24 Eylül 2018 Pazartesi

"Arca oğlum senin annen bir salaktı" Vol.26

Bazı hatalar bir defa bilemedin iki defa yapılır, her defasında aynı hataya düşüyorsan, sen çok affedersin, salaksın!... derler adama. Yine yeni yeniden gözlüklerimi bulmadan lenslerimi çıkardım, sonra evin içinde dört dönüyorum. Benim ve evladımın gözlüklerimi aramaya ayırdığımız zamanda atom filan parçalanabilirdi. Kaç defa tekrar lenslerimi takıp gözlüklerimi bulup lenslerimi tekrar çıkardım, biliyor musun? Ben de bilmiyorum, çünkü saymadım!

Bugün salaklıklarımın en salağını yazmak için klavye başındayım sayın seyirciler.

23 Eylül 2018 Pazar

İnce Hayat

Hangisi daha kötü bilmiyorum. Çıtkırıldım bir insanla yaşamak mı, çektiklerini hafife alan bir koca mı? Galiba bilmiyorum, zira çıtkırıldım birisi ile yaşamadım. Benim muhterem acı eşiği yüksek, doktora gitmekten nefret eden, çektiklerini hafife alanlardan.

Perşembe öğleye doğru aradı. Çok değil, bir iki saat evvel Arca'yı okula, beni işe bırakmıştı, marketten alınacakları soracak herhalde dedim. Hayır, kaza geçirmişti. Bisiklet kazası. Hızla yokuş aşağı giderken tekerleği tramvay rayının arasına girmiş, bu da onu ve bisikleti fırlatmıştı. Sürüklenmişti. Bileği ve dirseğinde yaralanma, kolunda paralanma vardı, üstelik başını da feci çarpmıştı. Şükürler olsun ki, kask korumuştu. Yoksa, muhtemelen ölürdüm, dedi. Öylece rahatlıkla söyledi bunu! O halde eve dönmüş, buz tedavisi uyguluyormuş. Bana da psikolojik tedavi uygulaması lazım.

17 Eylül 2018 Pazartesi

"Acımasız ve kusursuz bir okur kitlesidir çocuklar"

"Acımasız ve kusursuz bir okur kitlesidir çocuklar"
... Daha başlarken iyi okurdur çocuk. Çevresindeki büyükler kendi yeteneklerini ispatlamak yerine onun coşkusunu besler, ezberlenecek ödevlerini belletmeden önce öğrenme arzusunu uyarır, yolun sonunda beklemekle yetinmeyip gayretlerine eşlik eder, sürekli kendilerine zaman kazanmak yerine akşamlarını kaybetmeye razı olur, şimdiki zamanı heyecanla doldururken gelecek korkusuna boğmaz, zevkle yaptığı bir şey sıkıcı hale getirmekten kaçınır, o zevki kendine görev bilene kadar zevk aşılamaya devam eder, bu görevi her türlü kültürel öğrenmenin bedelsizliği üzerine oturtur ve kendileri de bu bedelsizliğin zevkine varırlarsa, iyi bir okur olmayı sürdürecektir ...

Kitaplardan alıntı yapmayı pek sevmem. Hele bir bölümü alıp lönk diye blog postuna nakşetmeyi hiç sevmem lakin bu pasajın tarafımdan izahı başka türlü olamazdı. 

16 Eylül 2018 Pazar

Türkiye ve Belçika arasındaki farklar, tespitler Vol.6 => Trafik özel

Belçika'ya geldiniz, hoş geldiniz, ehliyetinizi değiştirmeniz gerektiğini biliyor musunuz?

Ben bilmiyordum, daha doğrusu mevcut ehliyetimizi, Türkiye'deyken yeni ehliyetle değiştirdiğimizde ki bu beni dehşete düşürecek kadar kolay olmuştu, bunu uluslararası ehliyete dönüştüğü için Avrupa'da kullanabileceğimizi sanıyordum. Hatta Belçika'ya geldiğimde gururla arkadaşlarıma göstermiştim, hayır tabii ki değiştirmeme gerek kalmayacaktı. Nah kalmayacaktı! Neyse uzatmayayım detayları burada.

Çay, kahve, suşi, çiğ balık ve "limonları sık!"

Kahvaltıyı müteakip elime aldığım keyif çayımı, blogumla baş başa biraz zaman geçirirken içecektim, bu kararımı da ev halkına bildirirken aslında bana fazla bulaşmamalarını alt mesaj olarak iletmekteydim. Lakin İlker bu girişimimi fırsata çevirmek aruzusuyla, "cüceyi de al, öğretmenine mail yazacaktı, birlikte yazın" dedi. Paralel kitap okumalarımız gibi birbirini rahatsız etmeden ara sıra öpüşe koklaşa saatler geçiririz sandım, büyük yanılmışım.

9 Eylül 2018 Pazar

Rüyanın öte yakası

"...Ve Tanrı kadını yarattı!" Adını da Ursula K. LeGuin koydu.

Çok alakasız ama Rüyanın Öte Yakasını okurken aynen bunu düşündüm. Ursula bana hayal gücünün sınırsızlığını bu kitapta bir defa daha gösterdi, şapka çıkarmamak elde değil.

6 Eylül 2018 Perşembe

Kitap yorumu: Roman gibi

Blogcu anne'nin yazısını okuduktan sanırım 5 dakika sonra bu kitabı sipariş ettim. Tabii elime geçmesi ve okumam bugünü buldu.

Toplantı için Pilsen'deki fabrikaya giderken yanıma almakla isabetli bir karar vermişim, zira gidiş dönüş iki günde silip süpürdüm kitabı, yolculuk için şahane bir seçimmiş.

Ve okurken gülümsedim, kitapta ceket seçerken ceplerinin kitap sığdırmaya yetecek büyüklükte olmasına dikkat edenlerden bahsediyordu, ben de asla kitap girmeyecek boyutta bir çanta almam!

Kendimden bulduğum öyle çok benzerlik var ki kitapta...

5 Eylül 2018 Çarşamba

Ben, kendim...

Yalnızlıktan sıkılan ve mutsuz olan insanları anlamıyorum.

Ki daha geçen gün arkadaşıma, kocam oğlum gelsin ben bu yalnız yaşama olayını sevmiyorum, diye dudak büküyordum. Evet aile olmayı, evde kalabalık olmayı, çocuğumu kocamı ve onlarla yaptığımız her şeyi seviyorum ama bir gerçek var ki, ben, beni, kendimi, kendimle başbaşa olmayı da seviyorum. Yalnızlık benim katiyen sıkıldığım bir şey değil, kendimle bir muhabbetim var benim!

Evet bu işte! İnsanın kendisiyle muhabbeti olacak arkadaş. Kendiyle vakit geçirmeyi sevecek.

Bunun adı yalnızlık olmamalı.

4 Eylül 2018 Salı

Kitap yorumu: Sybil

Kitap kulübü dostlarım, bana çok şey kazadırıyorlar, en çok da muhteşem kitap tavsiyeleri:)

Belki de okuma zevklerimizin paralelliğinden, belki de birlikte okumanın bizi eriştirdiği o bambaşka düzeyden bilemiyorum, onlardan aldığım hemen her tavsiye, bende başka bir boyuta yolculuğu garantiliyor.

Sybil böyle mesela...

2 Eylül 2018 Pazar

Belçika'da ne yenir?

Belçikalı arkadaşlarla sohbet sırasında itiraf ettim: "Biz buraya gelmeden evvel ne yiyeceğiz diye kara kara düşünüyorduk. Sizin burada bu kadar sebze meyvenizin olduğundan haberimiz yoktu."

Bunlar şok! "Ne yiyoruz sanıyordunuz ki?"
Ben bira çekinerek, "Patates filan. Belki biraz konserve?"

Evet, hay bizim cahilliğimize.