Koşar adım uzaklaşmak istiyorum.
Kötü gidişatın getirilerine kafa yormak değil, B, C...Z planlarımı sıraya sokmak istiyorum.
Yeşil çayın dumanı üstünde kokusunu içime çekiyorum, pencereleri açıyorum, odalara sığamıyorum.
Acil işim çıksa da gitsem. Gidemiyorum. Ben böyleyim. Giden değil kalanım. İşler kötüyse kalan olmak kötüdür.
Eski dostlarla konuştum bugün bolca. Bolca güzel insan sesi duydum.
Maviymişim ben. Öyle diyor bilmem ne testi.
Kalite düşkünü
Garantici, 100%cü
Veri odaklı
Analitik
Halbuki tam da şu anda kırmızı olmak isterdim.
Ani karar verebilen
Hızlıca aksiyon alabilen
sonuçları düşünmeden
Şimdi tam da kırmızı olma zamanı aslında, lakin ben sakin bir maviyim.
4 Kasım 2011 Cuma
Eğitici mi eğlendirici mi?
Julia Donaldson çok acayip bir kadın. Ben naçizane kendisinin hayranıyım. Bütün kitapları var Arca’nın kitaplığında, sanırım sadece “Mağara Bebeği”ni almadık henüz. “Kasabanın en şık devi” ile başlayan münasebetimiz, hemen her kitabında çoğalarak artan bir sevgiye, bağlılığa dönüştü.
Arca ile ilgili konularda birinci çoğul şahıs kullanmaktan imtina ederim, lakin o bir birey. İşedik, yedik, uyuduk gibi fiillerle anlatmam Arca’nın durumunu. Lakin J.D. denen kadın ikimizin de hayatına nüfuz ettiği için ikimiz adına konuşmakta sakınca görmüyorum.
Tam piyasada artık J.D. kitabı kalmadı derken Bir dolap kitaptaki şu haber ile günüm aydınlandı.
Yazının içindeki “eğlendirici, eğitici” kavramlarına takıldım. Sahi bizim okuduğumuz her kitap “eğitici” mi? Ya da şöyle sorayım. Çocukların okuduğu her kitap gözüne soka soka “eğitici” olmak zorunda mı?
Arca ile ilgili konularda birinci çoğul şahıs kullanmaktan imtina ederim, lakin o bir birey. İşedik, yedik, uyuduk gibi fiillerle anlatmam Arca’nın durumunu. Lakin J.D. denen kadın ikimizin de hayatına nüfuz ettiği için ikimiz adına konuşmakta sakınca görmüyorum.
Tam piyasada artık J.D. kitabı kalmadı derken Bir dolap kitaptaki şu haber ile günüm aydınlandı.
Yazının içindeki “eğlendirici, eğitici” kavramlarına takıldım. Sahi bizim okuduğumuz her kitap “eğitici” mi? Ya da şöyle sorayım. Çocukların okuduğu her kitap gözüne soka soka “eğitici” olmak zorunda mı?
Kasım prensesi
Kasım..
Kasımpatı..
Atatürk..
Öğretmenler günü..
Ablamın doğum günü..
Derken aklıma geldi, ablamın doğum günü bugün. O yolun yarısını geçeli iki sene oldu, benim yolun yarısına gelmeme iki sene var.
Yolun yarısı tam ortamızda şimdi.
Kasımpatı..
Atatürk..
Öğretmenler günü..
Ablamın doğum günü..
Derken aklıma geldi, ablamın doğum günü bugün. O yolun yarısını geçeli iki sene oldu, benim yolun yarısına gelmeme iki sene var.
Yolun yarısı tam ortamızda şimdi.
3 Kasım 2011 Perşembe
Arca diyor ki... #3
Tepem attı! Çok kızgınım.
Şikayetim var! Evden bazı şeyler üçer beşer yok oluyor.
Soruyorum, ya Poyraz’a ya Tuna bebek'e ya da Deniz’e.
Şikayetim var! Evden bazı şeyler üçer beşer yok oluyor.
Soruyorum, ya Poyraz’a ya Tuna bebek'e ya da Deniz’e.
Yeliz dö bön bön kombinleri
Alışveriş ve moda cıvığı Yeliz dö bön bön blog dünyasına kombinlerini açıklıyor!
2 Kasım 2011 Çarşamba
İlk veli toplantısı
Genel müdür Almanya’dan aradı, sonra “5 dakika sonra tekrar arayacağım” dedi, kapattı. Tuvalete gitmem lazım gidemiyorum, bari post yazayım vakit geçsin.
Ne diyecektim? Dün ilk defa veli toplantısına katıldık. Acayip heyecanlıyız.
Hemen araya kendimden bir anı sıkıştırmalıyım, Arca ve toplantısı ve çişim az beklesin.
Ne diyecektim? Dün ilk defa veli toplantısına katıldık. Acayip heyecanlıyız.
Hemen araya kendimden bir anı sıkıştırmalıyım, Arca ve toplantısı ve çişim az beklesin.
"Arca, oğlum, senin annen bir salaktı!" Vol.6.1-6.2-6.3
Artık biriktirip yazar oldum salaklıklarımı, buyrunuz Vol.6.1-6.2-6.3...
Sümüklü çocuğunu parka götürürken iki kat ilave kıyafet alan ama bir mendil almayan, çocuğun akan burnunu park annelerinin şaşkın bakışları arasında polarının koluna sildiren anne BENİM!
Sümüklü çocuğunu parka götürürken iki kat ilave kıyafet alan ama bir mendil almayan, çocuğun akan burnunu park annelerinin şaşkın bakışları arasında polarının koluna sildiren anne BENİM!
1 Kasım 2011 Salı
Günün sebzesi : Kereviz
"Günün çorbası" yıllardır ihanet ettiği konseptine geri mi dönüyor ne!
Kimse bilmez ben blogspot'tan önce blogcu'dan bildiriyordum hem de yemek tarifleri...
Bir café'm vardı orada, mutfak maceralarıma hikayeler katıp anlatıyordum. Eski bloggerlardan kim kaldı puhahha...
Kimse bilmez ben blogspot'tan önce blogcu'dan bildiriyordum hem de yemek tarifleri...
Bir café'm vardı orada, mutfak maceralarıma hikayeler katıp anlatıyordum. Eski bloggerlardan kim kaldı puhahha...
Dumur Diyalog #27
A: Bunu kim aldı? (oyuncak arabasını gösteriyor)
Y: Baban aldı.
A: bunu kim aldı? (oyuncak arabasını gösteriyor)
Y: Baban aldı.
A: bunu kim aldı? (oyuncak arabasını gösteriyor)
31 Ekim 2011 Pazartesi
Arca's day out Vol.2 : Arca the Kepçecibaşı
Arca’nın halka indiği o gün, daha eve varmamışken İlker aradı. “Şantiyeye gelin kepçe çalışıyor” diye. Arca’nın bırak inşaat kepçesi çorba kepçesi görecek hali yoktu. “Uyusun uyansın bakarız” dedim. Uyandı. Allahım bu çocuğun uyanmasına bayılıyorum. Yanaklar kırmızı gözler şiş, sıcacık pelte bir beden, uyku kokan bir gıdı, yumul yumul doyamazsın tadına. Kucağımdayken İlker’i aradım, “geçerken alırım” dedi.
Arca kepçe anahtar sözcüğüne bir dirildi, sanırsın atom karınca. Hiç bu kadar hızlı hazırlandığımızı hatırlamıyorum. Sonrası? Ben sustum fotoğraflar anlatsın…
Arca kepçe anahtar sözcüğüne bir dirildi, sanırsın atom karınca. Hiç bu kadar hızlı hazırlandığımızı hatırlamıyorum. Sonrası? Ben sustum fotoğraflar anlatsın…
30 Ekim 2011 Pazar
Arca's day out Vol.1 : Sade vatandaş Arca
Arca burjuvaziyi bir kenara bırakıp halka inmeye karar verdi ve hayatında ilk defa belediye otobüsüne bindi, sayın seyirciler! Otobüs durağına giderken kırtasiyeden aldıkları bayrağını otobüs beklerken sallamayı ve Atatürk şiirini durak halkı ile paylaşmayı ihmal etmedi!
29 Ekim 2011 Cumartesi
Atatürk yoktu Düşman çoktu...
"Atatürk yoktu
Düşman çoktu
Atatürk geldi
Düşmanı yendi
Bu güzel yurdu
Bizlere verdi"
Diyor bu videoda Arca...
Düşman çoktu
Atatürk geldi
Düşmanı yendi
Bu güzel yurdu
Bizlere verdi"
Diyor bu videoda Arca...
28 Ekim 2011 Cuma
Dumur Diyalog #26
Çok sıkıntılı günler, biraz havamız değişsin...
Arca’da bir uydurmasyon halleri var evlere şenlik.
Arca’da bir uydurmasyon halleri var evlere şenlik.
27 Ekim 2011 Perşembe
Ben utanarak sormuştum ama...
Geçen gün utanarak sormuştum. Bugün... Utanmaz bir yanıt aldım, ağzım açık kaldı.
Alkış istiyorum, gönülden alkış... deprem vergilerimiz -özetle- seçim yatırım malzemesi olarak harcanmış.
Alkış istiyorum, gönülden alkış... deprem vergilerimiz -özetle- seçim yatırım malzemesi olarak harcanmış.
“In case of emergency”
Bu kitaba b.k attığım için utanç içindeyim. Ruhlar evinden sonra başlamıştım, bir türlü ısınamamıştım. Burada yazdım, sonra Özge ile konuşurken söyledim “bu ne be! Pek uyduruk bu!” dedim. Güldü hatta Acı Çikolata dedi, kanıma girdi. Cumartesi Göztepe Alsancak arası otobüs yolculuğunda otuz küsür sayfayı devirdikten sonra bile “yok yok beğenmedim” diye kitabı şikayet ettim Elif’e , hatta şaşırdı, “herkes çok beğenmiş?” dedi.
Küçük mucizeler dükkanı…
Küçük mucizeler dükkanı…
26 Ekim 2011 Çarşamba
Vay!
En inek öğrenci olarak sınıfın en önünde oturduğumdan onun en arkada uyukladığını ve ara sıra konuştuğunu uzun süre fark etmemiştim. Deniz bana "arkada bir çocuk oturuyor, bıcır bıcır bir sesi var" diye göstermişti de tanışmıştık.
16 sene geçmiş...
16 sene geçmiş...
25 Ekim 2011 Salı
Sahi? Nerede?
Nurturia'da çok sayıda anne seferberlik ilan etti.
İlk günün acil yarım kolilerinin ardından e-mail seferberliği başladı.
Neler yapıldı?
Ve belki de benim atladığım daha niceleri.
Buralara siz de mail göndermek isterseniz, BU LİNKİ tıklayarak mail örneklerine ulaşabilir, siz de katkıda bulunabilirsiniz.
Bu firmalardan bir kısmı olumlu yanıt verdi, bir kısmı henüz cevap vermedi.
Bunlar bir tarafta annelerin ve daha nice duyarlı insanımızın girişimleri ile organize edilirken aklıma bir şey geliyor. Dilimin ucuna...
Bu kadar acının içinde bu soruyu sorduğum için üzgünüm ama cidden merak ediyorum.
1999'dan beri benzinimizden, telefonumuza, her türlü faturamıza sıkıştırılan "deprem" için cebimizden eksilen paralarımız nerede?
40 milyar liradan bahsediyorum.
Devletin hastanesi yıkılıyor. O çocuk, yarım kalan mucize Yunus, Erciş'te devletin hastanesi yıkıldığı için, hastaneye Erzincan'a götürülürken yolda ölüyor. Demek ki depremden önce alınan bir önlem yok. Bunu anladık.
Hep söylüyorum parasal yardımlarımızı Kızılay'a yapalım diye ama Kızılay "Mevlana çadırlarına 4000 TL gerekiyor" deyince de aklıma geliveriyor, sahi deprem vergileri adı altında on iki senedir toplanan para nerede?
Sayıştay bile bilmiyormuş diyorlar. Sosyal medyanın yalancısıyım.
Ama cidden sormadan edemiyorum, sahi ? Nerede?
İlk günün acil yarım kolilerinin ardından e-mail seferberliği başladı.
Neler yapıldı?
- battaniye-nevresim-havlu... için Zorlu'ya talep maili gönderildi : ahmet.zorlu@zorlu.com OLUMLU CEVAP GELDİ; TIR gönderiyorlar!!
- Ali Ağaoğlu'na "YAPIN OLSUN!" dendi, prefabrik hastane talep maili gönderildi: info@agaoglu.com.tr
- Alışveriş sitelerine baskı yapıldı, markafoni göndermiş, limango göndereceğini açıklamış, minimoy, trendyol olumlu dönmüşler.
- THY Kargo %50 indirimle gönderim yapmasına tepki gösterildi. Protesto mailleri gönderildi.
bat@thy.com , cargoreservation@thy.com , cargocharter@thy.com, kargoordinosefligi@thy.com , cargotracing@thy.com, kargoichatsefligi@thy.com, mbaylan@thy.com - AKUT'a destek için pil talebinde bulunuldu: kursat.ozkan@ae.ge.com
- TİM (Türk İhracatçılar Meclisi)'den destek istendi: mbuyukeksi@tim.org.tr, mbuyukeksi@thy.com, buyukeksi@ziylan.com.tr
- Tüp gönderilmesi için talepte bulunuldu: aygazhizmethatti@aygaz.com.tr, ipranet@ipragaz.com.tr, http://www.mogaz.com.tr/Contact.aspx
Ve belki de benim atladığım daha niceleri.
Buralara siz de mail göndermek isterseniz, BU LİNKİ tıklayarak mail örneklerine ulaşabilir, siz de katkıda bulunabilirsiniz.
Bu firmalardan bir kısmı olumlu yanıt verdi, bir kısmı henüz cevap vermedi.
Bunlar bir tarafta annelerin ve daha nice duyarlı insanımızın girişimleri ile organize edilirken aklıma bir şey geliyor. Dilimin ucuna...
Bu kadar acının içinde bu soruyu sorduğum için üzgünüm ama cidden merak ediyorum.
1999'dan beri benzinimizden, telefonumuza, her türlü faturamıza sıkıştırılan "deprem" için cebimizden eksilen paralarımız nerede?
40 milyar liradan bahsediyorum.
Devletin hastanesi yıkılıyor. O çocuk, yarım kalan mucize Yunus, Erciş'te devletin hastanesi yıkıldığı için, hastaneye Erzincan'a götürülürken yolda ölüyor. Demek ki depremden önce alınan bir önlem yok. Bunu anladık.
Hep söylüyorum parasal yardımlarımızı Kızılay'a yapalım diye ama Kızılay "Mevlana çadırlarına 4000 TL gerekiyor" deyince de aklıma geliveriyor, sahi deprem vergileri adı altında on iki senedir toplanan para nerede?
Sayıştay bile bilmiyormuş diyorlar. Sosyal medyanın yalancısıyım.
Ama cidden sormadan edemiyorum, sahi ? Nerede?
önüm arkam sağım solum bilgi
Bilgi çağında yaşıyoruz, önüm arkam sağım solum bilgi.
Hepsini ayrıştırıp düzgünce sıralayıp istiflemek ve insanlarına faydasına sunmak lazım.
Aynı yardımlar gibi.
Hepsini ayrıştırıp düzgünce sıralayıp istiflemek ve insanlarına faydasına sunmak lazım.
Aynı yardımlar gibi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)