15 Ağustos 2011 Pazartesi

İki yaşındaki çocuğumuz büyürken... sınır koyalım... çocuğumuzla işbirliği yapalım...

Bizim dönem anababalarının başucu niteliğinde bir kitap var. “Çocuğunuza sınır koymak”
Geçtiğimiz yıl okuyup kenara koymuştum, bizim için daha erken demiştim. Sınırları zorlama konulu krizler baş gösterince tozlu raflardan indi, komodin üstlerinde yerini aldı. Elfanam önermişti, bizim dönem annelerinin kılavuzu gibi. Elfana’dan sonra – algıda seçicilik olsa gerek – birçok ana okul öğretmeni de tavsiye etmişti, birçoklarının da odasında gördüm.



Geçenlerde Nurturia'da bir soru üzerine kitaptan yola çıkara aşağıdaki örneği vermiştim, cevabımı aynen kopyalıyorum.

Arca gece uyanmış yarım bardak sütten iki yudum almış, bardak mutfakta kalmış. Muhtemelen süt bozulmuş olabilir bu sıcakta. Ümit teyzesi içmesine izin vermiyor, İlker uğraşıyor, diyalog şöyle:

Arca : içicem
ÜA: bozuk süt o akşamdan kalmış
Arca: bozuk içicem
ÜA: mikroplu ama
Arca: mikroplu içicem
ÜA: hasta olursun
Arca: hasta olucam
İlker: dolaptan soğuk çıkaralım
Arca: bunu içicem

ve tabii elinden bırakmıyor, her açıklamaya pabuç kadar dil!

Kapıdan döndüm, göz hizasındayız malum:
Y: Ya bardağı bana verirsin ya da ben alırım bardağı elinden ve kahvaltıda süt içemezsin.
A: bardağı sana vericem.

Süt dökülür, bardak yıkanır, yenisi konur sütün.


Ben çok açıklamacıydım. Mantıklı mantıklı açıklardım, artık kesinlikle işlemiyor.

İşleyen şey şu: bütün verileri ver, kendi seçimini yapsın, tehdit yok, bağırmak yok, yakınmak yok. Eğer kararlı olduğunu biliyorsa genelde doğru olan seçimi yapıyor.


Benim burada çok takıldığım bir nokta var. Kitap der ki; yaptırımlarınız kesinlikle olayla ilgili olsun. Yani, diyelim ki bardak ile oynuyor, yaptırım bardağı elinden almak olmalı, sakızı ya da televizyonu yasaklamak değil.

Ben işte bu noktada her zaman yaratıcı olamıyorum. Bazen olayla ilintili bir şey bulmaya çalışırken uzun uzun düşünürken yakalıyorum kendimi, mal mal “ulen ne desek?” diyorum.

İlker genelde böyle bir durumda beni yakalarsa, kitabı okurken koptuğumuz bölümü hatırlatıyor : “Ya giyinirsin, ya da döverim seni! de, bak nasıl doğru seçeneği seçiyor!!”

Kitabın yazarı Robert J. MacKenzie bu eğitimleri verdiği ilk zamanlardan bir anısını kitapta paylaşmış:

Eğitimden sonra ebeveynlerden çok olumlu geri dönüşler almış, pek sevinmiş. Ebeveynler seçenek sunmanın ne kadar işe yaradığını anlatıyor, teşekkür ediyorlarmış. Robert abi, merak etmiş, örneklendirmelerini istemiş. Bir baba da demiş ki; “odalarını toplamalarını söylüyorum, itiraz ederlerse, seçenek sunuyorum; ya toplarsınız ya da dayağı yersiniz, diyorum. Hemen topluyorlar. Harika bir yöntem!” demiş : )


Çıplaklık diyordum, başa bela…

Arca, geçenlerde çıplak dolaşacağım diye tutturdu. Genelde çıplak dolaşmasına bir süre (yaklaşık 5 dakika ) izin veriyorum, sonra alarm çalıyor ve bize giyinme saatini haber veriyor, teşekkürler alarm : )

Ama bazen çıplaklık o kadar hoşuna gidiyor ki, alarm numarasını yemiyor bizim düdük! Hadi bakalım, elinde oyuncak yok ki “alacağım” şeklinde yaptırım uygulayasın. Cıs cıbıl bir oğlan!

“Pipini yakarım!” desek ? pouhahaha… pek kitap anne postuna yakışır bir çözüm oldu :)

Şiştiniz di mi?

Evet ben de şişmiştim. Hatta bir süre çok pis kriz olmuştu, ulen alarm da işe yaramazsa ne halt ederim diyordum.

Telaş yok! Denizde kum bende taktik! Hemen çözüm odaklı anne mode on!

Bir kere o cüceye karşı donanımlarına güveneceksin. Sen 33 yaşında bir yetişkin, o 2,5 yaşında bir bebe! Onun numaraları bana sökmez diyeceksin, cool takılacaksın!

Giyinmiyor mu? Hiç oralı olmuyorum bir süre. Sanki ufaktan yenilmişim veya artık o konunun bir önemi kalmamış gibi rol kesiyorum. Sonra çok sevdiği bir şey aklıma gelmiş gibi yapıyorum.
“aa Arca hadi gel saklambaç oynayalım” mesela?

Hemen tav oluyor cüce. İşte bu heyecan noktasında yakaladığım gibi giydiriyorum patır kütür !

Hehe yok be şaka… Diyorum ki “hmm ÖNCE giyinelim SONRA oynayalım”

Önce-sonra hiç şaşmaz abicim, yeter ki attığın yem lezzetli olsun.

Önce "İki yaşındaki çocuğunuz büyürken" kitabı okunup empati kurulacak sonra "çocuğunuza sınır koymak" kitabı ile sınırlar çekilecek. Biraz da Elizabeth Pantley’den “çocuğunuzla işbirliği yapabilme” kitabından taktik sosladın mı… hhhmm dadından yenmez:)

Bir daha ki Arca krizinden görüşmek üzere…

imza : ukelaana:P

11 yorum:

Fatma dedi ki...

Bak bu yazı iyi oldu benim için:)

fatma dedi ki...

Bazen geçerli oluyor bazen hiç işe yaramıyor:)))İlk oğlum "kitap çocuğu"ydu ama ikincisi hiç bir kalıba girmiyor. ".....ya da Döverim" şeçeneğinde dahi doğru olanı yapmıyor:))))

Pelin dedi ki...

Ukela degil, sukelaana bence, zira ileri de yasayacaklarim icin cok iyi oluyor. Online egitimde gibi hissediyorum kendimi :) merci :)

Hatice ST dedi ki...

Süper süper süper !
Bayıldım bu yazına! Eline diline Saglik ! Benimki su an 14.5 aylık. 2 yasa yaklaşırken tüm kiliclarimi kusanarak cikicam karşısına ;)

moonlıght dedi ki...

offff bunlar tekrar bekliyo beni dimi allahım ne zor herşeyi sil baştan yapmak unutmuştum ben bunları henüz 6 aylık hamile olmama ragmen yazın kara kara düşündürttü beni....

laleninbahcesi dedi ki...

bu gün can , çekmeceyi 500 kere açıp kapadı gözüme baka baka, hiç sesimi çıkamadım. Sonra gel bak neler pişirdim bakamak istermisin dedim. üm tencerelerin kapağını açıp baktık. Unuttu ama sonra gidp mousepadimi balkondan attı. Bu ne şimdi...
Valla bende torun morun bakacak hal kalmadı.Acilen İstanbuldan fıymam gerek:)
Öptüm ikinizi de

yeliz dedi ki...

Fatma ,

hep derim aynı ana babanın çocukları bile gece ile gündüz kadar farklı oluyor. dolayısı ile her çocuğa uyması müümkün değil. işte tutturabildiğimiz kadar:)

yeliz dedi ki...

Pelin :) sukella iyiymiş:)

yeliz dedi ki...

Hatice Arca o yaşlardayken başlamıştım ama erken başlamak başarı getirmedi, bildiklerni okuyorlar:)

yeliz dedi ki...

moonlight, allah kolaylık versin dur ama önce emmesi gazı uykusu var, hemen down olma:)

yeliz dedi ki...

puhahhah Lale ablacım istanbuldan fıymak şahane bir çözüm:)) aman kızlar duymasın:) şaka bi yana torun olunca bak ümit abla bile kırk yıllık memlektini bırakıp gidiyor, belli olmaz sevgi ağır basabilir.