Zor bir haftaydı. Seyahatler, projelerde karar alma zamanları, yaklaşan toplantılar yetmezmiş gibi bir de yeni şeyler çok zorladı. Kendim hakkında düşündüklerimin, vardığım yargıların başkaları tarafından ne kadar farklı olduğunu görmek ve sindirmek (ya da üstünü örtmek demeli belki de) kolay değildi. Yola devam etmenin her zaman bir çaresi bulunur.
Kendinle ve ailenle küçük mutluluk alanları inşa edebildiğin zamanlarda her şey daha kolay oluyor. Geçtiğimiz hafta yaşadığım ve muhtemelen önümüzdeki hafta da yaşanacak zorluk bundan kaynaklanıyor. Yetersizlik hissini aştım artık, "yetişmeyivereyim nedir yani?" kafasına geçeli yıllar oluyor.
Benimkisi isteyip de yapamamaktan kaynaklı bir gerilme. Yani Arca ile daha çok sohbet etmek istiyorum, İlker'le daha çok vakit geçirmek. Küçük şeyler var, mesela İlker'le mutfakta takılmak, Arca ile uno filan oynamak. Bunlar iyi gelen şeyler. Bana kendimle vakit geçirmek de iyi geliyor. İyi bir arkadaşım ben, kendime vefasız olmak istemiyorum. Ama işte bazen oluyor. Tüm bunları isterken, tüm bunları yapabilecekken başka şeylere vakit ayırmayı seçmek, işte aslında bir tarafımla o mücadeleyi vermeyi seçmek daha da zorluyor. Çünkü biliyorum ki, o an mesela kendimle vakit geçirmeyi seçsem, yine de kendimi iyi hissetmeyeceğim.
Kafada dönüp dolaşan tilkilere hoşgeldiniz.