12 Ağustos 2011 Cuma

Paylaşalım, paylaşasın, paylaşasıcalar!

Bahsetmedim değil mi? Arca okula başladı. Evin yakınındaki bilimum tanıdığın referans olduğu, eski okulda karara varmıştık.

Önce sadece gün aşırı iki saatten başlattık. Oyun grubu şeklinde. Arca ağlıyordu, “Umidini” istiyordu sürekli. Konuşmalar kar etmiyordu. Derken okulun müdürü, her gün gelsin, gerekirse bir saat kalsın dönsün, her gün gelineceğine alışsın, dedi. Her güne çevirdik. Isınma turlarındayız daha. Şimdilik fena değil.

Okul deyince, geçen gün koptuğum bir karikatürü yapıştırayım, çok iyi ya.




Bize de huzurevine yazdırırken, diyecekler ki; “ne güzel yaşıtlarınla takılacaksın, kafa dengi arkadaşların olacak, sosyalleşeceksin.”

Neyse geyik bir tarafa benim derdim büyük.

Ben bu okul olayına çok bel bağlamıştım. Okulda geçirdiği günler Arca’ya sihirli bir dokunuşla “paylaşma”yı öğretecek sanmıştım. Yanılmışım.

Hafta sonu yazlıktayız. Tabii ki “Veli dedenin torunu” geyiğini çok çevirdik. Öyle ki, Arca üç tane arabayı aldı kucağına, nefes bile almaktan çekinerek, kısılmış gözlerle etrafı kesti. Tam on beş dakika!

Nerden baksan 25 senedir bizim yazlıktayız. Dolayısı ile çocukluk arkadaşlarımızın hemen hepsi evlendi çoluk çocuğa karıştı, biz artık “filancanın annesi” teyze olduk. Aylin’in oğlu Egemen, Arca’dan birkaç ay büyük. Biz denizde oynarken kıyıdan bizi daha doğrusu Arca’nın simidini kesiyor. Derilerimizin sudan pörsüdüğünü fark edince çıkalım biraz da kıyıda oynayalım dedik.

Arca genelde tongaya düşmez, etrafta çocuk gördü mü başlar “o çocuk benim simidimi almasın, o çocuk benim kovamla oynamasın” diye ültimatomlara! Ama bu defa çok pis yakalandı. Egemen’lere selam ettik, hop soluğu yanımızda aldılar. Egemen de oynasın simidinle birazcık dedik. Önce razı geldi. Aman ben bir kabardım hindi gibi, “paylaşmayı bilen evladım”la acayip gurur duyuyorum.

Simidi verdik, Arca’nın dudak büküldü. Daha “paylaşman beni sevindirdi” klişesi dudaklarımdan henüz dökülmüştü ki, Arca’nın üzerindeki havluyu atıp da denize bir hamle yapışı var, sanırsın panter! Kumlar sıcak, ayağım yandı demedi, saldırdı simide! Yolu da bulmuş: “terledim, denize gircem ben!”

Oğlum daha yeni çıktın, pörsük derilerin bir gerilseydi. Yok girecem! Biz de peşinden. Egemen’in dedesi kıyamadı geri verdi simidi. Arca o zafer sarhoşluğu ile eve gidesiye kadar denizden çıkmadı ve mütemadiyen Egemen’i kesti. Egemen simidi unuttu gitti, Arca’nın yüreği bir türlü soğumadı. Simidi kaptırmayacağım diye de ne yüzdüğünden ne oynadığından keyif aldı.

Bir taraftan da kendi çok paylaşıyormuş gibi parkta okulda oyuncağını vermeyen çocukları şikayet ediyor bana.

“Dayısı İnatçı Sıla dedi Sıla’ya”
“Sıla kim be?”
“Parktaki Sıla.”
“Niye inatçıymış?”
“Vermedi bana kırmızı oyuncağını, böyle sıkı sıkı sarıldı”
“Yaa gördün mü bak paylaşmamış, ne fena. Paylaşmayan çocuklarla kimse oynamak istemez”
“Ben de paylaşmadım!”

İçimden “iyi bok yedin” dışımdan “hmmm paylaşmak çok güzeldir, paylaşan çocukları herkes çok sever” diye bıkbıklıyorum, mesaj kaygılı cümleler sarf ediyorum.

İşte böyle…

Biri bana “paylaşacak!” desin! Biri bana “henüz çok küçük annesi, büyüyünce paylaşır, üzme kendini” desin! Ya da ömür boyu sussun!

Ya şu çocuk paylaşmayı öğrensin, huzurevine kendim kayıt yaptıracam vakti geldiğinde, hiç itiraz etmeyeceğim!

26 yorum:

pınar dedi ki...

PAYLAŞACAK...

pınar dedi ki...

Valla bak.. böyle bi dönemleri hep oluyomuş, zorlamazsan geçiveriyomuş.

Unknown dedi ki...

bence hiç üzerine düşme.hatta vermek istemiyorsan sen bilirsin sonuçta o senin oyuncagın istediginle paylaşırsın gibi beylik laflar et.daha çok küçük eminim ögrenecektir.

Adsız dedi ki...

http://www.bupampsi.boun.edu.tr/?q=node/19

ayak izleri-sevgi dedi ki...

canım benim.. umarım çok uzun sürmez alışması.. tadını çıkarır.. karikatüre ben de çok güldüm.. ahh ahhh yaparmı yaparlar valla..

şeydanur dedi ki...

ters psikoloji denedin mi? aman ha paylaşma evladım felan :) bazı çocuklarda işe yarıyormuş.. o inat edip paylaştıktan sonra da, 'aa! sanırım kötü bişey değilmiş paylaşman..' diye kıvırıyorsun. acayip bir durum ama bu çocuklar bizi şebek ediyor zaten :D

huysuz dedi ki...

yeliz, bu yaşlarda paylaşmamak istemesi paylaşmak istemesinden çok daha doğal diyolar, kitaplar diyo yani :)

Ben dedi ki...

Bence de çok büyütme meseleyi hatta bu yönde mesajlar da vermekten kaçın. Eylem'in yazdığı gibi "sen karar ver senin oyuncağın" tarzında davran. Nasıl olsa sonuç değişmiyor. Kendisi karar veriyor. En azından sen gerilmezsin. Bizde de bir ara bu çok sorun oldu. Eve başka bir çocuk gelecek ve kriz çıkacak diye stres oluyordum. Sonra çocuğa ne kadar telkinde ve baskıda bulunduysam artık, parkta salıncağa bindiğinde birisi yaklaşır yaklaşmaz iniyordu kardeş sallanacak diye. Bu sefer de "çocuğum sallansana sen, senin sıran gelmişti niye sıranı veriyorsun" diye mesajlar vermeye başladım. Neyse ki şu aralar ortayı bulmuş durumda.
Bir de kaynağını hatırlamıyorum ama bir psikolog tarafından bu konuda yazılmış olan "çocuklar ilk önce sahip olmayı öğrenirler. Bu dönemde onları paylaşmaya zorlamak gereksiz ve yanlıştır. 4-5 yaşlarına geldiklerinde ancak paylaşmayı öğrenebilirler" şeklinde özetlenebilecek bir yazı okumuştum.

laleninbahcesi dedi ki...

hey gidi Yeliz, diyemem diyemem:))Bizim evde elinden gelse ağzındaki lokmayı paylaşacak biri bi de tam tersi var. İkisi de iyi değil. Biz bi karar tutturamadık bu işte. Ama ben anlamalıydım, saçından tel kopunca onu atmayıp kafasındaki saçların içine karıştırmasından ya da diğerinin elindeki dondurmayı bi kere yala diye etrafındaki herkese uzatmasından...Bak gördüğün gibi isim varmedim hangidi paylaşımcı hangisi değil diye hehheeh
Ama Cancandaki gidişat da kesip attığım tırnağımı bile kimseeye vermem şeklinde.
Cancan'da okula başladı. Giderken gitmiyor, almaya gidince de gelmiyor))
Arca dostuma çok selam sevgi

Hatice ST dedi ki...

Salla ya paylaşmazsa paylaşmasın,
Büyüyünce nasıl olsa paylaşmak isteyeceği birileri mutlaka olacaktır. Sendert ettikçe sendenyukselen gergin aura onu daha da tetikliyor bence. Cocuk malinin kıymetini biliyor fena mı ? :)

yeliz dedi ki...

deme be pınar, inşallah:)

yeliz dedi ki...

hmm güzel bir bakış açısı Eylem, bunu bir deneyeceğim. sonuçta o da bir birey herşeyini paylaşmak istemeyebilir. kendimi koyuyorumm yerine, biri zorla ver kazağını filanca arkadaşına dese, bozulabilirim. kendi kaar versin. Süper, sevdim:)

yeliz dedi ki...

sevgi yapacaklar eminim:))

yeliz dedi ki...

şeydanur,

yazlıkta annemler çok yapıyorlardı. ben engelledim, ama deneyeceğim. en azından kararı ona bırakacağım. belki insafa gelir:)

yeliz dedi ki...

yapma yav, huysuzum öyle mi? hani okul çağına geldi, he haltı da anlıyor ya demek biraz beklentiyi yüksek tutmuşum.

yeliz dedi ki...

evet Nilay, bütün parçaları birleştirince, erken velveleye verdiğimi düşündüm şimdi. verdiğin özet güzel:
"çocuklar ilk önce sahip olmayı öğrenirler. Bu dönemde onları paylaşmaya zorlamak gereksiz ve yanlıştır. 4-5 yaşlarına geldiklerinde ancak paylaşmayı öğrenebilirler"

yeliz dedi ki...

ah Lale ablacım madem paylaşamayacak bir karakterdeyse, boşuna germeyeyim kendimi, olacağına varıyor nasıl olsa.

yeliz dedi ki...

Hatice bu aynen babamın lafı!! malının kıymetini biliyor:))) ve gerginliğimin yansıdığına kesin eminim. çünkü başlarda fazla önemsemezken şimdi hepten kıymete bindi oyuncaklar.

Adsız dedi ki...

bencede boşver bu yaşlarda paylaşmasın oyuncaklarını sonra nasıl olsa hayatın acı gerçekleriyle bodoslama yüzleşecek o zaman istesede istemesede öyle bir paylaşırki :)) bunu annesi çalıştığı için 2 yaşından sonra kreş, anaokulu vb. yerlerde büyümüş bir tek çocuk olarak rahatlıkla söyleyebiliyorum.. mercan..

gunebakan dedi ki...

ay yeliz koptum yine okurken, çok komik yazmışsın yaa...
benim gözlemim bu çocuk milleti, ana babasının neye takık olduğunu keşfettiyse, onu sündürdükçe sündürüyor, ana babayı maymun ediyor. misal, az yemesine mi takıksın, yesin diye bin taklalar mı atıyorsun, bu konudaki zaafiyetini keşfettiyse yandın. kralı gelse bu çocuğun yeme sorununu çözemez artık.
bu benim fikrim tabi.
görümcemin şimdi 16 yaşında olan eşşek sıpası oğlu, kendini parkta bahçede, elaleme şöyle tanıştırırdı: meraba ben tuğcan, az yemek yerim...
yani çocuk bu etiket ile ilgi çektiğinin farkında, onu benimsemiş artık.
seninki de, meraba ben arca, paylaşmayı sevmem, çok iyi dans ve ısrar ederim diyebilir yakında :)
bizim de samimi bi arkadaşların kızı var, paylaşmamayı bırak, benim ufaklığın elinde ne varsa gelip çekiştirip alıyor. şimdi sana akıl vericem, rahat ol, kasma cart curt diye, ama onun anası bu duruma umursamaz davranınca feci kıl oluyorum. bu sefer ben müdahale ediyorum. gerçi sizinki elden alma değil, vermeme durumu, bu biraz farklı.
bence doğrusunu yapıyorsun. ama hemen paylaşmayı öğrenmedi diye dertlenme. hem arca daha çok küçük, hem de daha dün bir bugün iki, büyüdükçe değişecek, hiç üzülme. ben büyük kızıma misafir gelmeden önce hep tembih ederim, paylaşmak istemediğin oyuncakları saklayalım, önceden saklanırdı bir çok şey, şimdi arkadaşları gelince, kilerden oyuncak çıkarmak için yalvarıyor.
yuvada çok güzel öğrenecek paylaşmayı hiç dert etme. aman derdin bu olsun canikom...

Handan dedi ki...

Yelizcim benimkiler iki tane, yaşları da yakın. Hani tek çocuk paylaşmayı bilmez, kardeşi olsa falan denir ya. Yok öyle birşey. İki kardeş, nasıl herşeyi daha çok ben kaparım, diğerinden nasıl daha çok şeyi ele geçirebilirim gibi konularda tek çocuklara göre daha deneyimli ve paylaşımsız oluyorlar :) Hiiiç üzülme, gayet normal bunlar :)

yeliz dedi ki...

hahha mercan ben de rahatladım :)

yeliz dedi ki...

katılıyorum günebakanım ve sizi bloğunuzun başına davet ediyorum. çok çok çok özledim bilesin:)

yeliz dedi ki...

haha handan arcanın bir kardeşi olsa eminim o da acayip stratejiler geliştirirdi. misafir gelcek deyince bile kırk tilki dönüyor beyninde

Fatma dedi ki...

Paylaşmasın şimdi boş ver, zamanı gelince paylaşır, ben en çok kalabalık bir ortamdaysak ısrarla o misafir çocuğu hadi sen ver oyuncağını diyen annelere takılıyorum, bunlardan biri de kardeşim. Çocuklara öyle öğretmiş ki gittikleri yerde ev sahibi çocuk oyuncağını paylaşmak istemeyince benim yeğenler ama anne sen bize hep misafire oyuncağını ver diyorsun kimse bize oyuncak vermiyor, biz misafiriz diye isyan ediyorlarmış:)

yeliz dedi ki...

hahah Fadiş o kadınlardan biri de benim. akşama poyraz gelecek diye sabahtan başladım çocuğu işlemeye:)) ama yok artık kakmayacağım kafasına:)