İki post evvel yemek için yaşayanlar kulübünden bahsetmiştim. Eşbaşkanlar ben ve muhterem.
Muhterem bir tık daha manyak eminim.
Şöyle ifade edeyim.
Bir pazar sabahı düşünün. Brüksel’de pek nadir bir olay olarak güneş bulutların arasından günaydın demiş, allahım başımıza taş yağacak! Muhteremle sabah kahvelerimizi yudumlarken anlaşmışız, öğleye kalmadan yürüyüşe çıkacağız, hem de gezinti filan değil ha, yüksek tempo bir saat yürüyeceğiz. Belçikalıların meşhur uygulamasından baktık, teyit ettik, yağmur öğlene kadar yok.
Spor kıyafetlerimizi giymiş, çıkmışız yola, hedef 1 saatte 6km”den fazla yürümek.
Kiraz ağaçları çiçeğe vurmuş, kimi taçyapraklarını döküvermiş, yer pembe, dallar pembe ben pembe coşmuşum, her yeni gördüğüm çiçekte muhteremi dürtüyorum, bak geçen bunlar tomurcuktu, nasıl da açmış hey yavrum be!!
Muıhterem ne dese beğenirsiniz? “Kahvaltıda ne yiyelim?” Ay ne bileyim peynir ekmek yumurta … “İtalyan marketine gitsek de mortadella salami alıp baget ekmeğe sandviç yapsak mı” yürüyüş yapıyoruz ya düzgün mü beslensek? Yok yok o sandviç çok iyi hem rotayı değiştirirsek hem markete gideriz hem de yine 1 saat yürümüş oluruz yağmurdan önce eve varırız.
Serde oburluk var hayır diyebilir miyim? Demedim.
Yaptık aynen dediği gibi yaptık. Sandviçlerden sonra göbeğimizi kaşırken bundan sonraki pazar sabah yürüyüş rotamızı belirlemiş olmanın haklı gururuyla birbirimizi kutlamaktaydık. Evet yine bir etkinliği lezzete bağlamıştık.
O yazıda yorum yapan Ahu, acaba Brükselde yemek işine mi giriyoruz, acaba haber mi veriyoruz diye bir beklentiye girmiş, ayol biz o işe girsek iki günde batarız, pişirir pişirir biz yeriz.
Yeriz ama iyi yeriz. Nitekim durumlar fena … neden dersen kilolar aldı başını gidiyor, yürüyüşmüş egzersizmiş efendime söyleyeyim yogaymış hikaye, bizim göbek önden gidiyor, göt arkadan çekiyor.
Biraz dikkat mi etsek, az mı yesek, temiz mi yesek derken dün büyük bir özveriyle Antwerp’te bulduğumuz şahane dönerci teklifi ile üstüne cila atabileceğimiz falafelciyi reddettim. Kendimle gurur duyuyorum, tabii ertesi sabahına kolum kadar ekmeğe sandviç yemeyeydim iyiydi. Neyse ne diyordum gurur. Evet diyet konusunda kendimle gurur duyduğum tek konu yemekleri ofise evden götürmek. Diğer bir deyişle sefer tası ecnebicesi lunch box.
Konuyu ve iki evvelki postu bağlayacağım şey şu ki, evden işe sefer tası - lunch box götürüyorsanız da bunun bile bir özeni, raconu zevki lezzeti olacak. Ofiste lunch boxlarıma iltifatlar aldığımı fark edince, bana göre gayet sıradan olan bu rutinin başkalarına ilham vereceğini düşündüm ve Lunch box tariflerimi paylaşmaya karar verdim. Salata ağırlıklı bir seri olacak, baştan söyleyeyim ;)