20 Ekim 2022 Perşembe

Kendime izin veriyorum

Dün işte gergin bir gün geçirdim. Sunumun gerginliğini geçtim, kişisel algıladığım pek çok ufak tefek şey yaşadım. Üstüne de daha az ufak tefek sıkıntılar şeyler. Aslında tüm günüm kendime kızmakla geçmişti, ufak tefek şeylere gereğinden fazla önem vermiştim, ufak tefek insancıklara… ufak tefek zaferimsi hamlelerle tatmin de olmamıştım, garip bir tat kalır ya, yüz buruşturan işte öyle bir şey.


16 Ekim 2022 Pazar

Sen yeterlisin

 Naber? 

Bir daha hiç otuz beş olmayacağının ne demek olduğunu biliyor musun? 

Dünyaya tutunmakla ilgili farklı kafalarda olduğumuz o yaş bir daha hiç gelmeyecek. 


peki ya 31? Yer cücesini doğurduğumuz? İki yaşına kadar ne eğlenmiştik? Hatırlasana… 33ümüzde ebemizi görene kadar ne eğlenceliydi evde bir bıdığın olması. Hep biricik olsun istedik ve hiç ötesini düşünmedik, dikkatimizi hiç dağıtmadık ki ne çok “büyüğümüz” aksini önermişti. Ana babalığımızı şekillendirdiğini inkar edebilir miyiz o hastane günlerinin? Travmanın her minik tetikte hortladığını… inkar edebilir miyiz? Ben edemem.


Peki farkında mısın bir daha aynı coşkuyla Bulutsuzluk Özleminden “sözlerimi geri alamam” şarkımızı fakülte partisinde dudak dudağa dans ederken söyleyemeyeceğinizin İlkerle? Zıplayıp beline atlamıştım bacaklarımı belinin etrafında sarmıştım öylece öpüşerek şarkıya eşlik etmiştik, ve o bizim şarkımız oluvermişti. On kilo daha zayıftık, 25 yaş daha genç. Sene başına 2.5 kilo ? Not too bad …


Bugün parkta yaptığım bir saatlik yürüyüşte ve dönüşte kulağımda şarkımızda bunları düşündüm. Farkında mısın o gülü koklamak için durmasaydım uğurböceğini hiç fark etmeyecektim. Ve bundan on yıl sonra bu anı bir daha asla yaşayamayacağımı fark edemeyecektim. Biliyor musun hayat geçiyor. Çok pis çok hızlı hiç geçmezmiş gibi derken bir anda kovalıyor yıllar birbirini.



Biliyor musun ilk defa bir reklamda aydım bir daha çocuk olamayacağıma … Yitip giden çocukluğuma sessizce gözyaşı döktüm yalnız başıma bir uçak koltuğunda. Çok acıttıydı o gün, sonra dün İdil kendi terapisinden bahsetti, 5 yaşındaki çocukluğuna sarılır gibi bir yastığa sarıldığını anlattı, o vakittir her yaşımın yelizine sarılıyorum ayrı ayrı ve diyorum ki “seninle ilgili değil sen elinden gelenin de ötesinde yaptın” 


Ben yeterliyim.

Sen yeterlisin.




11 Ekim 2022 Salı

3N 1 ben: Eylülden Ekime doğru

 Geldik neler yapıyorum, neler okuyorum neler izliyorum serimizin eylül ekim sonbahar temalı dokunuşlarına…


Neler yapıyorum?


Deli manyak gibi çalışmayı saymasak bile epey bir şey yapıyorum. Deli manyak çalışmaktan kastım şu, kendimi kaybediyorum. Bir konudan öbürüne, bir sunumdan diğerine bir toplantıdan diğerine atlama hızım ışık hızını geçti. Öyle ki, günler bir kuaför randevusu alamadan geçiyor. Basit saçma bir birkaç dakikalık kuaför randevusu alamıyorum, unutuyorum, hatırladığımda mümkün olmuyor filan. Baktım Belçika halkı İkiçeşmelik pavyon konseptine maruz kalacak, temiz naif görselliklerini piç etmeyeyim dedim, cumartesi markete giderken kuaförün önünde durdum da haftaya randevu aldım. Façayı düzelteceğim. 

9 Ekim 2022 Pazar

Bir pazar günü

 Dünyanın sonuna yolculuk….

İlkerle Bois de la Cambre parkında yürüyoruz. Ara sıra başı boş köpeklerden sakınıyorum kendimi ara sıra kol kola gezinti yapıyoruz, bazı bazı yavaş ilerleyenlere gıcık oluyoruz, bazı bazı temiz havayı içimize çekiyoruz. 

4 Ekim 2022 Salı

Tam “covid bitmiş arkadaşlar” diyeceğim …

Gülesim geliyor. Post covid dönemine geçtik, seyahatler yüz yüze toplantılar serbest bırakıldı, eyvallah. Derken bizim ofise Avrupa’nın her yerinden insanı topladık, dönüşüne grupta herkes çift çizgisini paylaşmaya başladı. Yok yav bitmedi bitmeyecek. Ama biz bitmiş bitirmişiz gibi yapmaya devam. 


Bugün Paris’ten dönüyorum, üç yıldır ara verilen sektör fuarının standlarında adam adamın üzerinde tövbeler olsun. Millet etkileşime nasıl da aç kalmış. Kendimi gara daha doğrusu garın karşısındaki cafeye zor attım. 


Hastaysan, Covid mi, eski usül grip mi diye soruyorlar, öylesine… ikisine de tepki aynı. Sıfır. Yani bitmiş mi, bitmemiş mi kimsenin umrunda değil. Abicim biz ne yaşadık üç yıldır?


Gündemler başka şimdi. Herkes cebinin derdinde. Eh bu “eyyyy Avrupa”nın başında bir reis yok ki, gazları tehlikede. Nasıl bir kış geçireceğiz, götümüz ne derece donacak, gündem bu. Hatta bu hayat pahalılığı savaş getirir mi, diye konuşulmaya başlandı, malum enflasyon 10%. Kimsenin covidi düşünmek aklına gelmiyor. 


Şimdi bu satırları yazarken benim bile gündemim değişti. An itibariyle Paris’ten Brüksel’e giden trendeyim, sinyalizasyon dediler durduk yarım saat gecikme. Öyle işte… Gündemi neyin işgal edeceği belli olmuyor. Neyse beleş internet var neyflix izleyeyim bari.