15 Mart 2011 Salı

Fotoğraflarla hastane

Paylaştıkça rahatlıyor muyum ne? Bir de pozitif enerji, secret, olumlu düşünme, dua etme, inanma ... ne dersen de ... işe yarıyor sanki!

Çok zor bir haftasonuydu. Özellikle hala bir yol haritasının belirlenmediğini öğrendiğim ve tedavisi tamamlanmamış çocuğumu alıp götürmek istemekle itham edildiğim profesörler visitinin ardından motivasyonum feci düşmüştü. Üstüne damar yolu açmalar sıklaştı, hemen her güne indi periyotlar.

Çünkü artık Arca'da damar kalmadı.

Çünkü Arca'yı artık tutmak mümkün değil. Yerinde durmadığı için damar yolları patır kütür tıkanıyor, hadi yenisi!

Çünkü Arca'nın sağ üst akciğer lopunda kocaman bir kist var ama Arca klinik olarak hiç hasta gibi değil. Koşuyor, oynuyor, hemşire odasına girmeye çalışırken elleriyle kapı eşiğine bir yapışışı var üç kişi zor kurtarıyor minik parmakları. Oda kapısı çaldığında "kim geldi?" diye soruyor, hemşire üniformasının rengini gördüğü an yatağın kaçabileceği en ücra köşesine siniyor.

"Eve gidelim"lerin artık sabah saatlerinde başladığı son günlerde Arca'yı oyalamanın onbeşmilyon yüz yolunu keşfettik. Bu yolculukta dostlarımızın öyle çok desteği oldu ki...

Arca'nın 2. doğum gününden bir gün sonra hastaneye yattığımız için Şimşek Mcqueen temalı doğum günü partimizin temalı süsleri bile gelmişken parti yapamamıştık. Hediyeler hastaneye geldi.

Muhteşem kadınlar ... Hülya, Nil, Hayat, Hilal, Özge, Tuğçe, Başak, Yasemin, Esra Özlem, Elif ve Elfana...

Swing car hayat kurtardı. Gıcık olduğum profesörlerin odalarını tespit ettim, arabayı onların koridorlarında azami ses çıkaracak şekilde oynatıyorum. Son günler Arca'yı organize etmeyi planlıyorum, kapılarına vurup kaçacağız. (evet olgun bir anne profili)



O yukarıda saydığım kadınlar var ya, Arca'ya bir de kitap hediye çeki hediye etmişlerdi, taa ne zaman. Hep aklımda olan şahane kitapları bir heves sipariş etmiştim, bir de hediye paketi yaptırmıştım, Arca çok sever. Ama adreste sorun olmuş, iki haftadan fazla oldu gelmek bilmedi. Neyse bir şekilde hallettik. Hatta iyi oldu, tam Arca çizgi filmlere sarmış ve mevcut kitaplara ilgisini yitirmişken nefes oldu.

Sakar Cadı Vini - bayıldı!
Pembe ayıcığın düşü - sevdi!
Yataktan düşen ayıcık - Julia Donaldson asla şaşmaz!
Eve Dönelim Küçük Ayı (ben replikleri tamamen değiştiriyorum...
"geri dönelim küçük ayı" diyorum mesela...
son sayfadaki "birlikte eve dönmüşler" "birlikte uyumuşlar" diye bitiyor masal...
Sipariş verirken "eve gidelim"li hastane günlerini hesapta yoktu doğal olarak:) )
Neyse ki ne yazık ki (milo delisi bir oğlum var artık)
Limon ağacının şarkısı (allahım sen nasıl bir kitapsın, benim en sevdiğim bu, sürekli bunu okumak istiyorum. Arca tüm kitabı sonuna kadar dinliyor, en sonunda "paylaşmak" ile ilgili kısımda paylaşmamışlar diye tutturuyor. Evet paylaşmayı sevmiyoruz)
Sihirli mısır tanesi (çok ama çok sevdik, ingilizce okumuyoruz)
Denizin altını merak eden vapur (hmm yok ısınamadım pek)
Tostoramanın Yavrusu

Ayrıca Forum öğle kaçışlarımızdan birinde;
Kültürlü Kurt
Minik Balık okyanus macerası
Tübitak yayınları "hastanede" de eklendi yeni kitaplara.
Daha önce diş hekiminde ve doktorda kitaplarını almıştım. Bunları sevmesine rağmen hastanedeyi almak hiç içime sinmemişti, hastaneyi çocuğa yakıştıramamıştım. Kader işte... Hoş hala yakıştıramıyorum ya!



Bunlar doğum günü hediyeleriydi. Yine o yukarıda saydığım muhteşem kadınlar, uğraşmış didinmiş piyasada Şimşek Mcqueenli ne kadar ürün varsa hepsini bulup göndermişler geçen hafta. Pijama, nevresim, çorap, t-shirt, kitaplar, çıkartmalar, çanta... O çantaya her gün Mcqueen ve arkadaşları dolduruluyor, hergün boşaltılıyor, çok seviyor çok.



Kuzu Ela'nın el emeği göz nuru... geçen postta fotoğrafını ekleyememiştim.



İnsanın sinema sektöründe çalışan arkadaşı olunca daha Türkiye'ye gelmemiş Cars 2 afişleri oluyor haliyle:) Bir sinema manyağı olan İlker daha fazla sevindi:)Kimse kusura bakmasın bizim de anababa olarak morale ihtiyacımız var :)



Nil bu hafta sonu tekrar uğradı. Berk'in seçtiği bir süt kamyonu ve Elmo CD'leri ile geldi. Elmo'yu sever mi bilmedik önce. Ama pazar günü damar yolu açmaya tırsan bir hemşirenin üç saat boyunca ısrarla gitmekte zorlanan ilaçta direnmesi sebebi ile sıra Elmoya geldi ve Arca kahkahalardan yarıldı. Özellike Bay Saftirik'e hasta oldu. Keşke kahkahalarını videoya çekebilseydim.



Bugün son olarak inanılmaz bir sürpriz yaşadık. Blogtan tanıştığımız Alev (Yiğitin annesi) Yiğitle beraber bir paket hazırlamışlar, çok özel bir not yazmışlar. Arca Pırtık adını koydu bebeğe ve hazır damar yolu da açılmışken Pırtık'ın hemencecik ilacını veriverdi:) Çok duygulandım, çok sevindim.





Arca'nın akşam ilacı damardan çok zor gitti, muhtemelen dün akşamki damar tıkandı yine. Gece üçte bir doz daha var. Uyanık ve ayık kalmak istedim, çünkü acayip tırsmama rağmen damar yolu açılması gerekebilir. En korktuğum 3 seansında! Hem uyanık kalmak hem de biraz kafa dağıtmak için önce işten gelen mailleri cevapladım, sonra bu yazı iyi geldi, birazdan Ezel'i izlerim.

Akşamki ilaç seansında yukarıda bahsettiğim bütün kitapları okuduk Arca ile, sonra birlikte uyuyakalmışız. Babane çekmiş bizi...



Klinik bulgularda son bilgiler:
Arca'nın kan değerlerinde iyileşme var, dolayısı ile tedaviye cevap verdi. Ancak kistin çapı aynı 4 cm devam. Kistle ilgili sevindirici tek şey çeper kalınlığının küçülmesi.

Bu bilgiler profesörlerin cuma günü bizi ziyaretinden önce geldi ve bizi umutlandırdı.

Ancak profesör vizitinde tedaviye cevabın sınırlarda olduğu söylendi, 5 gün daha devam edilmesine karar verildi. Üstelik bir sonraki aşama için kendileri karar veremiyor. Konsey kararı lazım. Bu da perşembe günü yani daha uzun süre buradayız. Kendimizi ameliyat kararına hazırlıyoruz. Kist orada kaldıkça büyüyecek ve sık sık enfekte olacak, genel görüş bu yönde. Bakalım, bekliyoruz.

Bu arada tıbbın neferlerini tacizlerimiz hiç bitmiyor. İlker sürekli sorumlu doçentin peşinde, nefes aldırmıyor. İl sağlık müdürüne kadar arattırdı. Ben de naçizane kendimce tacizlerde bulunuyorum, misal bugün öğle yemeğinde yalnız gittim cafe'ye (meşhur öğle uykusu kaçamağı), doçentin masasının karşısına oturdum, güya elimdeki sinema dergisi okuyorum, hikaye, resmen kadını taciz ettim bakışlarımla... kendime çocuğunun hastanede durmasından son derece bunalmış anne süsü verdim. Hani hızlıca karar verirler mi acaba diye. Tedavinin 5 gün daha sürmesine karar verilmesinin akabinde Arca visite gelenlerin ayak üstü sohbetlerine daldı, bacaklarının arasında dolaştı profesör teyzelerin:) o da kendince "hasta değilim ben, salın beni!!" demeye çalıştı. Yani günün çorbası ailesi tüm fertleriyle buradan bir an önce çıkmanın hesaplarını yapıyor. Haa unutmadan bizim odanın önünde teras gibi bir şey var. Bugün Ümit teyzesi ile dışarı bakarken Arca "pencereyi açalım, dışarı çıkalım" diyordu. Firar planları bugün yarın devreye girer.

9 yorum:

Fatma dedi ki...

Yoğun günler geçiriyorsunuz, içim o kadar olumlu hislerle dolu ki, az kaldı, biraz daha sabır, iyileşip geri döneceksiniz hayırlısıyla:)

Fatma dedi ki...

Blogu sadece sizden bir haber almak için açıyorum, iyi haberlerinizi bekliyorum.

kuzunun annesi dedi ki...

Hafta sonu yanınıza gelecegiz insallah. Özledik , bitsin artık bu günler...

K.T dedi ki...

ARCA sevgimiz tüm pozitif enerjimiz seninle. Göster kendini .
Annesi yaramazlık yapın yapın. Kapıları çalın kaçın. Destekliyoruz.

laleninbahcesi dedi ki...

Yelizcim , sizden haber aldıkça ben de rahatlıyorum. Yoksa hemen Zühreye doğru bir atraksiyon yapmaya başlıyorum...
Tez zamanda eski sağlıklı günlere dönmeniz dileklerimle Aslanım Arca'ya öpücükler...

cenebaz dedi ki...

İnşallah her şey halolur, en kısa sürede,sağlıkla evinize kavuşursunuz. Dualarımız, dileklerimiz hep seninle, emin ol. Arca kuzusunu çok öpüyorum.

gunebakan dedi ki...

yelizcim
sana ulaşmaya çalışıyorum nicedir. telefonlarını açmıyorsun. gün içinde arcanın izin vermediğini tahmin edebiliyorum.
çok çok geçmiş olsun.
ziyaretine de gelmek istiyorum. hülyadan öğrendiğime göre ziyaret saatleri sadece öğlen 1.5-2.5 arasındaymış galiba. bu pazar ayarlayabilirsem uğrayacağım.
oradan çabucak ve sağlıkla kurtulmanızı diliyorum.
mutlaka olasılık olarak ele alınmıştır ama, bizim arkadaşın kızı bebekken plastik bir düğme yutmuştu. günlerce beklediler, kakasından çıkmadı. röntgen çektirdiler, plastik olduğu için midir bilmem çıkmadı. doktor onlara şöyle demişti. bu düğmeyi yuttuğunu hayatınız boyunca unutmayın. olur da ileride akciğerde enfeksiyon, kitle gibi bir teşhisle karşı karşıya kalırsanız, bunu mutlaka doktorlara hatırlatın. şimdi herkes birşeyler söylüyordur, bunlardan bunalmış olduğunu da tahmin ediyorum ama söylemeden edemedim canım.
en kısa zamanda görüşmek dileğiyle.

alev ertürk dedi ki...

yelizcim ne yazayım bilmiyorum ki artık :(( ama sonu güzel olacak hissediyorum allahın izniyle güzel bitecek bu günler :)) arcamın gülen fotoğrafına bayıldım hep bu kadar içten gülsün hayatta inşallah,ikinizin yorgunluktan uyuya kaldığı fotoğrafta ise kalbim parçalandı bi şey yazmasan da sadece bu fotoğraf yetiyor yaşanılanları anlatmaya...bu günler geçecek asla unutma olur mu bi de fotoda tuttuğun o minicik ama bi okadar cesur ve sıcacık eli hiç bırakma olur mu ve o sıcacık sevgi dolu el seni hep güçlendirsin unutma sevginiz tüm zorlukların üstesinden gelecek arcanın sevgisi ile sen,senin sevgin ile de arca hep ayakta ve dim dik kalacak...
keşke elimden daha fazlası gelseydi keşke bir yardımımız dokunabilseydi ama ne yazık ki sadece desteğimizi verebiliyoruz,,,
sizi çok seviyoruz ve güzel haberlerinizi bekliyoruz...

Unknown dedi ki...

Bir kredi bir yeni faiz oranları %3, proje finansmanı başlatmak ve faturaları ödemek için hızlı ve kolay bir yol olduğu için uygulama adresten bize ulaşın: co.operateloanservice@gmail.com