8 Aralık 2014 Pazartesi

#dolapbuluşması : Bir dolap kitap, Dünyalı Dergi ve diğerleri...

Cumartesi sabahları Arca’nın piyano dersi var. Tamam, Arca piyano seviyor, bunda öğretmenini çok sevmesinin ve kurumun sahibinin halasının olmasının verdiği bir “buralar benim” havalarının etkisi var biliyorum ama seviyor mu seviyor arkadaş: ) Kimse ondan bir sanatçı çıkacağına inanmıyor (mütevazılık değil, hadi gerçekçi olalım, bu çocukta benim genlerim de var) ama piyano, beynin sağ sol bölümlerini kullanmasına müthiş faydalı. Ayrıca hey müzik aleti öğrenmek bence bir insanın kendisi için yapacağı en iyi yatırımlardan biri!

Cumartesileri Arca’nın sevmesinin başka bir sebebi de anne Arca günü olması. İlker’in bazı sabahlar bizi metro istasyonuna bırakmasına bile tahammülü yok, birlikte yürüyecekmişiz. Desrten çıkınca da hemen eve dönmüyoruz, Kemeraltı, Alsancak, bazen anneanneye, artık canımız nereyi çekerse gidiyoruz. Yoğun ama ağırlıklı olarak dışarıda geçirdiğimiz cumartesileri ikimiz de seviyoruz. (Bundan sebep Pazar günleri Arca’yı kapının önüne parka bile çıkaramıyorsun, babasıyla evde miskinlik yapmayı seviyormuş, eh bütün cumartesi it gibi dolaşırsan sokaklarda…)

Bu hafta cumartesi etkinliğimiz belliydi, birdolapkitap.com’un sevgili dolap kapakları Yıldıray ve Banu ile tanışacaktık. Dünyalı dergisi, çocuk kitapları ve hemen her şey hakkında konuşacaktık, ah işte tam benim sevdiğim konular.

Buluşma 14:00’te ve bizim kurstan sonra bol bol vaktimiz var. Nasıl değerlendireceğiz? Tabii ki kitapçıya gideceğiz. Açık konuşayım ben Yıldıray’ın yazdığı Şuşu, Can ve Dörtteker’i almak istiyordum Arca’ya, ve imzalatmak…Bir insanın imzalı kitabı olması o kadar değerli ki.. Çocuklar, onlar için kimlerin yazdığını, yazar olmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu da bilmeliler bence :)

Geçen yıl mayıs ayında Feridun Oral Arca’ların okuluna gelecekti, tembihlemiştim, “bütün kitapları götür, imzalasın…“ olmadı. Bu sene Çocuk kitapları haftası sebebi ile yine benzer bir etkinlik yapılacaktı, yine olmadı. Çocuğu heveslendirdiğimle kaldım.

Neyse gelelim Şuşu’ya… Serinin ilk kitabı çıktığında Arca ile kitapçıda incelemiştik ama o vakitler kafayı fena halde taktığı Sakar Cadı Vini ağır basınca Şuşu’nun pabucu dama atılmıştı. Serinin ikinci kitabını ne yapıp edip alacaktım, zira verdiği mesaja bayılmıştım. (Mesaja birazdan geleceğim, önce etkinlikten bahsedeyim)

Kitapçıda Arca kitapları kurcalarken ben “Şuşu, Can ve Dörtteker”i buldum, yeayyy… Ve Arca’ya anlattım. O ana kadar sadece Dünyalı dergisini çıkaran insanlarla buluşacağını sanan Arca, bir kitap yazarıyla da tanışacağını öğrenince acayip heyecanlandı. Yok evladım, yazarlar da insan aslında, onlar da “Dünyalı” :)  Bir çırpıda okuduk ama dayatmak da istemiyorum, beğendin mi alalım mı dedim, aldık. Ve uzun bir yürüyüş yapıp buluşmanın olacağı cafe’ye gittik erkenden. Hiç de sorun değil, zaten Arca sıkılırsa veya arıza yaparsa erken ayrılacaktık, yorgundu çünkü biliyorum. Maksat tanışalım, bir merhaba diyelim…

Kısa bir süre sonra Yıldıray geldi, Arca'nın kitabını imzaladı, Arca"bebek (Tayga) ne zaman gelecek” diye sordu, hediyeleri inceledi, derken konuklar da gelmeye başladı. Ve hiç korktuğum gibi olmadı, Arca etkinlikten çok memnun kaldı. Tayga ile oynadı, arkadaşlar edindi, onlarla boyama yaptı, satranç oynadı. Düşün yani o kadar saat orada anasının telefonundaki araba yarışını bile oldukça kısa bir süre oynadı ki evet ben sohbetimizin devamlılığı için son çare telefon oyununa razıydım.

Tanışma toplantısının bize ait olan kısmı, oldukça keyifliydi. Yıldıray ve Banu’yu tanımak zaten güzeldi, bir de çocuk kitaplarına ilgili o kadar anne babayı görmek daha da mutlu etti beni. Dünyalı dergisini bilmeyen var mı? Tam bir aktüel dergi. O anda biz yetişkinler olarak neyden bahsediyorsak, çocuk dünyasına da olması gerektiği şekilde o gündem servis ediliyor. Bizzat kendim de çok şey öğreniyorum, ben zaten bu Arca doğdu beridir, ne çok şey öğrendim/öğreniyorum yav:)


“Bir dolap kitap” ise bende yeri çok başka olan bir adres, birdolapkitap.com’dan o kadar sevgiyle bahsediyorum ki, (zaten blogroll listesinde de mevcut) burayı okuyan herkes eminim, tanıyor onları. Bence bir boşluğu çok iyi doldurdular, bizlere çok ciddi fayda sağlıyorlar. Anne-babalara yani… Bir kitabı satın almadan önce Banu ile Yıldıray bahsetmiş mi diye mutlaka bir göz atıyorum ben. Çünkü bu insanların bir çocuk kitabında olmasını umdukları hemen her şey benim beklentilerimi de kapsıyor. Didaktik üslup sevmiyorum, illa öğretici olacak kaygım yok, Türkçe’yi iyi kullanmış, ideolojik öğeler dayatmayan, eğlendiren kitapları tercih ediyorum. Yani kısaca çocuğuma okumayı sevdirecek, kitap okumanın ne kadar keyifli olduğunu hissettirecek kitapları seviyorum ve onların da aynı kafada olduğunu düşünüyorum. Üstelik sadece önerdim geçtim demiyorlar, ciddi bir emek harcayarak incelemelerini bize sunuyorlar. Benim için eşsiz bir kaynak. Geçtiğimiz yıl ntvmsnbc.com’da kısa süreli çocuk kitapları tanıtım tecrübemde de onların açtığı yolda yürümeye çalışmıştım. Ve fark ediyorum ki, kitap (yetişkin olsun, çocuk olsun) konusunda güvenilir bir önerinin değeri paha biçilemez.

Oh bunları yazdığıma çok sevindim! Zira – oradan her ne kadar geveze bir tip gibi görünsem de -  toplantı sırasında bu düşüncelerimi doğru düzgün telaffuz edememiştim.

İşte böyle… Bu blog vesilesiyle tanıdığım, sevdiğim, müteşekkir olduğum insanlarla tanışmak çok iyi geldi. Bu toplantıları diğer şehirlerde de organize edeceklermiş, hemen kıskanmayın yani takibi bırakmayın ve mutlaka gidin, e mi:)

Klavye gevezeliğim tuttu, uzattım, “Şuşu, Can ve dörtteker” kitabından sonraki yazıda bahsedeceğim, hadi eyvallah.

5 yorum:

yagizlahayat dedi ki...

Harika, bencede iyi ki varlar. Bu arada ben seni hep İstanbul'da diye düşünmüştüm , neden ki. Canımın İzmir'indeymişsin :-)

yeliz dedi ki...

Hahaha yine yav:)) bir süre yaşadım gidio geliyorum ama yok allahtan izmirde yaşıyorum:))

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Süper olmus gercekten,ne kadar sanslisiniz,bizde buralarda hala yabanci olarak kaldik!:(

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

Keyifle izledim ben de bulışma fotoğraflarınızı , yorumlarınızı.
Dünyalı Dergi bizim evde bildiğin Can ve ben arasında kavga sebebi :) "İlk önce ben" " Hayır anne ben" vs. Gerçekten keyifle okuyoruz.
Bir Dolap Kitap da dediğin gibi eşsiz bir iş yapıyorlar gerçekten , tebrik etmek lazım.
Eğer İstanbul buluşması olur da davet edilirsem koşa koşa gideceğim ben de .

yeliz dedi ki...

Damlacım birdolapkitap.com'da paylaşırlar tarihi, takip edersin, davet yok, yani özel davet yok, direkt gidiyorsun:) İstanbulda haliyle daha kalabalık olur ama ona da bir yöntem bulurlar:)