Dün itibariyle işe başladım. Arcayı programladık, 07:30 da kaldırdık. emdi ama çok değil, kalanı sağdım. Arabasız olduğum için 14:00 öğününe yetişemeyeceğimi düşüdüğümden buzluktan fazladan süt çıkardık. Ama biz sanıyoruz ki Arca 100 cc filan içiyordur. Neyse ofise İlker bıraktı beni, önce genel müdürle konuştum, sonra işleri paylaştırdığım 3-4 arkadaşla, en son da çıkmadan Korelilere mail attım, haberiniz ola sahalara döndüm şeklinde. Tam Arcanın emeceği 11:00 gibi çıktım eğitim odasına sağacağım sütü, amanın o da ne 200 cc çıktı!! Ben tabii Arcadan fırsat bulduğumda azar azar sağıyordum taş çatlasın 100 cc çıkıyordu 2 memeden. Allahtan bir kap fazladan götürmüşüm. Hemen Ümit ablayı aradım, bizimki çok içiyormuş, çıkardığımız sütler yetmeyecek, mızırdanır haberin olsun diye. en az 150 cc içen bebeğe 85 cc dayamışız, yazık aç kaldı tabii. Ben koşar adım yetişmeye çalıştım ama biraz daha biberondan aldı, açlıktan uyuyamamış ama hiç de hırçınlık yapmamış, anlayış göstermiş:) Sağdığımızdan biraz daha verince biraz uyudu, ben de tabii. Akşam biraz geç uyudu yine 07:30 a programladık kendisini, bugün 170 cc çözdürdük, 20 sini bırakmış. Bugün araba işi olunca 14 öğününe yetiştim. Napalım alışacak.
Ya ben? Dün 3-4 defa aradım evi, gözüm arkada değil kesinlikle sadece Arcadan haber alasım var. Gözümün önünde ağzını kocaman açarak gülüşü... hiç gitmiyor. Son bir aydır maillerimi evden takip ettiğim için bir mail yığılması da yaşamadığımdan ilk günüm sakin ama Arcayı çok özleyerek geçti. Bugünse geldiğimi haber alanlar sayesinde epey yoğundum. Yine süt sağdım, umarım hergün eksiksiz sağabilirim. Yine gözümün önünde Arca ve gülüşü ama biraz daha alıştım. Sendromu atlatmama yarım günün faydası oluyor, bu gerçek! Sonra içim rahat, bebişimin evinde Ümit teyzesiyle mutlu olduğunu biliyorum, yani kısacası bunlar hep telkin sözleri ama hayat devam ediyor.
Annem çalışmadığı için ablamla bana tek konuda söz verdirmişti, eşlerimizin durumu ne kadar iyi olursa olsun mutlaka çalışacaktık!Bu içime o kadar işlemiş ki aksini hiç düşünmedim, okulu bitirdiğimden beri de çalışıyorum. Hatta ilk hamilelik haberini genel müdüre verdiğimde işi bırakacak mısın diye sordu, çok garipsemiştim. Hamileyken de işe dönmeye kararlıydım. Arca doğup da hayat onun etrafında dönmeye başladığında bırakma fikri çok koydu, üstelik işe dönmekle ilgili hiç şüphesi olmayan ben bile soru işaretleriyle doldum bir süre. Hani insan en azından kreşe kadar çalışmama lüksü olsun istiyor. Ama ömrünün sonuna kadar evde oturamayacak isen ha 3 aylık olmuş, ha 3 yaşında, illa ki o ayrılık sendromunu yaşayacaksın. Bari erkenden olsun diye telkin ediyorum kendimi. Biliyorum ki durumumuz süper olsa da, Arcayla 3 yılımı geçireyim de desem eninde sonunda kanıma işlemiş çalışma ortamından kendimi soyutlamak uzun vadede beni mutlu etmeyecek, işimi bıraktığım için pişmanlık duyacağım. İşte böyle... Çalışan anne Yeliz yeni düzene ayak uydurma telaşında... Arca durumdan haberdar gibi, bana arada trip atıyor ama çok sürmüyor, ne de olsa memeler bende, tamamen çıkar ilişkisi:) Dün gece geç uyuyunca ve yatağına gidesiye kadar da gülücüklerin ardı arkası kesilmeyince fena oldum, bizi özledi daha mı çok vakit geçirmeye çalışıyor diye şüphelendim. Neyse ki bugün yine 9 da uyku faslı başladı, inşallah bu yeni düzen Arcanınkini pek etkilemeden geçer.
27 Mayıs 2009 Çarşamba
25 Mayıs 2009 Pazartesi
3. ay kontrolü
İlkerin şantiye fıskiyelerinin boruları patlayınca ve benim araba da henüz servisten çıkmayınca Ümit ablayla ve de taksiyle gittik kontrolümüze.
Bir soyduk ki Arcayı, bam!! yemyeşil bir kaka, sabahtan beri 2 kaka yaptı ama normaldi, nasıl oldu bu??? Doktor da gördü, ishal durumları var galiba dedi. Dün gece çığlıklar içinde uyanınca üstündekileri azaltmıştım, üşüttü mü acaba oldum, bir takip edelim konuşalım tekrar diye anlaştık. Bu kötü haber...
Sonra doktor amcamız "akşam babanız size bi kutu çikolata getirsin" dedi. Bizim düdük 7070 gr olmuş.Standartı 5,5 kilo:) Anne sütü ile alınmış kilolar olduğu için müdahale yok!!! Ne yapıyorsanız aynen devam dedi. Çalışmaya başlandığında - benim gibi parttime bile olsa - stres sebebi ile sütün azalması gerçeğine hazırlıklı olmamız için uyardı. Eğer kilo alım hızında ufaktan azalma olursa önümüzdeki ay azar azar birşeyler tattırmaya başlayabiliriz. Hız aynı şekilde devam ederse dokunmadan süte devam. Ama boyumuz kilo kadar acayip artış göstermemiş - 60,5 cm. Ortalamayı yakalamışız.
Klima taktırmayı düşünüyoruz???... evet olabilir ama yatağa direkt üflemeyecek.
TV ye ilgi duymaya başladı, kıl oluyoruz???... Hayatımızdan çıkaramayız, dozunu ayarlayacağız, bütün gün TV başında durmayacak, sizinle iletişim halinde iken TV açık olsa da onu çok etkilemez.
Kalça ultrasonuna hala ihtiyaç görmüyorum, önümüzdeki ay tekrar kontrol eder bakarız.
Uzun gece uykuları 1-2 hafta sonra uzamaya başlayabilir.(bu aralar acıkmasa da aynı saatte kalkma alışkanlığı başladı da)
Birşeyleri kavramaya başlaması biraz zaman alabilir.
Emme süreleri 3 saat, ara sıra 4 saati zorluyoruz, dayanabiliyor. Geceler biraz daha uzun, 4,5 saat bile oluyor kimi zaman.
.....
İşte böyle... Şimdilik herşey normal görünüyor.
Yarın işbaşı, bakalım yeni düzenimize nasıl adapte olacağız?
22 Mayıs 2009 Cuma
süt izni TAMAM:)
Haftaya salı işe başlıyorum:(
Birkaç hafta önce genel müdür bizi ziyaret ettiğinde süt izni konusunda alternatiflerinizi sunun, karar verelim demişti. ben de bir heveslendim ki sormayın. Bizim şirkette şöyle uygulanıyor : önümüzdeki 39 hafta boyunca günde 1,5 saat veya haftada 1 gün izin. Ama bu olay benim işime gelmez, çünkü Arcanın en az 3 öğününü benden almaması anlamına gelir ki benim en çok kafama taktığım konu bu!!!
İlkerle kafa kafaya verdik, bir durum değerlendirmesi yaptık. Öncelikle Arcaya tam olarak ne kadar anne sütü vermek istiyoruz? 6 ay sadece anne sütü alsın , sonrası Arcanın keyfine kalmış, ister geceleri takılsın memede, ister hiç almasın ama önemli olan ilk 6 ay! İşe başladıktan sonra bebeğini 1 yıl emziren çok güzel tecrübeler var ama sürekli süt sağmanın ve emzirmenin azalmasının sütü azalttığı da gerçek, - doktor bile hazırlıklı olun dedi - yani Arcanın 6 aydan daha az süt alması olası!!! Bu fikir beni inanılmaz geriyordu, çünkü ben şu "sütü yarıyor" dediklerindenim. Arca çok iri bir bebek olarak doğmadı ama şu anda nerdeyse 7 kilo, hani şimdiye kadar mama takviyesi gerekseydi bu kadar takmazdım bu işe başlama olayına ama bizim koşullarımızda sadece emzirmeye devam etme şansı varken göz göre göre bunu yitirmek istemiyorum. Süt sağma işleri de istediğim gibi gitmedi açıkçası, sadece 20 kap doldurabildim, bunların da kimisi 90-100 cc ama kimisi sadece 50-60 cc!
Neyse gelelim alternatiflere... Önce işleri evden mi takip etsem dedik. Aralarda emzireceğim. Bu biraz detaylı düşününce pek iyi görünmedi, home office fikri güzel ama Arca etrafta oldukça işe konsantre olmak çok zor.
Birleştirip de işe geç başlama derdinde değilim, zaten bizim şirkette böylesi hiç yapılmadı, iyi gözle bakılmaz. Herkes ağzımın içine bakıyor, 8 hafta daha yokum ben kardeşim diyene tekmeyi basarlar. Aynı şey ücretsiz izin için de geçerli, dahası para lazım ne ücretsizi!!!
Sonra aklıma geldi. Ya ben 39 hafta boyunca hergün 1,5 saat erken çıkacağıma 13 hafta boyunca 4,5 saat erken çıkayım!!! Böylece sabah 7:30 gibi Arca emer, ben kaçar, sonra 11 gibi öğününü biberondan alır, ben de 13:30 gibi çıkar, 14:00 öğününe taze memeyi yetiştiririm. Arca 13 hafta sonunda 6 ayını doldurmuş olacak. Diğer taraftan bu benim psikolojime de hizmet eden bir fikir. Bir anda tam günle işe başlamaktansa 3 aylık bir geçiş dönemi yaşarım, hem bebişi güzel güzel emziririm hem de öğleden sonralarımı onunla geçiririm. Hemen bu fikri döktüm yazıya, genel müdüre. O kadar eminim ki kabul edeceğine, rahatım, kendimi de bir güzel şartladım, böylece de işe dönüş sendromunu hafiften atlatıyorum. Ümit ablayla biberondan verme olayını da denedik, bir öğününü böyle verdik. Sonra maillerimi kontrol ettim yine, cevap gelmiş, günde 1,5 saat olarak kullanın demiş!!! Nasıl sinirlendim, gözüm döndü. Ya mübarek zaten böyle oluyor bu izin işi, niye alternatif sun dedin o zaman!! niye heveslendirdin! İlk sinir geçtikten sonra bu defa benim kafama dank etti, bütün gün bebişi göremeyeceğim. Başladım ağlamaya tutamıyorum kendimi. Ümit abla bi yandan, İlkerin annesi bi yandan zor sakinleştirdiler ama geçmedi bi türlü. Bu şekilde arayıp da konuşmak daha da zorlaştıracak, dedim ben bekleyeyim sabah konuşurum. Bir yandan İlker aldı beni karşısına "ya nolucak, şimdiye kadar anne sütü aldı, bundan sonra günde 1-2 öğün mama alsın nolucak" konuşmasını tekrarladı. Sakinleştim.
Bizim genel müdür meseleyi muhasebe müdürü ile konuşarak karar vermiş. (bizde muhasebe md, insan kaynakları gibi de çalışıyor) Fatma hatunu aradım, ya gülüm siz niye böyle karar verdiniz bu benim işime gelmez dedim. Meğer benim alternatifi çok incelememişler. Böyle böyle böyle ... anlattım, bak sen de 2 çocuk emzirdin bilirsin bu durumları ayakları yaptım, hesap kitap, hak verdi. Bizim genel müdür bekar çocuksuz, bilmiyor tabi bu işleri. Konuşmuşlar detayları, tamam dedi, senin iş oldu!!! Amanın havalara uçtum. Öyle sevindim ki - eşeğini yeniden bulan hoca misali !!! Bebişin 6 ay tam olarak anne sütü ile devam etmesi için bir engeli aşmış olduk. Artık memelere kuvvet!
Bu hadiseden çıkaracağım dersler:
1. Sana mükemmel gelen çözüm herkes için mükemmel olmayabilir gerçeğini kabul et!
2. Kendini kendi bulduğun çözüme odaklayıp şartlamayacaksın, hayal kırıklığına uğrayabilirsin.
3. Ağlayarak işler hallolmuyor.
4. Tatlı dille insanlara istediği yaptırabilirsin - yeter ki talebin mantıklı olsun.
Gevşedim rahatladım artık gönül rahatlığı ile işe dönebilirim...
Birkaç hafta önce genel müdür bizi ziyaret ettiğinde süt izni konusunda alternatiflerinizi sunun, karar verelim demişti. ben de bir heveslendim ki sormayın. Bizim şirkette şöyle uygulanıyor : önümüzdeki 39 hafta boyunca günde 1,5 saat veya haftada 1 gün izin. Ama bu olay benim işime gelmez, çünkü Arcanın en az 3 öğününü benden almaması anlamına gelir ki benim en çok kafama taktığım konu bu!!!
İlkerle kafa kafaya verdik, bir durum değerlendirmesi yaptık. Öncelikle Arcaya tam olarak ne kadar anne sütü vermek istiyoruz? 6 ay sadece anne sütü alsın , sonrası Arcanın keyfine kalmış, ister geceleri takılsın memede, ister hiç almasın ama önemli olan ilk 6 ay! İşe başladıktan sonra bebeğini 1 yıl emziren çok güzel tecrübeler var ama sürekli süt sağmanın ve emzirmenin azalmasının sütü azalttığı da gerçek, - doktor bile hazırlıklı olun dedi - yani Arcanın 6 aydan daha az süt alması olası!!! Bu fikir beni inanılmaz geriyordu, çünkü ben şu "sütü yarıyor" dediklerindenim. Arca çok iri bir bebek olarak doğmadı ama şu anda nerdeyse 7 kilo, hani şimdiye kadar mama takviyesi gerekseydi bu kadar takmazdım bu işe başlama olayına ama bizim koşullarımızda sadece emzirmeye devam etme şansı varken göz göre göre bunu yitirmek istemiyorum. Süt sağma işleri de istediğim gibi gitmedi açıkçası, sadece 20 kap doldurabildim, bunların da kimisi 90-100 cc ama kimisi sadece 50-60 cc!
Neyse gelelim alternatiflere... Önce işleri evden mi takip etsem dedik. Aralarda emzireceğim. Bu biraz detaylı düşününce pek iyi görünmedi, home office fikri güzel ama Arca etrafta oldukça işe konsantre olmak çok zor.
Birleştirip de işe geç başlama derdinde değilim, zaten bizim şirkette böylesi hiç yapılmadı, iyi gözle bakılmaz. Herkes ağzımın içine bakıyor, 8 hafta daha yokum ben kardeşim diyene tekmeyi basarlar. Aynı şey ücretsiz izin için de geçerli, dahası para lazım ne ücretsizi!!!
Sonra aklıma geldi. Ya ben 39 hafta boyunca hergün 1,5 saat erken çıkacağıma 13 hafta boyunca 4,5 saat erken çıkayım!!! Böylece sabah 7:30 gibi Arca emer, ben kaçar, sonra 11 gibi öğününü biberondan alır, ben de 13:30 gibi çıkar, 14:00 öğününe taze memeyi yetiştiririm. Arca 13 hafta sonunda 6 ayını doldurmuş olacak. Diğer taraftan bu benim psikolojime de hizmet eden bir fikir. Bir anda tam günle işe başlamaktansa 3 aylık bir geçiş dönemi yaşarım, hem bebişi güzel güzel emziririm hem de öğleden sonralarımı onunla geçiririm. Hemen bu fikri döktüm yazıya, genel müdüre. O kadar eminim ki kabul edeceğine, rahatım, kendimi de bir güzel şartladım, böylece de işe dönüş sendromunu hafiften atlatıyorum. Ümit ablayla biberondan verme olayını da denedik, bir öğününü böyle verdik. Sonra maillerimi kontrol ettim yine, cevap gelmiş, günde 1,5 saat olarak kullanın demiş!!! Nasıl sinirlendim, gözüm döndü. Ya mübarek zaten böyle oluyor bu izin işi, niye alternatif sun dedin o zaman!! niye heveslendirdin! İlk sinir geçtikten sonra bu defa benim kafama dank etti, bütün gün bebişi göremeyeceğim. Başladım ağlamaya tutamıyorum kendimi. Ümit abla bi yandan, İlkerin annesi bi yandan zor sakinleştirdiler ama geçmedi bi türlü. Bu şekilde arayıp da konuşmak daha da zorlaştıracak, dedim ben bekleyeyim sabah konuşurum. Bir yandan İlker aldı beni karşısına "ya nolucak, şimdiye kadar anne sütü aldı, bundan sonra günde 1-2 öğün mama alsın nolucak" konuşmasını tekrarladı. Sakinleştim.
Bizim genel müdür meseleyi muhasebe müdürü ile konuşarak karar vermiş. (bizde muhasebe md, insan kaynakları gibi de çalışıyor) Fatma hatunu aradım, ya gülüm siz niye böyle karar verdiniz bu benim işime gelmez dedim. Meğer benim alternatifi çok incelememişler. Böyle böyle böyle ... anlattım, bak sen de 2 çocuk emzirdin bilirsin bu durumları ayakları yaptım, hesap kitap, hak verdi. Bizim genel müdür bekar çocuksuz, bilmiyor tabi bu işleri. Konuşmuşlar detayları, tamam dedi, senin iş oldu!!! Amanın havalara uçtum. Öyle sevindim ki - eşeğini yeniden bulan hoca misali !!! Bebişin 6 ay tam olarak anne sütü ile devam etmesi için bir engeli aşmış olduk. Artık memelere kuvvet!
Bu hadiseden çıkaracağım dersler:
1. Sana mükemmel gelen çözüm herkes için mükemmel olmayabilir gerçeğini kabul et!
2. Kendini kendi bulduğun çözüme odaklayıp şartlamayacaksın, hayal kırıklığına uğrayabilirsin.
3. Ağlayarak işler hallolmuyor.
4. Tatlı dille insanlara istediği yaptırabilirsin - yeter ki talebin mantıklı olsun.
Gevşedim rahatladım artık gönül rahatlığı ile işe dönebilirim...
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Dötü doğrulttuk
Herkeslere teşekkürler, ne kadar sevindik iyi dileklerinizi okuyan gözlerimizle biz
ve ne kadar mutlu olduk bizler için dua edenleri görünce...
Cumartesi pazar her saat başı ateşimizi ölçtük, pazar sabah yine ateş çıkar gibi olunca şurup verdik. Doktora durumu anlattık. Dedi ki 38 in üzerine çıkmadığı sürece ilaç vermeyin, ateş sayılmaz. Öyle uzun kollu tulumlar giydirmeyin rahat bırakın. Ateşin takibi önemli, rahat olun. Bir de bize sor, ilk ateş tecrübemiz bu napalım, insan telaşlanıyor ister istemez. Arca keyifsiz ve uykulu pek melül melül bakıyordu, dokunuyor insana valla. Hatta az emdi gibi, bir gün içinde bana süzülmüş gibi bile geldi. Ben galiba çocuğunun ağzına yemek tıkan annelerden olacağım, ne fena. Şaka bir yana ateş belki 38 in üzerine çıkmadı ama 37 nin altına da düşmemesi can sıkıcıydı. Pazar günü kısa tulumumuzu giydik, ferahladık. Oyuncağımızda oynayıp gülücükler attık. Kısaca dötü doğrulttuk. En son akşam sekizde emdi, on buçuk gibi rüya öğününü aldı ve 2:45 civarında uyandı, ölçtüm 37!!! yuppppiii!!! tabi yarın da ateşe dikkat edeceğiz ama şimdilik iyi gibi gibi:) ama yine az emdi sanki, tek memeyi bıraktı, şimdi gidip sağacağım.
Bu arada İlker de hasta oldu, maaile telef durumdayız, bu güzel havalarda alemlere akamıyoruz maalesef. İşin komiği ben nerdeyse 1 haftadır atlatamadım, öksürüğe çevirdi, İlker yataklara düştü ama Arca 2 günde düzeldi. Gençlik işte, belki de anne sütü mucizesi, bilemiyciim. Bugünün anısına, kısa tulumumuzla ilk fotomuzu takdim edelim efem.
not: Arcanın aslanla göz temasına dikkat!! bu oyuncağa bakarken kendinden geçiyor, onunla konuşuyor, aralarında sağlam bağlarla bir ilişki kuruldu!!
ve ne kadar mutlu olduk bizler için dua edenleri görünce...
Cumartesi pazar her saat başı ateşimizi ölçtük, pazar sabah yine ateş çıkar gibi olunca şurup verdik. Doktora durumu anlattık. Dedi ki 38 in üzerine çıkmadığı sürece ilaç vermeyin, ateş sayılmaz. Öyle uzun kollu tulumlar giydirmeyin rahat bırakın. Ateşin takibi önemli, rahat olun. Bir de bize sor, ilk ateş tecrübemiz bu napalım, insan telaşlanıyor ister istemez. Arca keyifsiz ve uykulu pek melül melül bakıyordu, dokunuyor insana valla. Hatta az emdi gibi, bir gün içinde bana süzülmüş gibi bile geldi. Ben galiba çocuğunun ağzına yemek tıkan annelerden olacağım, ne fena. Şaka bir yana ateş belki 38 in üzerine çıkmadı ama 37 nin altına da düşmemesi can sıkıcıydı. Pazar günü kısa tulumumuzu giydik, ferahladık. Oyuncağımızda oynayıp gülücükler attık. Kısaca dötü doğrulttuk. En son akşam sekizde emdi, on buçuk gibi rüya öğününü aldı ve 2:45 civarında uyandı, ölçtüm 37!!! yuppppiii!!! tabi yarın da ateşe dikkat edeceğiz ama şimdilik iyi gibi gibi:) ama yine az emdi sanki, tek memeyi bıraktı, şimdi gidip sağacağım.
Bu arada İlker de hasta oldu, maaile telef durumdayız, bu güzel havalarda alemlere akamıyoruz maalesef. İşin komiği ben nerdeyse 1 haftadır atlatamadım, öksürüğe çevirdi, İlker yataklara düştü ama Arca 2 günde düzeldi. Gençlik işte, belki de anne sütü mucizesi, bilemiyciim. Bugünün anısına, kısa tulumumuzla ilk fotomuzu takdim edelim efem.
not: Arcanın aslanla göz temasına dikkat!! bu oyuncağa bakarken kendinden geçiyor, onunla konuşuyor, aralarında sağlam bağlarla bir ilişki kuruldu!!
16 Mayıs 2009 Cumartesi
haberler kötü...
kötü haber 1 :
dün apartmanda ilaçlama var dediler, hemen plan yaptım. Arca sabah uykusunu yatakta almayacak ana kucağına konacak, sonra ilaçcı amcalar gelince ümit teyzesiyle birlikte parka gidecekler. ilaç işi bitti mi, ben de arabayla onları alıp anneme götürceğim, hep beraber annemde günü bitirip akşamüzeri eve döneceğiz. Bu arada İlker kndi arabasını servise verip benimkini kullanmak niyetindeydi, aman dedim pazartesi ver, araba bana lazım olur. Herşey ben parka giderkene kadar iyiydi, hatta ilaçlama kısa sürünce süt sağıp öyle çıktım evden. tam parkın sokağına döneceğim, biri arkamdan korna çaldı, bir an dikkatim dağıldı ve GÜMMM! kaldırıma tosladım. tampon indi, jant eğrildi, lastik patladı. artık nasıl çarptıysam. yok yok ben hastayken filan araba kullanmamalıyım, son seferde ilker askerdeyken, frene basayım derken gaza basmış, komşu apartmanın bahçesine girmiştim. kafa kalmıyor bende. bu defaki öyle beter değil ama can sıkıntısı işte. Hemen ilkeri arayıp talimatları aldım. Polislere başka araç yok, hemen gelin dedim, geldiler sağolsunlar. sohbet ederken bi tanesi "abla sende alkol de vardır şimdi" diye takıldı. öyle bir "neeerdeee?" demişim ki adamlara emzirdiğimi açıklamak zorunda kaldım. bu arada ümit ablayla arca hala parktalar, emzirme saati geliyor ama allahtan uyuyormuş. İlker geldi, çekici geldi, araç gitti. kaldık düdük gibi:) en çok ilkere üzüldüm, benim yüzümden arabayı servise vermesi yine gecikecek. bir de yok tutanağı al, yok servise git, adamın başına saçma sapan işler açtım! İlaçlamanın üzerinden 2 saat de geçince eve dönmeye karar verdik.
kötü haber 2 : Arcaya akşamüzeri banyo yaptırdık. eh anne hasta baba yorgun olunca banyolar hep erteleniyor. Misler gibi oldu ama uyumasını beklerken direndi hatta acayip huysuzlandı. neden sonra bir şekilde uykuya daldı. rüya öğününü de aldı. gece bir ara ağlamalarıyla uyandım, baktım ilker otribebeyle burnunu temizliyor, her sabah burun temizliği yapılıyor, niye gece ihtiyaç duydu acaba oldum yattım, bir kalktım 4 olmuş. Arca 2 saatte bir uyanır, gece bile 3 saatte bir emer de, bu da garip!! öyle ağlama da yok, sadece yanına çağırıyor, emerken inanılmaz bir kaka yaptı, sırtına kadar! hmm herhalde rahatsızlığı buymuş dedim. tekrar kalktığımızda sabahtı ve Arca nezle olmuştu!!!! burnu feci akıyor, keyifli ama sürekli bir akıntı acayip rahatsız ediyor. ateş yoktu allahtan. doktoru aradım hemen. nezle için ilaç vermiyoruz ama tonimer ve nazal aspiratörle burnu temizleyin, günde 3-4 defa olabilir dedi. peki ateş çıkarsa? 37,8 i geçerse beni arayın!! Arca uyandıktan sonra hemen ölçtüm 38,2!!! hemen telefon, bizde fitil var , şurup var napalım? hmmm, arca 6300 gr mış tamam o halde şuruptan 1 ölçek verin, 37 civarında seyrederse her saat başı ölçün, 38 in üzerinde 20 dk da bir. akşam 6 gibi yine görüşelim. 37,2 ile 37,9 arasında bi doluı değer okudum. sonlara doğru 38 e yaklaşması canımı sıktı, doktorumuz 38 e çıkmadığı sürece takibe devam ve 10 da tekrar şurup verin, bu arada 38 in üzerine çıkarsa görüşelim dedi. sonra hep 37,5 - 38 arası seyretti, emdik, burnumuz temizlendi, şurubumuzu içtik, huysuzlandık ama uyuduk.
bu gece takipteyiz, keyfimiz yok...
dün apartmanda ilaçlama var dediler, hemen plan yaptım. Arca sabah uykusunu yatakta almayacak ana kucağına konacak, sonra ilaçcı amcalar gelince ümit teyzesiyle birlikte parka gidecekler. ilaç işi bitti mi, ben de arabayla onları alıp anneme götürceğim, hep beraber annemde günü bitirip akşamüzeri eve döneceğiz. Bu arada İlker kndi arabasını servise verip benimkini kullanmak niyetindeydi, aman dedim pazartesi ver, araba bana lazım olur. Herşey ben parka giderkene kadar iyiydi, hatta ilaçlama kısa sürünce süt sağıp öyle çıktım evden. tam parkın sokağına döneceğim, biri arkamdan korna çaldı, bir an dikkatim dağıldı ve GÜMMM! kaldırıma tosladım. tampon indi, jant eğrildi, lastik patladı. artık nasıl çarptıysam. yok yok ben hastayken filan araba kullanmamalıyım, son seferde ilker askerdeyken, frene basayım derken gaza basmış, komşu apartmanın bahçesine girmiştim. kafa kalmıyor bende. bu defaki öyle beter değil ama can sıkıntısı işte. Hemen ilkeri arayıp talimatları aldım. Polislere başka araç yok, hemen gelin dedim, geldiler sağolsunlar. sohbet ederken bi tanesi "abla sende alkol de vardır şimdi" diye takıldı. öyle bir "neeerdeee?" demişim ki adamlara emzirdiğimi açıklamak zorunda kaldım. bu arada ümit ablayla arca hala parktalar, emzirme saati geliyor ama allahtan uyuyormuş. İlker geldi, çekici geldi, araç gitti. kaldık düdük gibi:) en çok ilkere üzüldüm, benim yüzümden arabayı servise vermesi yine gecikecek. bir de yok tutanağı al, yok servise git, adamın başına saçma sapan işler açtım! İlaçlamanın üzerinden 2 saat de geçince eve dönmeye karar verdik.
kötü haber 2 : Arcaya akşamüzeri banyo yaptırdık. eh anne hasta baba yorgun olunca banyolar hep erteleniyor. Misler gibi oldu ama uyumasını beklerken direndi hatta acayip huysuzlandı. neden sonra bir şekilde uykuya daldı. rüya öğününü de aldı. gece bir ara ağlamalarıyla uyandım, baktım ilker otribebeyle burnunu temizliyor, her sabah burun temizliği yapılıyor, niye gece ihtiyaç duydu acaba oldum yattım, bir kalktım 4 olmuş. Arca 2 saatte bir uyanır, gece bile 3 saatte bir emer de, bu da garip!! öyle ağlama da yok, sadece yanına çağırıyor, emerken inanılmaz bir kaka yaptı, sırtına kadar! hmm herhalde rahatsızlığı buymuş dedim. tekrar kalktığımızda sabahtı ve Arca nezle olmuştu!!!! burnu feci akıyor, keyifli ama sürekli bir akıntı acayip rahatsız ediyor. ateş yoktu allahtan. doktoru aradım hemen. nezle için ilaç vermiyoruz ama tonimer ve nazal aspiratörle burnu temizleyin, günde 3-4 defa olabilir dedi. peki ateş çıkarsa? 37,8 i geçerse beni arayın!! Arca uyandıktan sonra hemen ölçtüm 38,2!!! hemen telefon, bizde fitil var , şurup var napalım? hmmm, arca 6300 gr mış tamam o halde şuruptan 1 ölçek verin, 37 civarında seyrederse her saat başı ölçün, 38 in üzerinde 20 dk da bir. akşam 6 gibi yine görüşelim. 37,2 ile 37,9 arasında bi doluı değer okudum. sonlara doğru 38 e yaklaşması canımı sıktı, doktorumuz 38 e çıkmadığı sürece takibe devam ve 10 da tekrar şurup verin, bu arada 38 in üzerine çıkarsa görüşelim dedi. sonra hep 37,5 - 38 arası seyretti, emdik, burnumuz temizlendi, şurubumuzu içtik, huysuzlandık ama uyuduk.
bu gece takipteyiz, keyfimiz yok...
14 Mayıs 2009 Perşembe
hastayım
geçen gece arcanın kaka sancıları tutunca, oturdum yatağının yanına elinden tuttum, hadi oğlum ıkın da çıksın kakalar derken uyuyakalmışım, halının üzerinde. sabah boğaz ağrısıyla uyandım. halsizlik geldi peşi sıra. fena üşütmüşüm kısacası. dün bütün gün arca uyusun uymasın ben emzirdikten sonra uyudum, iyi ki ümit abla vardı. akşam babamın yaşgünü ve annemin geçmiş anneler gününü kutlayalım dedik halsizlikten eve zor geldim. hala burnum akıyor.
mikrobik bir durum olmamasını ve arcaya geçirmemeyi umuyorum ama bilmiyorum. dün hiç süt sağamadım, bu durum canımı sıkıyor. üzerimde sürekli soğuk terler ve kimi zaman da titreme, burası şifayı kaptı, tutabilene aşk olsun.
diğer taraftan arca pek sevimli bu aralar. sabah şekeri mübarek, sürekli gülüyor. Aslında kendisi 1 haftalıkkenden beridir gülüyor ama son zamanlarda artık tepki gülüşleri olmaya başladı. Oyun halısında nerdeyse 1 saat hiç sıkılmadan takılabiliyor, aslana gıcık mı seviyor mu anlamadım, gözü hep üstünde. bir taraftan da ördeğe vurup duruyor. zürafaya karışık hisler beslediği belli, ara sıra göz ucuyla bakıyor. konuşunca cevap vermeye çalışıyor, çabuk konuşacak galiba:) banyolarımız neşeliden çok temkinli, "tamam sularda oynamayı seviyorum, sesimi de çıkarmıyorum ama dikkatli tutun beni suya kayar gidersem tepelerim sizi" bakışı hiç silinmiyor yüzünden. Akşamları zor uykuya dalıyoruz bu aralar, ara sıra da gaz sancısı ve zor kaka gündemde.
neyse gidip biraz süt sağalım, çalışma günleri kapıda, bebişime süt lazım.
mikrobik bir durum olmamasını ve arcaya geçirmemeyi umuyorum ama bilmiyorum. dün hiç süt sağamadım, bu durum canımı sıkıyor. üzerimde sürekli soğuk terler ve kimi zaman da titreme, burası şifayı kaptı, tutabilene aşk olsun.
diğer taraftan arca pek sevimli bu aralar. sabah şekeri mübarek, sürekli gülüyor. Aslında kendisi 1 haftalıkkenden beridir gülüyor ama son zamanlarda artık tepki gülüşleri olmaya başladı. Oyun halısında nerdeyse 1 saat hiç sıkılmadan takılabiliyor, aslana gıcık mı seviyor mu anlamadım, gözü hep üstünde. bir taraftan da ördeğe vurup duruyor. zürafaya karışık hisler beslediği belli, ara sıra göz ucuyla bakıyor. konuşunca cevap vermeye çalışıyor, çabuk konuşacak galiba:) banyolarımız neşeliden çok temkinli, "tamam sularda oynamayı seviyorum, sesimi de çıkarmıyorum ama dikkatli tutun beni suya kayar gidersem tepelerim sizi" bakışı hiç silinmiyor yüzünden. Akşamları zor uykuya dalıyoruz bu aralar, ara sıra da gaz sancısı ve zor kaka gündemde.
neyse gidip biraz süt sağalım, çalışma günleri kapıda, bebişime süt lazım.
11 Mayıs 2009 Pazartesi
ilk anneler günü
dedim ki ilk anneler günümü oğlum ve ilkerimle geçireceğim. bu yüzden annemlerin yazlığına gitmedik. o zaman annemin annemin anneler günü olacaktı. izmirde olsalar ziyaret edilirdi muhakkak ama yazlık tüm günü alıp götürecekti. bencillik yaptım biraz:)
çok fazla seçeneğimiz vardı aslında ama ben bi dolu ihtiyaçlar yüzünden alışveriş merkezine gitmeyi tercih ettim, açık havalısından Foruma gittik. yaklaşık 4,5 saat takıldık orada, 38 bedene mıhlanan anneye zeyneple tufanın düğünü için elbise alındı, elimizdeki tuvalet koca memelerime olmuyor maalesef, bereket tanrıçası gibi hissediyorum. küçük siyah bir elbise edinmiş oldum, yıllarca giyebilirim, tekrar 36 bedene düşerdsem de daralttırabilirim. İlkerin yaşgünü salı, kırılan gözlüğünün yerine yenisini, D&R dan bir dünya DVD aldık, kitaplara el süremiyorum çünkü okuyamıyorum!!! Nazlının bebeğine Nextten bi dolu tulum almıştım ama sonra tiny love oyuncağını alınca ve küçük hanım bi dolu tulumu olunca değiştirelim, Arcaya yazlık bişeyler alalım dedik ama bulamadık, Agoradakine bakacağız. Yorgunluğumuzu da gloria jeanste kafeinsiz mocha ile attık. Arca? kendisi bu süre zarfında mütemadiyen uyudu. sadece emerken ve altı değişirken nerdeyim ben bakışı attı o kadar!!! bu arada Özgür geçenlerde şehrimizdeki emzirme odalarını soruyordu. Forumdaki kullanım olarak rahat olmakla beraber çok kirliydi, emzirirken koltuklara sırtımı bile dayamak istemedim, bu biiiir. ikiii, kilitli değildi, nitekim tam gireceğim, içerde abdest alanları görmek sinirimi bozdu!! yani çok mu şey istiyorum bilmiyorum ama bence anahtar bir yetkiliden alınmalı, çocuksuzlara da anahtar verilmemeli.
Neyse... kısacası tatlı bir anneler günüydü...
çok tazeyim ama şimdiye kadar annelikten anladklarımı yazasım var...
annelik tamamen sabır işi, benim doğamda yok ama öğrenmeye çalışıyorum, ilker sağolsun bana çoook yardımcı oluyor.
şimdilik annelik uykusuzluk ve yorgunluk... kendinden vazgeçmek, başka bir bireyin mutluluğu ve rahatı için kendi ihtiyaçlarını yok saymak... ve bunları karşılayabildiğinde sanki imkansızı başarmış gibi hissetmek.
fedakarlık hem de çok.
mutluluk, bir gülümsemeye canını verebilecek kadar sevinmek ve tüm yorgunluğunu bir anda unutmak.
annelik çok yeni çok farklı benim için... arca büyüdükçe neler değişir, ne kadar değişirim bilmiyorum, bildiğim tek şey iyi ki anne olmuşum, sevdim ben bu işi:)
herkese kocaman sevgiler, mutlu günler...
çok fazla seçeneğimiz vardı aslında ama ben bi dolu ihtiyaçlar yüzünden alışveriş merkezine gitmeyi tercih ettim, açık havalısından Foruma gittik. yaklaşık 4,5 saat takıldık orada, 38 bedene mıhlanan anneye zeyneple tufanın düğünü için elbise alındı, elimizdeki tuvalet koca memelerime olmuyor maalesef, bereket tanrıçası gibi hissediyorum. küçük siyah bir elbise edinmiş oldum, yıllarca giyebilirim, tekrar 36 bedene düşerdsem de daralttırabilirim. İlkerin yaşgünü salı, kırılan gözlüğünün yerine yenisini, D&R dan bir dünya DVD aldık, kitaplara el süremiyorum çünkü okuyamıyorum!!! Nazlının bebeğine Nextten bi dolu tulum almıştım ama sonra tiny love oyuncağını alınca ve küçük hanım bi dolu tulumu olunca değiştirelim, Arcaya yazlık bişeyler alalım dedik ama bulamadık, Agoradakine bakacağız. Yorgunluğumuzu da gloria jeanste kafeinsiz mocha ile attık. Arca? kendisi bu süre zarfında mütemadiyen uyudu. sadece emerken ve altı değişirken nerdeyim ben bakışı attı o kadar!!! bu arada Özgür geçenlerde şehrimizdeki emzirme odalarını soruyordu. Forumdaki kullanım olarak rahat olmakla beraber çok kirliydi, emzirirken koltuklara sırtımı bile dayamak istemedim, bu biiiir. ikiii, kilitli değildi, nitekim tam gireceğim, içerde abdest alanları görmek sinirimi bozdu!! yani çok mu şey istiyorum bilmiyorum ama bence anahtar bir yetkiliden alınmalı, çocuksuzlara da anahtar verilmemeli.
Neyse... kısacası tatlı bir anneler günüydü...
çok tazeyim ama şimdiye kadar annelikten anladklarımı yazasım var...
annelik tamamen sabır işi, benim doğamda yok ama öğrenmeye çalışıyorum, ilker sağolsun bana çoook yardımcı oluyor.
şimdilik annelik uykusuzluk ve yorgunluk... kendinden vazgeçmek, başka bir bireyin mutluluğu ve rahatı için kendi ihtiyaçlarını yok saymak... ve bunları karşılayabildiğinde sanki imkansızı başarmış gibi hissetmek.
fedakarlık hem de çok.
mutluluk, bir gülümsemeye canını verebilecek kadar sevinmek ve tüm yorgunluğunu bir anda unutmak.
annelik çok yeni çok farklı benim için... arca büyüdükçe neler değişir, ne kadar değişirim bilmiyorum, bildiğim tek şey iyi ki anne olmuşum, sevdim ben bu işi:)
herkese kocaman sevgiler, mutlu günler...
8 Mayıs 2009 Cuma
hareketli günler
Çarşamba...
utanarak söylüyorum ki arcayı 1 haftadır yıkayamıyorduk. geçen hafta aşı sonrası 3 gün banyo yaptırmayın dediler, iyi pazartesi yaptırırız. artık arcanın elleri tükürük, gıdısı yanakları kusmuk kokmaya başlamıştı. ara sıra gülsuyuyla silmek yetmiyor ki. pazartesi oldu, ilker istemiyorum banyo yaptırmak dedi. allah allah benden çok o heveslidir halbuki. meğer doğumgünümü unutan dostlarla bana sürpriz parti hazırlamışlar. O gürültüye arca bir güzel uyudu, biz de parti yaptık:) tabii banyo yattı. salı ilkerin annesi rahatsızlandı, ona gidelim dedik, banyo yine off!!
1 ay öncesinden randevu aldığımız işitme testimiz vardı. aman bebeği burda uyutucaz uykusuz getirin dediler, canım çıktı uyutmamak için, ümit abla arabada tüm şaklabanlıklarını sergiledi. sonra emzirip teste soktuk, bir kulak bitti, öbürüne geçtik. kulak kirlerinden utandım valla. arca da uyandı üstüne! allahtan sakin bir çocuk, uyanık olmasına rağmen izin verdi teste. akşam bir güzel hazırladık banyosunu, artık çitileyeceğim bebişi:) telefon!!
perşembe...
geçen hafta artık ümit ablanın da işe başlaması ile birlikte rahat bir nefes alarak iş maillerime bakmaya başlamıştım. tabii doğumun hemen öncesi ve sonrasında devam eden telefonları saymıyorum, onlar ayrı.. genel müdür mail atmış, teskon fuarı için izmire geldiğimde ziyaret etmek isterim diye. aman pek sevindim, hatta şaşırdım. kendileri bekar ve de çocuksuz birisi olarak bebek ziyaretine gelen insan portresi çizmez pek. ama tam hangi gün demedi. işlerimin bir kısmını devrettiğim arkadaşım hakan yarın gelicez dedi, hem de 10 buçukta. bari öğleden sonra olsun, ümit abla arcayla ilgilenir dedim ama kırmak da istemedim, koskoca genel müdür vakit ayırmış:)
Allahtan biz arcayla uyurken ümit abla evi biraz silmişti. ben sadece etrafı düzenledim. ama ikramlık yok tabii. Arcayla göztepeye indik, kurupasta aldık, Arca uyudu, evde uyanmasın diye balkona koydum (bu bizim gündüz uyutmak için son numaramız), misafirler geldi, Arcayı göstereyim derken uyandı ama hiç mızıkçılık yapmadı. Genel müdür süt izniyle ilgili alternatiflerinizi sunun değerlendirelim dedi. Ücretsiz izin gibi bir lüksüm yok ama sıradışı öneriler var aklımda (bugün Hülyayla da paylaştım) bakalım... öğlen elinde mercimek köfteleri ile annem geldi. Bu arada Arca uyumamakta ısrarlı! akşam 5 oldu hala uyumuyor. kısaca arca ogün hiç uyumadı. Gece de zor uyudu. yordu, yoruldu, hem de çok...
cuma...
hızlı bir güne uyandık. 7 de uyandığında henüz 1 saattir uyuyordu, İlkere dedim ki uyut onu, benim uyumam lazım, feci uykusuzum. uyutamamış ama bana da 1 saat izin verdiler:) sonra ananeye kahvaltıya gittik. sabah şekeri oğlum, dedeyi çıldırttı, acayip keyifliydi. ordan çıktık Alsancağa indik, Hülya ve tunasıyla buluştuk, insan 40 yıllık dostmuş gibi oluyor bir anda. ben daha önce blog yazarlarından hiçbiri ile görüşmemiştim, çok ilginçti. hem hakkında pek çok şey biliyorsun hem hiçbirşey. tuna acayip sevimli ki huysuz bir günündeymişiz. Arca bütün gün uyudu, sadece mothercare de emmek ve alt temizlemek için uyandı. hatta orada ortaokuldan arkadaşım özlemi gördüm, o da 9 aylık kızının altını değiştiriyordu. ben sürekli aman üşümesin pimpirikleri yaptım, hülya tam cool anne hiç takmadı valla, süperdi, allahım ben de böyle olabilecek miyim?? tunada arcanın 8 ay sonraki halini gördüm, şimdi de zor , sonra da ... ama sonrasının daha keyifli olduğu kesin:)
şimdi arca yine uyuyor... temiz hava çarptı galiba, bakalım gece nasıl olacak? ben? yorgunum ama tatlı yorgunluk, alsancak, hülya, tuna, gezmek, evden uzaklaşmak iyi geldi bana...
utanarak söylüyorum ki arcayı 1 haftadır yıkayamıyorduk. geçen hafta aşı sonrası 3 gün banyo yaptırmayın dediler, iyi pazartesi yaptırırız. artık arcanın elleri tükürük, gıdısı yanakları kusmuk kokmaya başlamıştı. ara sıra gülsuyuyla silmek yetmiyor ki. pazartesi oldu, ilker istemiyorum banyo yaptırmak dedi. allah allah benden çok o heveslidir halbuki. meğer doğumgünümü unutan dostlarla bana sürpriz parti hazırlamışlar. O gürültüye arca bir güzel uyudu, biz de parti yaptık:) tabii banyo yattı. salı ilkerin annesi rahatsızlandı, ona gidelim dedik, banyo yine off!!
1 ay öncesinden randevu aldığımız işitme testimiz vardı. aman bebeği burda uyutucaz uykusuz getirin dediler, canım çıktı uyutmamak için, ümit abla arabada tüm şaklabanlıklarını sergiledi. sonra emzirip teste soktuk, bir kulak bitti, öbürüne geçtik. kulak kirlerinden utandım valla. arca da uyandı üstüne! allahtan sakin bir çocuk, uyanık olmasına rağmen izin verdi teste. akşam bir güzel hazırladık banyosunu, artık çitileyeceğim bebişi:) telefon!!
perşembe...
geçen hafta artık ümit ablanın da işe başlaması ile birlikte rahat bir nefes alarak iş maillerime bakmaya başlamıştım. tabii doğumun hemen öncesi ve sonrasında devam eden telefonları saymıyorum, onlar ayrı.. genel müdür mail atmış, teskon fuarı için izmire geldiğimde ziyaret etmek isterim diye. aman pek sevindim, hatta şaşırdım. kendileri bekar ve de çocuksuz birisi olarak bebek ziyaretine gelen insan portresi çizmez pek. ama tam hangi gün demedi. işlerimin bir kısmını devrettiğim arkadaşım hakan yarın gelicez dedi, hem de 10 buçukta. bari öğleden sonra olsun, ümit abla arcayla ilgilenir dedim ama kırmak da istemedim, koskoca genel müdür vakit ayırmış:)
Allahtan biz arcayla uyurken ümit abla evi biraz silmişti. ben sadece etrafı düzenledim. ama ikramlık yok tabii. Arcayla göztepeye indik, kurupasta aldık, Arca uyudu, evde uyanmasın diye balkona koydum (bu bizim gündüz uyutmak için son numaramız), misafirler geldi, Arcayı göstereyim derken uyandı ama hiç mızıkçılık yapmadı. Genel müdür süt izniyle ilgili alternatiflerinizi sunun değerlendirelim dedi. Ücretsiz izin gibi bir lüksüm yok ama sıradışı öneriler var aklımda (bugün Hülyayla da paylaştım) bakalım... öğlen elinde mercimek köfteleri ile annem geldi. Bu arada Arca uyumamakta ısrarlı! akşam 5 oldu hala uyumuyor. kısaca arca ogün hiç uyumadı. Gece de zor uyudu. yordu, yoruldu, hem de çok...
cuma...
hızlı bir güne uyandık. 7 de uyandığında henüz 1 saattir uyuyordu, İlkere dedim ki uyut onu, benim uyumam lazım, feci uykusuzum. uyutamamış ama bana da 1 saat izin verdiler:) sonra ananeye kahvaltıya gittik. sabah şekeri oğlum, dedeyi çıldırttı, acayip keyifliydi. ordan çıktık Alsancağa indik, Hülya ve tunasıyla buluştuk, insan 40 yıllık dostmuş gibi oluyor bir anda. ben daha önce blog yazarlarından hiçbiri ile görüşmemiştim, çok ilginçti. hem hakkında pek çok şey biliyorsun hem hiçbirşey. tuna acayip sevimli ki huysuz bir günündeymişiz. Arca bütün gün uyudu, sadece mothercare de emmek ve alt temizlemek için uyandı. hatta orada ortaokuldan arkadaşım özlemi gördüm, o da 9 aylık kızının altını değiştiriyordu. ben sürekli aman üşümesin pimpirikleri yaptım, hülya tam cool anne hiç takmadı valla, süperdi, allahım ben de böyle olabilecek miyim?? tunada arcanın 8 ay sonraki halini gördüm, şimdi de zor , sonra da ... ama sonrasının daha keyifli olduğu kesin:)
şimdi arca yine uyuyor... temiz hava çarptı galiba, bakalım gece nasıl olacak? ben? yorgunum ama tatlı yorgunluk, alsancak, hülya, tuna, gezmek, evden uzaklaşmak iyi geldi bana...
4 Mayıs 2009 Pazartesi
başka olur ağaların pozu
keyifsizim... ilker arabanın anahtarını almış gitmiş, yedeği bulamıyorum. Arcanın sigorta formlarını yine kargoya veremiyorum, tadilattaki yüzüğümü alamıyorum. Dün sağabildiğim tek 50 cc lik sütü Arca içti. (iyi haber Avent biberonu aldı) Arca deli gibi emiyor ama sanki hiç doymuyor. Geceleri daha uzun süre uyusun derken sanki daha sık uyanıyor. Üstelik kakası da yoğunlaştı mı ne, canı çıkıyor yapasıya kadar. Sık sık emmek istiyor, süt sağmaya cesaret edemiyorum. Uykum var, uyuyorum dinlenemiyorum. İşyeri sistemine bağlanamıyorum. Maillerime bakamıyorum. Hava bir garip ne yağıyor, ne açıyor... hiçbir şey yapmak istemiyorum derken Arcanın fotoğraflarına baktım, geçen haftaki bu pozu beni az buçuk keyiflendirdi... Ağa oğlum benim, poz yapmış!!
1 Mayıs 2009 Cuma
dün uuuffff olduk bugün 31!!
dün sağlık ocağında 2. ay aşılarımızı olacaktık. Dört buçuğa kadar gelebilirsiniz dediler, tam popomuzu temizledik, emeceğiz zırt telefon aman arcayı çabuk getirin verem aşısı kapatılıyor, saat daha 3 bile değil, niye önceden söylemiyorlar diye diye gittik. bebişimin verem aşısı neyse de diğer ikisi öyle canını acıttı ve ağladı ki benim bile gözlerim doldu. Ki ben henüz 15 günlük bebeğimi sünnet ettirirken elinden tutup sakinleştiren bir damla gözyaşı dökmeyen kadınım!!! Allahtan emziremeden gitmişiz, hemen emmeye ve de sakinleşmeye başladı Arca. Sonra ateş düşürücü şurubundan içtik, hava da güzel hadi dedik göztepeye gidelim. Ne iyi oldu, bebişimin bebek yorganına yedek nevresim aldık, sonra penye yelek aldık, pek cici oldu. Kimse kırılmasın da (yani büyükler) yün yelekleri sevmiyorum ben, toplanıveriyor.
Eve geldik, anane dede gelmiş, arcayı sevdiler ama öncesinde arca 2,5 saat uyumuştu, gündüz rekoru!!! Aşıların üzerine şurup bir de temiz hava uyuttu galiba güzelimi.
Bugün benim doğumgünüm!! eskiden 1 hafta öncesinden kutlamalara başlatırdım, - zaten 1 Mayıs unutulabilir mi? - herkese hatırlatırdım bu sene unutmuşum:) ablam sana gelicez pasta kesicez deyince jeton düştü, yaşlanıyorum galiba. ne güzel sabah Arcayla birlikte kuaföre gittik, dediler ki fön sesinden irkilmesin, olur mu canım ne favori white noise u kendilerinin! Nitekim deli gibi uyudu. Her gören babasına benziyor galiba diyor, kıl oluyorum. Bir bebek annesini bu kadar mı inkar eder canım!!! YEğenim bana daha çok benziyor!! bkz.aşağıdaki foto!
Öğlen ablamlar geldi, pasta kestik, tabii mumları duru üfledi. Arca umursamaz biçimde uykuya daldı. Baktım emzirmenin üzerinden 2 saat geçmiş, ablama dedim ki ben süt sağacağım bu veleti de 1 saat uyutacağız, Mission Impossible!! Arca uyudu, anne de tam 105 ml süt sağabildi!!! Ben pompayı kullanmayı pek beceremediğimden olsa gerek şimdiye kadar rekorum 80 di. Tarihi attık, sonra da buzluğa!!! Arca arada mızmızlandıkça pışpışı bastık uyuttuk:)
İlker erken geldi, Arcayı annelerden birine bırakıp başbaşa yemek teklif etti. Doğumgünümü Arcasız kutlamak içime sinmedi. Onu da aldık, Mezzalunaya gittik, İtalyan yemeği yemeyeli sanki yıllar olmuş... Şaşılacak şey...Arca uyudu. Oradan çıkıp Joker mağazasına gittik ve kick and play oyun halısından aldık, hatta bir tane de Nazlıların bebeğine aldık, 50 YTL de hediye çeki verdiler. Bu arada Arca hala uyuyor... Bizim oğlanla sürekli konuştuğumuzdan bizi oyuncak haline getirmiş, hiçbir oyuncak kendisini enterese etmemeye başlamıştı. Arca ile arasında sadece günler olan Tuğçenin Durunun pek hoşuna giden bu oyuncaktan şimdi arcada da var. Öncelikle ayna ilgisini çekmiş gibi, bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek?
Arca sabah gülücükleri, güzel güzel uyuması ile en güzel hediyeyi verdi bana, halbuki en güzel hediye kendisiydi, haberi yok.
1 Mayıs benim doğumgünümden biraz daha fazla anlam taşıyor bu yıl... Çünkü Arcaya süt yetiştirmek için gece gündüz çalışan emekçi memelerim var artık:) Allah onlara güç kuvvet versin:)
Her doğumgünümün temennisi yine aynı... Tüm emekçilerin de bayramı kutlu olsun, olaylar çıkmasın, herşey bayram havasında olsun...
Eve geldik, anane dede gelmiş, arcayı sevdiler ama öncesinde arca 2,5 saat uyumuştu, gündüz rekoru!!! Aşıların üzerine şurup bir de temiz hava uyuttu galiba güzelimi.
Bugün benim doğumgünüm!! eskiden 1 hafta öncesinden kutlamalara başlatırdım, - zaten 1 Mayıs unutulabilir mi? - herkese hatırlatırdım bu sene unutmuşum:) ablam sana gelicez pasta kesicez deyince jeton düştü, yaşlanıyorum galiba. ne güzel sabah Arcayla birlikte kuaföre gittik, dediler ki fön sesinden irkilmesin, olur mu canım ne favori white noise u kendilerinin! Nitekim deli gibi uyudu. Her gören babasına benziyor galiba diyor, kıl oluyorum. Bir bebek annesini bu kadar mı inkar eder canım!!! YEğenim bana daha çok benziyor!! bkz.aşağıdaki foto!
Öğlen ablamlar geldi, pasta kestik, tabii mumları duru üfledi. Arca umursamaz biçimde uykuya daldı. Baktım emzirmenin üzerinden 2 saat geçmiş, ablama dedim ki ben süt sağacağım bu veleti de 1 saat uyutacağız, Mission Impossible!! Arca uyudu, anne de tam 105 ml süt sağabildi!!! Ben pompayı kullanmayı pek beceremediğimden olsa gerek şimdiye kadar rekorum 80 di. Tarihi attık, sonra da buzluğa!!! Arca arada mızmızlandıkça pışpışı bastık uyuttuk:)
İlker erken geldi, Arcayı annelerden birine bırakıp başbaşa yemek teklif etti. Doğumgünümü Arcasız kutlamak içime sinmedi. Onu da aldık, Mezzalunaya gittik, İtalyan yemeği yemeyeli sanki yıllar olmuş... Şaşılacak şey...Arca uyudu. Oradan çıkıp Joker mağazasına gittik ve kick and play oyun halısından aldık, hatta bir tane de Nazlıların bebeğine aldık, 50 YTL de hediye çeki verdiler. Bu arada Arca hala uyuyor... Bizim oğlanla sürekli konuştuğumuzdan bizi oyuncak haline getirmiş, hiçbir oyuncak kendisini enterese etmemeye başlamıştı. Arca ile arasında sadece günler olan Tuğçenin Durunun pek hoşuna giden bu oyuncaktan şimdi arcada da var. Öncelikle ayna ilgisini çekmiş gibi, bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek?
Arca sabah gülücükleri, güzel güzel uyuması ile en güzel hediyeyi verdi bana, halbuki en güzel hediye kendisiydi, haberi yok.
1 Mayıs benim doğumgünümden biraz daha fazla anlam taşıyor bu yıl... Çünkü Arcaya süt yetiştirmek için gece gündüz çalışan emekçi memelerim var artık:) Allah onlara güç kuvvet versin:)
Her doğumgünümün temennisi yine aynı... Tüm emekçilerin de bayramı kutlu olsun, olaylar çıkmasın, herşey bayram havasında olsun...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)