Köy, pazar, deniz, zıpzıp, parktan sonra hala enerjisi tükenmeyen veledi yormanın en eğlenceli yolu: bir saatlik bisiklet turu, maceralı bir bisiklet parkuru.
Emektar bisiklet ablamdan yadigar. Ancak ondan daha çok kullandığım için bizim mahallede beyaz Bisan benimle anılır. 27 yaşında. Babam müthiş baktı beyaza. Katiyen gıcırdamaz, hiç bir aksamı teklemez. On numara bisiklettir. Bunlardan yapmıyorlar artık.
Arca kulübede bu bisikleti gördüğünden beri aklı iki tekerlekli kullanmakta. Alıştırma tekerleklerine çok gıcık oluyor garibim. Yavaşlatıyormuş kendisini. O kaskı kafaya taktı mı kendini bisiklet yarışçısı sanıyor cüce.
Bayramda bir heves birlikte binecektik, lastiğini şişiremedik, babamın içinde kalmış, lastiği şişirmiş, zinciri yağlamış 27 yaş bakımını tamamlamış. Bu tatilin sürprizi beyaz Bisan.
Akşam üzeri, Arca ile birlikte bisikletlere atlayıp sahil yoluna çıkıyoruz. Zıpzıp ve parkın ardından üç buçuk kilometrelik sahil yolunda "maceralı yolculuğumuz" başlıyor. İlk gün bir yavru köpek Arca'nın peşinden koştu, heyecandan kalbi çıkacaktı yerinden.
Hep daha ileriye yolun sonuna kadar gitmek istiyor, hiç vazgeçmiyor.
Çok eğleniyor, benimle birlikte bisiklete binmek inanılmaz keyifli onun için... Biliyorum çünkü, bana kendi bisikletindeki gizli yeri gösterdi. Oraya bir şey sakladı mı kimse bulamıyormuş, bu bizim sırrımız olsunmuş. Bir de "biz bisiklet takımıyız, di mi!" diye soruyor. Evet eminim benimle bisiklete binmeyi çok seviyor!!
Laf aramızda her gün bir saat bisiklet demek, Arca'nın itirazsız uykusu demek. Tek sıkıntı idmansızlıktan hamlamış döt kaslarımın et kesmesi:))