31 Mart 2019 Pazar

Maç buradan çevrilir mi?

Bugünkü ruh halim çay çorba çorba çay
Araya nazal yıkama, yatak, kitap da giriyor. Dün sabah boğaz ağrısı ve halsizlikle başladı. Sinüzit alametleri göstermeye başlayınca kendimi yatağa attım. Ama umudumu kaybetmedim: “ben bu maçı burdan çeviririm” dedim. Lakin pazar akşamına birkaç saat kala, diyebilirim ki “nah çevirirsin!” 

Hayır bir de yarın Norveç’e gideceğim. Hiç sırası değil. Hastalığın hiçbir zaman sırası değil ama şu anda gerçekten hiç değil!

18 Mart 2019 Pazartesi

yetişmeyivereyim, nedir yani?

Belçika'ya taşınmaya karar verdiğimizde, konfor alanımızı terk etmenin bize yaramayacağını söyleyenler çok oldu. Küçük şeyler, göz ardı edilen şeylerden bahsetti yurtdışı tecrübesi olanlar. Mesela ha deyince eve yardımcı bulmak, haftada bir cüzi bir meblağa fön çektirip mankür yaptırmak gibi...

Fön çektirmiyorum, kendi saçımı kendim yapıyorum, manikür? ona da üşendiğim için kendim yapıyordum nicedir zaten. Yani zaten İzmir'deyken de kuaföre senede 2-3 gittiğim için çok da şeetmedim.

Eve yardımcı? Bizim evimizde - şükür ki - sürekli yardımcımız oldu, Arca doğduğundan 6,5 yaşına gelesiye kadar. Aslında yardımcı demeyelim de, Arca'ya bakan ablalarımız oldu, ama onlar bize de evimize de baktılar, sağ olsunlar, kızı doğum yapınca ayrılmak zorunda kalan Ümit ablamız ve onun arkadaşı Nadire ablamız. Evde sürekli düzeni sağlayan birisinin olması, elbette hayatı kolaylaştran bir şey, hele ki dağınık ve ev işlerinden hoşlanmayan biriyseniz. Ve iyi şeylere alışmak öyle kolay ki...

16 Mart 2019 Cumartesi

Meditasyonun bizi sakinleştirmesi gerekmiyor muydu?

Zor bir haftaydı. Seyahatler, projelerde karar alma zamanları, yaklaşan toplantılar yetmezmiş gibi bir de yeni şeyler çok zorladı. Kendim hakkında düşündüklerimin, vardığım yargıların başkaları tarafından ne kadar farklı olduğunu görmek ve sindirmek (ya da üstünü örtmek demeli belki de) kolay değildi. Yola devam etmenin her zaman bir çaresi bulunur.

Kendinle ve ailenle küçük mutluluk alanları inşa edebildiğin zamanlarda her şey daha kolay oluyor. Geçtiğimiz hafta yaşadığım ve muhtemelen önümüzdeki hafta da yaşanacak zorluk bundan kaynaklanıyor. Yetersizlik hissini aştım artık, "yetişmeyivereyim nedir yani?" kafasına geçeli yıllar oluyor.

Benimkisi isteyip de yapamamaktan kaynaklı bir gerilme. Yani Arca ile daha çok sohbet etmek istiyorum, İlker'le daha çok vakit geçirmek. Küçük şeyler var, mesela İlker'le mutfakta takılmak, Arca ile uno filan oynamak. Bunlar iyi gelen şeyler. Bana kendimle vakit geçirmek de iyi geliyor. İyi bir arkadaşım ben, kendime vefasız olmak istemiyorum. Ama işte bazen oluyor. Tüm bunları isterken, tüm bunları yapabilecekken başka şeylere vakit ayırmayı seçmek, işte aslında bir tarafımla o mücadeleyi vermeyi seçmek daha da zorluyor. Çünkü biliyorum ki, o an mesela kendimle vakit geçirmeyi seçsem, yine de kendimi iyi hissetmeyeceğim.

Kafada dönüp dolaşan tilkilere hoşgeldiniz.

10 Mart 2019 Pazar

"Bütün hayatımızı, aslında yapmaktan başka çaremiz olmayan şeyleri, rızamızla seçmeyi öğrenmekle geçiriyoruz."

Bugün bizim buraların havası huysuz kadın gibi, estirip gürlüyor, silkeliyor. Ama çok nadir de olsa, yağmur fırtına durdu mu, tatlı bir güneş ışığıyla gülümsüyorsun. Elinde değil, öyle nadir ki... Sonra yine başlıyor, artık kim ne yaptıysa dünyayı başımıza yıkıyor doğa ana.

Aman bana göre hava hoş. Ben zaten pazarımı çalışmaya adayacaktım. Havanın asabiyeti işime geldi, en azından aklım dışarıda kalmadı.

8 Mart 2019 Cuma

Söyleyeceklerim bu kadar

Acınası haldeyiz. Dün öğle yemeğindeyken ellerimizde telefon, kendimizi, hafta sonu için  güneşli bir lokasyon ararken bulduk. Bence manasızdı, ama Melike depresyonun dibini görmüş olacak, “Avrupa’nın göbeğinde yaşarken Nice’te bir kahve içtik, döndük diyemeyeceksek yuh bize” diye tezini savunuyordu. 400 öyroluk kahve:) sanırsın çekirdeği misk kedisinin bir tarafından çıkmış. 

3 Mart 2019 Pazar

Sevin lan beni!


Renklerimi söylemedim, değil mi?
Söyleyeyim zira asıl anlatmak istediğim renk değil.