlara nanik yapan çok affedersin dötün teki.

21 Aralık 2014 Pazar

And the winner is....

Asla tahmin edemeyeceğim kadar çok katılımın olduğu (şükür final count down 23) hediye çekilişinin sonucunu açıklayacağım ama önce bir şey anlatmam lazım.

Yorumlar üçer beşer geliyor, allaahhh nasıl seviniyorum. Güzel sözler, gülümseten cümleler. Derken Pelin'in yorumu geldi, koptum gülmekten. Hafiften fırça atıyordu bana, niye İlker'den bahsetmiyorsun diyordu. Aha işte yorum da burada: