Bakarız, dedi İlker, kapattık telefonu ... Gün içinde sevgililer günü kutlayalım demiş (evet böyle bir kocam var, iğrenç sevgililer gününü bile kutlayabilir) bense hiç çekemem çok yorgunum boşver, ne günüymüş diye adamın hevesini kursağında bırakmıştım, bir kahveyle gönlünü alacaktım aklım sıra....
Derken BAM!!!!
Kenara çektim. Lastik patlamış. Kadın şoför ödülü olsa, kimseye kaptırmam şerefsizim. Ulen her Allahın günü geçtiğim yerden geçerken kaldırıma sürttürmüşüm, lastik yarılmış. Lastiğe parmağım giriyor, o kadar diyeyim ben sana! Normaldir kafa binbeşyüz!!
Pek tabii İlker'i aradım. Geliyoruz dedi. Kim kim? Tabii ki Arca ve İlker... Birilerine bırakmakla uğraşamam, dedi, zaten annenin lastiği patlamış deyince ışık hızıyla hazırlanmış düdük.
Akşam trafiğinde en az yarım saat... Nasıl yağmur yağıyor. Burnumdan bile su damlıyor, alt tarafı birkaç defa indim arabadan. Çevreden merak edenler, "abla yardım edelim" diyenler... Derken geldiler. Cüce nasıl heyecanlı, lastiği inceledik yağmurun altında, İlker'in arabada durmak bilmiyor, sürekli lastik değişirken bakacakmış. Bir yarım saat de lastikle uğraştık.
Benimkini ofisin park yerine bıraktık. Saat olmuş sekiz. Hadi Forum'a gidelim, yemek yiyelim bari eve kadar ölürüz açlıktan dedim. Dedim ama Aziz Valentine kardeşi unutmuşum. Midpoint sizlere ömür, boş masa yok... Pek de iyi giderdi bir kadeh şarap! İnsanların kadehlerine sulana sulana ayrıldık mekandan. Bir de İlker'in "yav dün patlatsaydın ya şu lastiği be kadın" söylenmelerini saymıyorum.
Arca sularla oynar, yedek kıyafeti yok! Atkı şapka bile almadan çıkmışlar, montun kapüşonu düşmesin diye paşminamı sarıyorum, pek tarz bir bebe oldu kendileri.
Uzaktan bir Konya lokantasını gözümüze kestirdik. Bir kase çorba içeriz en azından. İçerisi sıcacık, çorba mis, ohhh etli ekmekler de geldi yağlı yağlı... Üst katta oyun alanı keşfettik, yemekten sonra bir yarım saat de parkta tepişmece... Gün Arca'nın günüydü, Aziz Valentine halt etmiş. Bu arada söylemesem çatlarım, lokantada iş yemeği vardı, takım elbiseli elli tane adam sevgililer gününde etli ekmek yemeğe gelmişler... yok hayır ısrar etmeyin katiyen firma ismi vermeyeceğim!
Bu eşsiz günün anısına lokantadan bu fotoğrafını paylaştığım "şeyi" (ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok) verdiler. Gerçi biz alışkınız, İzmir'e ilk taşındığımızda da sevgililer günü münasebeti ile kebapçıya gitmiştik, plastik gül ve kalp şeklinde vermişlerdi. Sahi bu "şey" ne yav? Ne işe yarar?
8 yorum:
Onu bir dahaki Sevgililer Günü'ne kadar sol tarafta, göğüs cebinde taşıyacaksın. Kural böyle, bak demedi deme. Taşımak istemiyorsan almayacaktın, hapı yuttun sen, onu takmayana ceza kesiyorlar, bir nevi plaka yani:)) O lokantaya gelen 50 takım elbiseli adam da takacaklar yakalarına, yarın yolda rastlarsın belki:)))
Yeliz,osaksı süsü anam, sapla toprağa,çiçeğin kalpli kalpli sırıtsın...
Fetiş bir obje olmasın kuzum bu, ben öyle şeylerden anlamam ama:)))
Plan yapmak bazen işe yaramıyor işte. O kalpli şeyi kalemliğine koy süs olsun Yelizcim. Sevgililer günün kutlu olsun, Konya Lokantasının et yemekleri güzel oluyor ama:)
:)) e ne güzel işte unutamayacağınız bi sevgililer günü olmuş, harika.. en azından dışarda yemek yeme şerefine nail olmuşsunuz.. sor bir biz naptık.. önce küçük osmanı izledik.. sonra da barcelona maçını.. sonuç.. unuttum gitti bile.. :))
bence o kalbi ordan söküp sapıyla şiş yapın diye vermiş olabilirler, neticede kebapçı-pideci mantıgı:))
Çok güldüm adamlara, ayıp yahu o iş yemeğini o güne koyanlara :)
Gerçi böyle diyorum da benim kocam da 12 de geldi eve iş dolayısıyla :)
objeye gelen fikirlere bayıldım bu arada:) Lale ablacım cidden saksı süsü mü o? mutlaka koymalı saksıya:)
Yorum Gönder