9 Ağustos 2011 Salı

Kelebek etkisi

“Ne sürüyorsun?” diye bence garip bir soru soran İlker’e “oje görmüyor musun?” dedim. “Rengi yok” dedi, ne gördüğünü söyledi evet cila sürüyordum sadece.

33 yaşıma geldim, üç (sayı ile 3) defa kırmızı veya renkli bir oje sürdüğüm görülmemiştir. En afili manikürüm Fransız olanıdır. Süse pek Fransız bir kadının kocasının da oje konusunda algıda seçiciliği olmaması çok doğal, niye garip bulduysam sorusunu : )


Bu muhabbet bende kelebek etkisi yarattı. Çocukluğuma bir çırpıda iniverdim.

Şimdiki halimin aksine, ben çocukken çok süslüydüm. Öyle böyle değil. Kemerin bir kızın hayatının en önemli aksesuarı olduğuna inanırdım. Bir t-shirt ile birlikte hediye gelmiş, mavi bir kemerim vardı, rugan gibi parlak, delikleri yıldız zımba. Bu tek kemer benim için bir tür güven nesnesi gibiydi. Sabah kalktığımda pazen geceliğimin üzerine takar, iyice sıkardım. Gömleklerin üzerinde, t-shirt’lerin üzerinde hep bu kemer. Kuvvetle muhtemel ben uyuduktan sonra annem kemeri alırdı belimden. Kemer aşkım çok uzun yıllar sürdü.

Kelebek yakalama alışkanlığım yine aynı yıllara rastlar. Hayır doğa aşığı filan değildim.

Bir çiçeğin üzerine konmuş, kanat çırpmayı bırakıp çiçeğin özüne odaklanmış kelebek, başına geleceklerden habersiz lezzetli özün keyfini çıkarırken, ben sinsice arkadan yaklaşır, işaret ve baş parmağımı bir cımbız gibi kullanarak kanatlarından yakalardım kelebeği.

Göz kapaklarının üzerine sürülen farların kelebeklerin üzerindeki tozlardan yapıldığına dair bir fikri benimsemiştim. Kendi makyaj malzememi kendim yapmak adına yakaladıktan sonra kelebeklerin kanatlarındaki tozları alır, gözümün üzerine sürerdim ve kendimi dünyanın en güzel kızı sanırdım.

Mavi zımbalı kemerim ve farlarım…

O kız nerede şimdi bilmiyorum, en son bir far aldığımda henüz İstanbul’da yaşıyorduk (nerden baksan dört sene geçmiş!)

Neyse…

Bizim Arca yazlığın bahçesinde bir gece kelebeğine rastladı, benden daha insaflı bir çocuk olduğu için kanatlarını hırpalamadı, sadece yakın markaja aldı. Tam ona kelebek nasıl yakalanır, kanatlarından nasıl tutulur, anlatacakken tuttum kendimi. Benim börtü böcek canavarı bir geçmişim olduğunu bilmesine şimdilik gerek yok, şimdilik : )

6 yorum:

YesiM dedi ki...

Kelebekten far mi? supermis :)Yazini okurken Ela'nin cocuklugunu gorur gibi oldum, gecen gun o da bir magazada kitty'li cocuk kemeri gormus onu denemeye calisiyodu :) Allahim gece kemerini sIkIp takan bir cocuk dusunemiyorum, sinir gelmistir annene kadincagiz kimbilir ne diller dokmustur ama yook asi genclik iste :))

yeliz dedi ki...

hahah Yeşimcim o halde fena halde süssüz bir gelecek elayı bekliyor:)

pınar dedi ki...

sevdim seni ya...

pınar dedi ki...

dün tesadüfen birkaç yazını daha okumuştum. mutlu oldum. sağolasın

yeliz dedi ki...

:) pınar, teşekkürler çok sevindim:)

ElfAna dedi ki...

Hayal gucun de bu minik pullardan mi bu kadar genis Yelizim? Bilmesin bence de Arca bir sure daha:))))