Belçikalı arkadaşlarla sohbet sırasında itiraf ettim: "Biz buraya gelmeden evvel ne yiyeceğiz diye kara kara düşünüyorduk. Sizin burada bu kadar sebze meyvenizin olduğundan haberimiz yoktu."
Bunlar şok! "Ne yiyoruz sanıyordunuz ki?"
Ben bira çekinerek, "Patates filan. Belki biraz konserve?"
Evet, hay bizim cahilliğimize.
mutfak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mutfak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 Eylül 2018 Pazar
26 Ağustos 2018 Pazar
#21gündedönüşüyorum: Yeliz'in sefer tası harekatı
Babam, yemek konusunda seçicidir, bir boğa burcu olarak pisboğazlık yaptığı görülmemiştir. Her zaman az yer, öğünlerini muntazam yer ve mümkün mertebe dışarıda yemek yemez. Şimdi değil, hep böyleydi. Kendi işi olduğu için öğlen dışarıdan pide, kebap söylemek kolay olurdu muhtemelen ama en fazla gevrek ya da kaşarlı tost yerdi, o da evden götürecek bir şey yoksa.
23 Aralık 2017 Cumartesi
Muhteremin "ölüyü dirilten et suyu" tarifi
Geçenlerde bir akşam iş dönüşü epey yorulmuşum, hani nasıl derler dokunsalar yıkılacağım. Asansöre bindim, kapısı açıldığı anda burnuma enfes bir koku geldi. Hmm birileri nefis bir şey pişirmiş... Üçüncü kata geldiğimde aşağıdaki kokunun sadece bir fragman olduğunu anlamıştım. Sabırsızca anahtarı arandım ve nihayet eve girdim. O koku evet sadece o koku şahsımı diriltmeye yetti. İlker'in pişirdiği sadece ve sadece et suyuymuş. Sadece demek haksızlık oluyor ama öyle...
Muhteremin mutfakta yarattığı harikalara "makarna pişirdi" "et suyu hazırladı" "mantar çorbası yaptı" gibi cümleler sarf etmek de öyle...
Muhteremin mutfakta yarattığı harikalara "makarna pişirdi" "et suyu hazırladı" "mantar çorbası yaptı" gibi cümleler sarf etmek de öyle...
6 Kasım 2015 Cuma
Kalamar ve karides soslu makarna
Önce "tamam" dedi baktım
sonra arıyor, bizim Ümit ablanın damadı Zeki, hani balıkçı, Jumbo karides geldi
demiş, en güzellerinden ayırmış. Gel kıymalı makarnadan vazgeçelim, kalamarlı
karidesli makarna yapalım dedi. Olur muydu olmaz mıydı, tariflere internetten
bakalımdı, derken akşam oldu. Karidesleri almış, kalamarları çözdürmüş. Arca
ile ödevler yapılmış, metro çıkışında beni bekliyorlar. Öyle spagettiyle olmaz
fettucine alalımmış, hem mahalledeki markette permasan yokmuş, Göztepeye
inelimmiş. İndik de o permasanın bir avucu 40 liraya satılıyor. Hadi len dedim,
eski kaşara razı olduk.
3 Eylül 2015 Perşembe
Mutfak düzenleme sanatı
O kadar Marie Kondo okuduk, o kadar araştırdık, uyguladık, paylaşmazsak yazık olur.
Aslında bildiğin mutfak düzenleme. Ama kıçına "sanatı"nı koyunca daha havalı oluyor.
Aslında bildiğin mutfak düzenleme. Ama kıçına "sanatı"nı koyunca daha havalı oluyor.
2 Eylül 2015 Çarşamba
5 adımda kullanıcı dostu mutfak tasarımı
Önceki yazıda ana
hatlarıyla mutfak tasarımındaki püf noktaları sıralamıştım.
Gelelim tasarımın
kullanım ile ilgili detaylarına. Günümüzde tasarımcılar tarafından çok
tutulmasa da bir dönem “mutfak üçgeni” denen tasarım kavramı pek trendmiş. Kısaca
ocak-buzdolabı-bulaşık makinası üçlüsü etrafında dönen, mutfak içinde daha az
yürümek, daha pratik olabilmek için önerilen bir tasarım.
Bizim koca mutfakta her
şey tek bir tezgaha dizili olduğu için zaten geometrik olarak mümkün değilmiş.
Hem dediğim gibi bu üçgen meselesi de tasarımcılar tarafından artık pek
tutulmuyormuş. Kullanım kolaylığına sahip olması için bir mutfağın illa ki bu
üçgeni oluşturmasına gerek yokmuş. Uzmanlar bu mutfak üçgeni tasarım konseptini
evrimleştirmişler. Daha kullanıcı dostu bir tasarım sistemi oluşturmuşlar.
Mutfak tasarlarken nelere dikkat edilmeli?
Büyük bir mutfağımız vardı
(evin planı aynı olduğu için hala var), inkâr eden taş olur. Amma ve lakin müteahhit
fazla tezgah koymamış, dolap desen pek kullanışlı değil, eh biz de kiracıyız
diye orasını burasını kurcalamadık tabii. Uzun lafın kısası koskoca mutfağı
yıllardır piç etmişiz! Yazık lan, ağlar o mutfak! Hayır, bir de karı koca
mutfaktan müthiş keyif alan tipleriz, nasıl bu kadar oluruna bırakmışız hayret.
25 Mart 2015 Çarşamba
Mantar soslu bonfile
Bizim muhteremin elinden her iş gelir, ama özellikle mutfak. Anası iyi yetiştirmiş ama adamın içinden de geliyor haksızlık etmeyelim. Tek sorun mutfağa girdi mi, bana, benim gibi kadına yamak muamelesi yapması. Onu soy bunu doğra, etrafı topla… (demiyor ama ben o mutfaktayken ayağımı uzatıp yatmayı sevmiyorum, mutfakta kıç kıça çalışmak daha eğlenceli)
3 Mart 2015 Salı
Körpe ıspanakla salata: "Lorlu cevizli ıspanak salatası" & "portakallı ıspanak salatası"
Ispanağın tohumdan yetişip mideme girmesinden daha uzun bir süreci okuyarak geçirdiğiniz "körpe ıspanak meselesi" girizgahından sonra eşek değilim ya tarifleri vereceğim.
Efendim ilk deneyim tercihimizi lorlu cevizli körpe ıspanaktan yana kullandık.
Efendim ilk deneyim tercihimizi lorlu cevizli körpe ıspanaktan yana kullandık.
2 Aralık 2014 Salı
Mevsimi geçmeden Girit kabağı
Girit kabağı diyorlar değil mi?
O leziz koyu yeşil minik kabaklar, körpe.
Pazarda gördüm mü almadan geçemiyorum ki ben o pirinçli kabak yemeğini sevmem.
Dolmasını da pek sevmem. Ancak mücver olacak ya da acılı kavurma, yanına yoğurtla.
Bu körpe kabaklar ise en güzel salata oluyor. Aslında kolay ve bence herkes biliyor. E kadın ne demeye yazıyorsun diyebilirsin.
O leziz koyu yeşil minik kabaklar, körpe.
Pazarda gördüm mü almadan geçemiyorum ki ben o pirinçli kabak yemeğini sevmem.
Dolmasını da pek sevmem. Ancak mücver olacak ya da acılı kavurma, yanına yoğurtla.
Bu körpe kabaklar ise en güzel salata oluyor. Aslında kolay ve bence herkes biliyor. E kadın ne demeye yazıyorsun diyebilirsin.
28 Ekim 2014 Salı
Çıntar (çintar, melki)
Çintar ya da çıntar ya da Balıkesir’deki adıyla melki…
Adı çok ama lezzeti eşsiz…
Bu mantarlar, Ege ve Akdeniz bölgesindeki çam ormanlarında
sonbahar yağmurları sonrası ağaçların dibinde yetişirmiş. Pek çok hastalığın
tedavisinde kullanılan protein deposu değerli bir tür imiş.
Önceki yazıda dediğim gibi ben bunlardan bir kilo kadar
kaptım geldim. Çocuklar gibi şenim. İlker, zehirlenmeyelim dedi. Yok yav dedim
ama ben de anlamam mantardan, kültür mantarı dışında da mantar filan almam. Ama
aldım işte, pişireceğim ve yiyeceğim, benim başıma bir şey gelmezse, akşam etin
yanında muhtereme de ikram edeceğim.
7 Ağustos 2014 Perşembe
Izgara kalamar dolması
Tatil mevzusu sebebiyle kazanmış olduğum antipatiyi nefrete dönüştürmeden tarifi vereyim bu tekneydi denizdi, kalamardı meselesi kapansın aramızda.
Tarif kısaca İlker – Yeliz ortak
dötten uydurması.
Ama yok o kadar da haksızlık etmeyelim. Önce bir yerde bir
yemeği yiyoruz (mesela bunu Cunda’da yemiştik), yerken hoşumuza gittiyse zaten
tarifi o an oluşturmaya başlıyoruz.
“Hmm nasıl yapmış bunu?”
“Peynir fazla erimemiş bak.”
“Evet kaşar olsa bak akar, akmayacak ızgarada.”
“Permasan?”
“Yok lan ağır olur. Sepet peyniri bu…”
“Sosunda bir ekşilik var, nar ekşisi değil de soya sosu ya
da balsamik bu”
“Ben pişiririm sos senin işin, karışmam!”
Karışmadı. Ama sosa, yoksa tutmaktan temizlemeye,
pişirmekten servisine kadar en ince ayrıntısına kadar muhteremin ellerinden
çıktı kalamar ızgara.
7 Haziran 2014 Cumartesi
Krema mantar penne... E daha ne?!
Efendiiiimm bu yavru muhteremin el emeği göz nuru. Bizde yalan yok, adam kendi düşündü kendi yaptı. Neredeyse mutfağa sokmadı beni. Ama öncesinde istişarelerde bulunduk yani fikir aşamasında katkım olmadı dersem manasız bir tevazu olur.
Ne alaka deme! Yemeği hazırlama öncesi, sırası ve yeme sonrası ilker yeliz sohbetlerinden ciddi bir yemek programı çıkar!
3 Haziran 2014 Salı
Chocolate chip cookies - Nestle orijinal
Arca cücesinin babaannesi sağlıklı beslenme gurusu gibi bi' şeydir.
Envai çeşit ot yer, o otlardan acayip yemekler kavurmalar filan yapar.
Tek düsturu vardır, sağlıklı olacak!
Mutfakta sağlıkla ilgili okur, uygular, aktarır. Hatta İlker'e sorsan sağlık uğruna lezzetten ödün bile verir.
Ama biz bu hafta, ailecek korkunç sağlıksız bir kurabiye ile onu yoldan çıkardık.
Buna kısaca "babaanneyi yoldan çıkaran kurabiye" diyebiliriz, pek kısa olmadı ama doğru!
Şöyle anlatayım, üç tepsinin bir tepsisini yazlığa götürdük, yemediklerimizi eve geri götürecektik, akşam çayının yanına ister mi diye sordum, "sizin evde daha varsa, sen onların hepsini koy bana, kırıntılarını bile koyabilirsin, yerim" dedi.
Lezzet anlamında daha da söyleyecek laf kalmamıştır.
Envai çeşit ot yer, o otlardan acayip yemekler kavurmalar filan yapar.
Tek düsturu vardır, sağlıklı olacak!
Mutfakta sağlıkla ilgili okur, uygular, aktarır. Hatta İlker'e sorsan sağlık uğruna lezzetten ödün bile verir.
Ama biz bu hafta, ailecek korkunç sağlıksız bir kurabiye ile onu yoldan çıkardık.
Buna kısaca "babaanneyi yoldan çıkaran kurabiye" diyebiliriz, pek kısa olmadı ama doğru!
Şöyle anlatayım, üç tepsinin bir tepsisini yazlığa götürdük, yemediklerimizi eve geri götürecektik, akşam çayının yanına ister mi diye sordum, "sizin evde daha varsa, sen onların hepsini koy bana, kırıntılarını bile koyabilirsin, yerim" dedi.
Lezzet anlamında daha da söyleyecek laf kalmamıştır.
19 Mart 2014 Çarşamba
Kefir mucizesi
Bu yazıyı yazmak için Arca’nın hasta olmasını bekledim. Daha doğrusu ana babasından en az birinin aklının ucundan dilinin ucundan “ne zamandır hasta olmuyor” lafının geçmesini. Sağ olsun benim dilimi ısırmadan aklımdan bile geçirmeyeceğim bu sihirli şom cümleyi İlker söyledi, “senin kefir işe yarıyor galiba” diye de ekledi, “ay İlkerrr” dememe kalmadı, Arca ateşlendi. Büyü bozulduğuna göre özgürce yazabilirim.
Ocak ayıydı sanırım, İstanbul’dayım. Arca’nın ateşinin katiyen düşmediği o hastalık, muhtemelen gripti. İlker’in ardından Arca da hastalanmış ve ben günübirlik gidip dönecekken ilave bir toplantı sebebi ile bir gece kalmak zorunda kalmışım. Aklım Arca’da ama en azından Elvan’da kalıyorum, arkadaşımı göreceğim tesellisi var. Elvan’a vardığımda annesiyle telefonda konuşuyordu, selamlar, sevgiler… Nurgül teyze Elvan’a tembihliyordu, “o kefirden ver Yeliz’e, içirsin Arca’ya” diyordu.
17 Şubat 2014 Pazartesi
Beğendi yatağında deniz mahsulleri sote
Ablam geçen gün instagramdan şahane bir karikatür göndermiş.
Koptum yeminle!
Evet günün çorbası mutfağında benzer görüntüler yaşanıyor bu
ara. Ama ben unutsam her şeyde olduğu gibi sosyal medyadaki bu aktifliğimde de
destekleyici olan muhterem unutmuyor, pişiriyoruz sonra koy bunu instagrama
diyor. Hatta kimi zaman nasıl bir açıdan çekeceğimi söylüyor, hatta ve hatta instagrama
koyacağım fotoğrafları bizzat kendisi çekiyor.
Bir beni çekmiyor allahsız. Selfie çekeceğim diye canım çıktı yeminle. Ki ben buna dedim kocam dedim muhterem dedim, haberim yokmuş gibi çek panpa dedim, okurken ne bileyim bebemle oynarken… takipçilerim selfie selfie bıktılar dedim, beni bir tam açıdan da seyre dalsınlar dedim, benim o makyajla bile bir halta benzemeyen makyaj bloggerlarından neyim eksik dedim, gencim:P güzelim :P dedim yok dinletemedim.
4 Ocak 2013 Cuma
Mezeleri mezeciden satın alan birinden ilginç bir tarif geliyor şimdi!
Benim bu ev ahalisine kabak sevdirme çabalarımın altında yatan ne? Harbi diyorum bak, bir psikolog tarafından incelenesi bir vakayım. Ve niye kabak? Kendim de sevmiyorum işin garibi!
Yılbaşı da geçti, hangi sofraya yakıştıracağız bu mezeyi bilmiyorum. Zira yılbaşında rostoyu bile kocasına yaptıran rezil bir insanım.
Yılbaşı da geçti, hangi sofraya yakıştıracağız bu mezeyi bilmiyorum. Zira yılbaşında rostoyu bile kocasına yaptıran rezil bir insanım.
27 Aralık 2012 Perşembe
Ev yapımı tagliatelle
6 yumurta, 1 kilo un, 1 çorba kaşığı tuz...
hatırladığım bu! malzeme mühim değil! mühim olan stresini hamura atabiliyor musun?
eski yazıları fotoğrafları karıştırırken annemin seneler önce aldığı makarna makinasını buldum. Evet makinada kesiyorsun aman da ne kolay diyorsun ama öyle değil işte. Yoğuracaksın hamuru.. Hayat seni nasıl yoğuruyorsa nasıl sertleştiriyorsa, sen de hamura aynı muameleyi çekeceksin abicim.
hatırladığım bu! malzeme mühim değil! mühim olan stresini hamura atabiliyor musun?
eski yazıları fotoğrafları karıştırırken annemin seneler önce aldığı makarna makinasını buldum. Evet makinada kesiyorsun aman da ne kolay diyorsun ama öyle değil işte. Yoğuracaksın hamuru.. Hayat seni nasıl yoğuruyorsa nasıl sertleştiriyorsa, sen de hamura aynı muameleyi çekeceksin abicim.
20 Kasım 2012 Salı
Bir hafta sonu evde cüce oyalama klasiği : Mutfak
Dün Arca ile akşamlar yapacak bir halt bulamıyorum diye mızmızlanıyordum ya, aslında bakma abartıyorum, cidden abartıyorum.
SPK'yı sevmem, okuduğum tek kitabı "Anne İş'te" ve Arca üç aylıkken filan okumuştum, işe döneceğim ya akademik olarak kendimi eğitmeye çalışıyordum, başka da alternatifim yoktu. Bir elimle süt sağarken diğer elimde bu kitabı tuttuğumu ve çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Deneyimsizlik işte...
O kitapta tüylerimi diken diken eden pek çok saçmalığın yanında hoş bir öykü de vardı. Gerçek midir bilmem, ben inanmayı tercih ediyorum, daha doğrusu "acaba çocuğuma yeterince zaman ayıramıyor muyum" diye telaşlandığım zamanlarda aklıma öyküyü getiriyorum ve vicdanımı rahatlatıyorum diyelim : )
18 Ekim 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)