26 Aralık 2021 Pazar

Bir kafaya bir duman şart

 Babamın meşhur lafı, gavur cigarası tüttürme bahanesi… ben de yıllarca ne keyifle içtim mereti. Aramıyorum şimdi acep kafa hep dumanlı olduğundan mı:))

Beklerken...

 Geçen pazar, hani harika olan ... İlker'in geç geleceğinden ve benim bu değişikliğe tepkimin geçen defakine göre son derece sakin olduğundan bahsetmiştim. 

Yazıyı yazdıktan sonra iki durum arasında neyin farklı olduğuna baktım. Öyle ya, yine iş 3 derken 5 haftaya çıkmıştı, "benim sınırım 4 hafta, 4 haftayı aşma" dememe rağmen. Üstelik buradaki bütün Türk arkadaşlarım, hani felaket senaryoları yazarken beni kurtarmaya çağıracaklarım, tatile çıkmış, ülkeden ayrılmışlardı, en sevdiğim arkadaşlarımdan birilerinin İtalya'ya taşınacağını yeni öğrenmiştim ve etkisi çok ağır olmuştu, bir arkadaşımızın babası vefat etmişti, dolayısıyla kedisine bakmak zorunda kalacaktım (İlker gelmiş olsaydı, görev onundu) ... Yani işler geçen defakine göre çok daha kötüydü. 

Yine de... kediye bakma ekibinin whatsapp grubunda, "beni onu sevgi manyağı yaparım, şımartırım" diye arkadaşımı rahatlatmaya çalışan kocama "sen gel de beni şımart" diye sitem etmekten gayrı bir tepkide bulunmamıştım. aklı bende kalmasın diye de dil filan dökmüştüm, düşün yani bendeki olgunluğu, erdim lan ben!

Diyecektim ama yok... Pek öyle değil. 

24 Aralık 2021 Cuma

Dün kedi bugün karne

Dün kedi... 

Osman'a gittik, bizim arkadaşın kedisine. Çok çekti o kedi, kanser oldu, iki defa ameliyat geçirdi. Zaten önceden uyarılmıştık, görünce üzülmemek için. Önceki gece rüyalarıma girdi Osman, çarşamba akşamı yerine perşembe sabahı gittiğimiz için ölmüş, tövbeler olsun. 

Neyse perşembe sabahı iki toplantı arası çıktık. Navigasyona bakıyorum ayağına bizim şüpheli beyaz aracın karşısına çektim arabayı, Arca'ya tembihledim, çaktırmadan çek fotoğrafını, özellikle plakanın. Vallahi veririm polise olmadı bizim site yönetimine. Bakacağız artık, gözümüz üzerinde. 

22 Aralık 2021 Çarşamba

Bugün saydırma günü

 Bok gibi soğuk bir günden, çatır çutur buzlu bir günden merhaba!

Çok sıkıcı bir gün çünkü içimden bir şey yapmak gelmiyor. Çalışarak oyalandım sonra öğle tatilinde ofise gittim, arkadaşımın ev anahtarını almaya, Japonlardan başka ofiste hiç kimse yoktu. 

21 Aralık 2021 Salı

Ergentalks: Ergenim Arca ile dedektiflik qeyfi "what foot are you?"

 Ergenim Arca ile baş başa yeni bir beş hafta daha devirmek üzereyiz. Malum İlker'i gören cennetlik.

Bizim ergeni fbu süreçte biraz çözdüm ben, belki o da beni çözdü, ya da "deli kadın kendi haline bırakayım" diyerek halden anlıyor, artık bilmiyorum, ama götümü kaşıyayım daha iyiyiz. En azından sakinleşmek için her akşam bir demlik papatya çayı içmek lavanta yağı koklamak zorunda kalmıyorum.

Çözdüm derken, aslında şöyle...

11 Aralık 2021 Cumartesi

"Arca oğlum senin annen bir salaktı..." Vol.28

 Evvela döndüm baktım, en son serinin hangi numarasında kalmışız... Zira epey olmuş salaklıklarımı kayda almayalı. Yapmıyor muyum, yapıyorum ama demek insan unutuyor yazmayı. Serinin hemen hemen tamamını hatmettim. Bayılıyorum eski yazılarımı okumaya - demiş miydim? Kesin demişimdir. Şimdi bizim oğlan 13'e merdiven dayadı (gerçi ona sorsan çoktan 13 ve her şeyi yapabilir, diğer taraftan 15'lik kız takımıyla oynayıp yenilince birden yaş 11'e iniyor ama aramızda üçün beşin lafı olmaz) hala tek parça ya ben ona şaşırıyorum, anneannemin dediği gibi çocukları koruyan melekler filan olmalı. 

Kafasını gümletmeler mi, dizanteriler mi, sinüzitler mi neler neler.... 

2 Aralık 2021 Perşembe

Ne yapıyorum? Neler okuyor, neler izliyorum?

 Koca bir kasım ayı geçmiş ve ben utanmaz kadın elim varıp da oturup not düşmemişim bloguma. Bu dünya benim ne okuyup izlediğimden mahrum mu kalsın!? Hiç! Düpedüz terbiyesizlik. 

An itibariyle Aralık ayının gelişini pms sancıları ile arabada Arcayı beklerken kutluyorum. 

Bu soğukta ne antrenmanı ya… 

Sağnak kar yağdı bugün, hiç tutmadı ve bok gibi bir soğuk bıraktı ardında. Lanetsin kış! 


Eve girmeyi, mantı haşlayıp bol yoğurtla tıkınmayı, üstüne sıcak çay ve çiğdem eşliğinde mal mal televizyona bakmayı iple çekiyorum. Tabii ki battaniye altında. 07:30’da başlayan ve yarım saatlik yemek molası dışında full toplantı ile geçen bir günün akşamından beklentim budur, kayıtlara geçsin.


Neler yapıyorum?


Önceki postta anlattığım derin mental çözümlerimin yanı sıra deli gibi alışveriş yapıyorum. Sürekli bir tüketim halindeyim, allah hayra çıkarsın. Tamam evet gardırobun yarısını sadeleşme yarısını da kilo aldım ayağına yok etmiştim ama bu kadar da olmaz! Euro aldı başını gidiyor diye, muhterem İzmir’de nasıl olsa koca bir bavulla dönecek diye, black friday diye olmaz ki… olmamalı. Bana verdiği moral bir yana, utancımı içimde yaşıyorum, yok lan yaşamıyorum oh anlattım rahatladım.


Hayır bir de o kadar giysi yatırımını niye yapıyorsam nihayetinde ofise gitmeler haftada bire düşürüldü. Dur lan keşke eşofman alsaydım :)))


Şaka bir yana gerçekten saçmalamayı bir yana bırakmam lazım. Lanet olsun içimdeki leş tüketiciye!


Neler izliyorum? 


Outlander 3.sezon itibariyle muhteremi sıkınca, bırakmıştım, tek başıma devam ediyorum, ama işte öylesine…


Muhteremin , tavuk gibi erkenden yattığım geceler bensiz izlediği sex education dizisine başladım. Güzel bence. 


Muhterem kocamla fransız dizisi Family Business bitirdik, şahane komik dizi tavsiye ederim. Kulüp isimli diziyi de izledik. Dokunaklıydı ama bana çok dokunmadı, belki beklentim yüksekti ya da bilemiyorum işte neyse…


Yargı izlediğim yegane anaakım Türk dizisi, var mı Türk dizisi tavsiyesi? Alırım :)


Ne okuyorum?


Epey okudum bu aralar. 

Önceki postta anlattığım Pembe Fili Düşünme en sevdiğim. 

Uzunharmanlarda bir davetsiz misafir de aktı gitti, pek iz bırakmadı. 

Sonra kitap kulübüyle okuduğumuz Deniz Yolu bitti, hatta yeni öykü kitabına başladık. Bir büyücünün çocukluğu - Hermann Hesse.

Daldan dala konuyorum, bir de arada derede okuduğum Ece Temelkuran’dan Devir var. Hoşuma gidiyor şimdilik, bakalım.


Ee, sizde ne var ne yok?