24 Ekim 2016 Pazartesi

kısa #17: Eyvallah

En sevdiğim kelime.

Daha doğrusu en sevdiğim kelime olduğunun farkına yeni vardım. Geçen hafta uçaktan önce erken akşam yemeği için İtalyan misafirleri götürdüğümüz Yeşilköy'deki balıkçıda sohbetin koyulaştığı bir vakit, lisanlarımız hakkında konuşuyorduk.

21 Ekim 2016 Cuma

Mutluluk

Bir süredir zihnimi kurcalayan cümleyi nerede okuduğumu hatırlamıyorum, kenara not ettiğim cümlelerin kaynaklarını da yazsam iyi olacak.

Cümle şu:
Mutluluk somut bir durum ile soyut beklentiler arasındaki ilişkiye bağlıdır.

Bu cümle doğru ise, mutluluğun formülü çok açık: bir sen bir ben bir de bebek :))

Hayır, değil tabii ki.

19 Ekim 2016 Çarşamba

Kitap yorumu: Hayvanlardan Tanrılara, Sapiens

İkinci üniversite olayını duymuş muydunuz? Eğer bir fakülte bitirmişseniz, iki yıllık veya dört yıllık bölümlere, herhangi bir sınava girmeden kaydınızı yaptırabiliyorsunuz, açık öğretim gibi. Ben bu yıl sosyoloji bölümüne ön kaydımı yaptırdım.

Bölüm seçimimde “Yılmaz Morgül’ü bir millet neden izler” sorgulamamın etkili olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yok lan şaka yapıyorum, bana ne. Bizim millet Kürk Mantolu Madonna’daki Madonna’yı şarkıcı Madonna diye canlı yayında goygoy yapanları izliyor, Yılmaz Morgül ekranların gülü be gülü!

17 Ekim 2016 Pazartesi

6 dakika: DEV

Babam, geçenlerde bir yazımı okumuş, ne kadar zamanda yazıyorsun bunları diye sordu. Kendisini yazıdan ziyade sözle iyi ifade edebilen insanlara özgü küçük bir hayranlık vardı sesinde.

Az önce cüzdanımın iç gözlerini kurcalarken birkaç tane "6 dakika" kartı buldum. Galiba yazlığa filan giderken cüzdana atmışım, ne zamandır unutulmuş. Bir kart çektim, DEV sözcüğü çıktı ve 6 dakikada aşağıdaki pasajı yazdım. Şimdi sorsa babama "6 dakikada yazıyorum" diyebilirim:))

13 Ekim 2016 Perşembe

İyi hissettiren küçük şeyler

Geçen gün işten biraz erken çıktım, İlker ve Arca ile buluşacaktık, vaktim vardı ve sokak sokak yürüdüm. Kıbrıs Şehitleri caddesinin arka sokaklarını, Kemeraltı'nın ara sokaklarını, Pasaport'a kadar Kordon'u (o siyah beyaz eski kaldırımlarda) baştan başa yürüdüm. Buluşma zamanına yakın Topçu'nun karşı köşesindeki Starbucks'ta dinlendim. Yanımda defterim vardı, sayfaları karıştırırken Sanatçının Yolu kitabındaki görevlerden birine denk geldim.
Mutluluk veren şeyleri listelemişim. Görev buymuş demek. Ara sıra başka kalem kullanmışım demek ki dönüp dönüp eklemeler yapılmış.
O an içlerinden üçünü yapmış olduğumu fark ettim, yürümek, kahve içmek, yazmak/okumak...
Diğerlerini de yazayım, zira düşünmek ve yazmak ve hatta sonradan o listeyi okumak bile iyi geliyor.

10 Ekim 2016 Pazartesi

Dumur diyalog özel : Kedi

Ödevde ne hayal ettikleri sorulmuş.
Biri bisiklet, bayram harçlıkları, yazın kazandıkları ve anne baba katkısı ile sahip olabildi, pek heyecanlı kendisi. 
Diğeri; sarı tüylü bazı yerleri beyaz olan tombalak bir kedi. imiş.
Hedefi, böyle bir kediye sahip olmakmış.
"Hedefine ulaşmak için ne yapmayı düşünüyorsun" sorusunun cevabı: Annemi ikna etmek.

9 Ekim 2016 Pazar

"Eve döndüm, geleceğim"

Çocukluğumuzda bizi ödül almaya alıştırmışlar. Eğitim sistemimizde böyle bir kara delik var. Dersleri sınavlarda çıkacak sorulara göre öğrenmeye çalıştık çoğumuz. Mutlaka zevk aldığımız dersler olmuştur ama iyi notlar almanın ya da sınıfı geçmenin en birinci hedefimiz olduğunu söylerken ve genelleştirirken abartmış olmam sanırım. Sonra o bitmek bilmeyen ortaokula, üniversiteye giriş sınavları... O sınavları kazanmak o kadar öncelikliydi ki, kazandıktan sonra dünyaları kazandığımızı düşündük. Yeni hedefimiz fakülte bitirip diploma almaktı, onu da hallettik tamam, sandık.

Halbuki yeni bir sınav başlıyordu, hayat sınavı. İşte aramızdan sadece sonuç odaklı olanların, dışsal ödüllerle hedefleri tutturmaya alışanların bu hayat sınavında "başarılı" olsalar bile mutlu olmaları daha doğrusu mutluluklarının sürekli olması mümkün olmadı. Evvelden sınavlarda iyi not almaya alışkın olan bünye, şimdi ay sonu alacağı maaş için, yıl sonu alacağı title için çalışmaya devam etti. Alamamak büyük bir motivasyon kaybı iken alabilmek bir süreliğine gönlümüzü oyaladı, zira ödülün etkisi de cezanınki gibi kısadır.

Rutin iyidir.

Pazar. Saat 11:12. İlker yirmi dakika kadar önce Arca'yı alıp şantiyeye götürdü. Beni evde bir saat yalnız bırakmakla, bana nasıl bir iyilik yaptığının farkında mı acaba? Aslında onlarla çıkıp beni pazara bırakmalarını dönüşte de almalarını istemiştim ama sonra pazardan bir sonraki haftaya kadar bozulacak ve çöpe atılacak sebzeler almak yerine evde bir başınalığımın tadını çıkarmaya karar verdim. Pazardan aldıklarımızı tüketemediğimiz hiç olmamıştı, bu haftaya kadar. Evle ilgili hafta sonundan alışveriş, yemek, ütü gibi konularda plan yapar, bu planları genelde de uygularım. Ama bu hafta...

30 Eylül 2016 Cuma

Seyrek yazıyor olabilirim ama...

O kadar perişan görünüyorum ki, metroda bana yer veriyorlar. Üzerlerine aksıracağımdan, kusacağımdan veya bayılacağımdan korkuyorlar. Belki de kokudur sebep. Zira bu hafta duş yaptım mı hatırlamıyorum. Saçlarım yağlı olsa mecbur bir saçım olsun yıkanacak da, iki mıncıkladım mı sokağa çıkılabilecek (bedhead akımının öncüsüyüm) hale geliyor, sallıyorum.

Çok mu uzattım? Peki. (daha yazının uzunluğunun farkında değilsiniz tabii, başındasınız).

28 Eylül 2016 Çarşamba

Oblomov

İki yıl önceydi, klasik okusam da ne okusam dediğim zamanlar. Evet, bu kadar okuma meraklısı biri için klasikleri okumamış olmak ilginç, biliyorum. Ama öyle…

Her şeyin bir uygun bir zamanı olduğuna inanıyorum artık.

23 Eylül 2016 Cuma

Persephone sen misin? Daha gitmedin mi?

Sabah bakkala giden (muzlu süt için yer cücesi tarafından zorla gönderilen) İlker, "sabah serini var, üzerine bir şey al", dedi. Halbuki ben daha kot monta hazır değilim, ayağımda spor ayakkabı üzerimde incecik elbiseyle çıkmak üzereydim. Dünkü yağmurlu İstanbul’un serin sonbahar havasını hatırlayınca, buna da şükür dedim içimden, hala ılık buralar.

Her sabah metroya bir patikadan iniyorum. Sağı solu ağaçlı. Mevsimleri ve mevsimlerin birbirine dönüşmelerini, o patikada yaptığım yürüyüş sırasında fark etmek çok keyifli oluyor.

22 Eylül 2016 Perşembe

Eş zamanlılık

Telefonda Timehop diye bir uygulama var. O gün için geçmişe hopluyor zıplıyorsun. Bugün bir bildirim geldi, bak diyor, bundan 1-2-3… sene evvel neler paylaşmışsın, neler yaşamışsın. Zaman makinesi gibi ama sadece geçmişe… (About Time filmindeki gibi)

Bu uygulamayı en çok Arca’nın bebeklik fotoğraflarına denk geldiğim için seviyorum. Bugün uygulama bana bir sürpriz yaptı, tam 8 sene öncesine götürdü beni, blogda bir haber vermişim o gün: IT’S A BOY!
  

19 Eylül 2016 Pazartesi

Tatil sonrası hayata adapte olma rehberi

Derler ki, bir tatilin tam anlamı ile tatil olması için işle ilgili her şeyi geride bırakmak ve unutabilmek gerekir. Ancak böyle tazelenmiş bir zihinle işe dönebilirsin. Benim genelde tatillerim telefon, mesaj ve mail trafiği ile piç olduğu için uzun zamandır işi, en son işte ne yaptığımı unuttuğum bir tatilim olmamıştı. İlk defa geçen haftayı tam anlamıyla kafayı boşaltarak geçirebildim. Bundan sebep hep gülümseyerek hatırladığım bir tatil olacak. İçimize sinsin.

Gel gör ki, zaman geçiyor ve tatil de bitiyor. Gerçek hayata adapte olmak gerekiyor. Her ne kadar rutinin, düzenin, yerleşik hayatın özlemini çeksek de, itiraf etmem gerekirse, bizim hane için hayata dönüş çok zor oluyor.

10 Eylül 2016 Cumartesi

Kışlık domates yapımı

Geçiş mevsimlerinin insan metabolizması üzerinde bir araştırması yapıldı mı acaba?
Sizi bilmem ama bana müthiş bir enerji veriyor. Özellikle sonbahar başlangıcı. Yazın rehavetini bir düzen telaşıyla üzerimden attığımı fark ediyorum. Deliler gibi planlar projeler ve daha iyisi, hayata geçiriliyorlar…

Mesela kışlık domates.

9 Eylül 2016 Cuma

His

Üreticideki kontakt arkadaşım işten ayrılıyor. Birkaç haftadır pek sessizdi, her şey yolunda mı diye sormuştum, tam isabet, değilmiş. Ailevi sebepler vs… En az üç dört yıldır birlikte çalışıyorduk. Genç düzgün bir arkadaş, kendisini, çabasını, elinden gelen desteği vermesini takdir ederdim. 

6 Eylül 2016 Salı

Modaya direnen feşınbilogır

Her sezon yeni bir şey trend oluyor. Moda dergisi üyeliğim olmasa da, sosyal medya hesaplarından, üyesi olduğum markalardan bu trendlere boğuluyorum. Hiçbirini takip etmesem, dükkan vitrinlerinden cansız mankenler el sallıyor. Alışverişe çıkmasam her allahın günü metrodayım, trend nedir ne değildir anlamamam imkansız. En azından bir göz aşinalığı oluyor. Ama allah için direniyorum.

Bazı çok moda parçalara göz takılıyor, inkar edemem fakat hemen kafamı çeviriyorum. Neden? Çünkü tek sezonluk giysilere para vermek istemiyorum. Çünkü bir aldığımı kalitesi el verdiği sürece – umarım yıllarca – giymek istiyorum. Çünkü bir parçayı bir sezon giyecek kadar zengin değilim (Rahmetli Vehbi Koç’un dediği gibi ucuz ayakkabı giyecek kadar zengin değilim)

Ben zamansız stil seviyorum. Trençkotlar, kot ceketler, keten şortlar, tek parça sade elbiseler, mavi ve beyaz gömlekler, düz renk pantolonlar…

Geçen, indirimden böyle birkaç parça yakalayabilir miyim diye internette alışveriş sitelerinde gezinirken, dikkatimi çekti son sezonlarda ne çok trendi teğet geçmişim?

2 Eylül 2016 Cuma

Yazlıkçılar

Adet olduğu üzere, bir eylül yazısı patlatmayacağım. Sanırım herkes Eylül 1 itibariyle sosyal medya timeline'larından "hoşgeldin eylül", "böhüü yaz bitiyor", "en sevdiğim mevsimdi sarı sonbahar" ve türevleri cümleler ile sayısız sarı ve rüzgarda uçuşan yaprak emojisinden payına düşeni almıştır.

İyi o halde, biz Ege sahillerinin renkli yazlıkçı profilleriyle neşemizi bulalım.

1 Eylül 2016 Perşembe

Arca ile tatil günleri

Sınıfın whatsapp grubunda velilerin çocukları hakkında “okulu çok özlemiş” “çok heyecanlı” gibi cümleler yazdıklarını okuyunca biraz imrendim. Arca’da tık yok. En son, ikinci sınıfta okula gitmesinin gereksiz olduğuna kanaat getirdikten sonra, biz kitaplarını alırken okula girmemeyi, arabada beklemeyi teklif etti. Sanki adamı okulda bırakıp kaçacağız. Kırtasiye malzemelerini almaya gittiğimizde bendeki heyecanın onda biri cücede yoktu. O, hotwheels arabalarını seçmekle meşguldü, sanki bana defter, kalem alıyoruz!

Vallahi açıkça yazdım, bizimkinin okula dönmeye niyeti yok, dedim grupta.

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Kendini sevmek

Serin esiyor. Çeşme hep serin eser de, artık iyiden iyiye sonbaharın kokusu geliyor burnuma. Çok değil, birkaç haftaya ön bahçeye komşu ailenin kış hazırlıklarının kokusu da gelir. Güneş gören bahçelerinde salça tepsileri ve renk renk reçelleri dizilir. Sabah baktım, biberleri asmışlar, dolmalık biber kurutuyorlar bu sene. Bu kadar hazırlığı kime yapıyorlar diye aramızda konuşuyorduk geçenlerde, çocukları vardır dedim, bir karı koca bütün kış tüketemez yoksa. Annemler gibi. Tarhanamızı hazırladılar mesela. Mis gibi olmuş, yeni mahsülü ilk defa geçen hafta denedik, bayıldık. Sonra Arca'yı da hazırlığına dahil ettikleri biberler kurumuş, koca bir torba verdiler. Rondoda azıcık zeytinyağıyla birlikte bızlatıyoruz, kavanoza koyup buzdolabında muhafaza ediyoruz. Katkısız ve deli acı pul biberimiz hazır.

25 Ağustos 2016 Perşembe

Cornetto Dondurmalarının Kalorileri

Bildiğiniz gibi yaz geldi çattı. Bizlerse bu yaz sıcağında biraz da olsa serinlemek için dondurmaya başvuruyoruz. Fakat yazın kilo aldığımız zaman buna dondurmanın sebep olduğunu da aklımızdan geçirebiliyoruz. Ayriyeten aramızda diyet yapan arkadaşlarımızda bulunuyor. Bu yazımızda ise hem diyet yapanlara ve hem de beslenmesine dikkat edenlere, Cornetto dondurmalarının kalorileri hakkında bilgiler vereceğiz.
Öncellikle her bir Cornetto Dondurmasının kalorilerini ve besin değerlerini yazmakla başlayalım:
Cornetto Disc Oreo 145 ML (YENİ!) >>>>>>> 299 kcal, 16 gram yağ, 39 gram kh(karbonhidrat)
Cornetto In Love Chocolate Berry 125 ML (Çikolata Böğüren) (YENİ!) >>>>>>> 230 kcal, 10 gram yağ, 31 gram kh
Cornetto Disc Cheesecake 145 ML >>>>>>> 280 kcal, 14 gram yağ, 35 gram kh
Cornetto Disc Vanilya - Karamel 145 ML >>>>>>> 300 kcal, 16 gram yağ, 37 gram kh
Cornetto Disc Antep Fıstık Çikolata 145 ML >>>>>>> 320 kcal, 17 gram yağ, 38 gram kh
Cornetto In Love Toffee Krokan 125 ML >>>>>>> 220 kcal, 11 gram yağ, 28 gram kh
Cornetto Classico Kaymak 120 ML >>>>>>> 200 kcal, 10 gram yağ, 24 gram kh
Cornetto Classico Çikolata 120 ML >>>>>>>  200 kcal, 10 gram yağ, 26 gram kh
Algida Keyif Kornet 125 ML >>>>>>> 110 kcal, 6 gram yağ, 12 gram kh
Cornetto Mini Kaymak 60 ML >>>>>>>  120 kcal, 6 gram yağ, 13 gram kh
Cornetto Mini Çikolata 60 ML >>>>>>> 110 kcal, 6 gram yağ, 12 gram kh

Diyet Yaparken Dondurma Tüketilmeli Mi?
Verilen Cornetto dondurmalarının kalori değerlerine bakacak olursak Cornetto diyet için ideal bir dondurmadır. Çünkü diyet yaparken vücut için gerekli olan tatlı ve şeker ihtiyacını dondurma diğer tatlılara oranla daha iyi bir şekilde sağlamaktadır. Bunun nedeni ise normal tatlıların dondurmalara oranla çok daha fazla kalori içermesi. Bu yüzden çoğu diyetisyen tatlı isteğimizi bastırmamız adına dondurmayı önermektedir.
Üstelik dondurmalar, içerdiği vitaminler ve mineraller sayesinde oldukça sağlıklıdırlar. Sütlü dondurmalar kalsiyum ve fosfor, meyveli dondurmalarda ise genellikle C vitamini öne çıkarıyor.
Ayrıca bilim adamları, dondurmaların alındığı yerlerin güvenilir olması gerektiğini şiddetle vurgulamaktadır. Çünkü güvenilir olmayan yerlerden alınan dondurmalar, kimyasal katkı maddeleri içerebileceğinden dolayı vücuda zararlı olabilir ve çok daha fazla kalori içerebilir.
Cornetto dondurmalarının kalorileri ise gayet standartlara uygun olduğundan gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz. Özellikle en fazla tercih edilen Oreolu dondurma hakkında detaylara http://www.cornetto.com.tr/cornetto-disc/oreo sayfasından ulaşabilirsiniz.