O kadar sorduk, yazdınız, eşek değiliz ya bir rapor hazırlayacağız, belli sonuçlara varacağız elbet : )
Şimdi reklam olayını meşrulaştırdığımıza göre (evet ben bokunu çıkarmayacağım, okurlar da reklam gördüler mi görmezden gelecekler, gül gibi geçinip gideceğiz : ))) geri kalan tüm görüşleri irdeleyebiliriz.
Öncelikle şunu söyleyeyim, benim yorum kısmım denetimsiz, özgür bir platform. Bana küfür, hakaret, ne bileyim aşağılama dışında yapılan hiçbir yoruma kırılmam, darılmam, gücenmem. Duygusuz bir öküz olduğumdan değil, sadece sanal alemde güzel dostlukların yanı sıra gönül kırgınlıkları, dedikodu, incinme dolu uzun bir geçmişim var.
Beni ne kadar tanıdığını sansan da bacım, aslında şu ekrandan yazdığım kadar tanıyorsun, o yüzden beni aslında iyi ya da kötü hiçbir şekilde tam anlamıyla değerlendiremezsin. Yani bunu yapamazsın, yeteneksizsin demiyorum, sadece elinde beni tam anlamıyla değerlendirecek kadar done yok, onu diyorum. İşte tam da bundan sebep, benim için güzel şeyler söylediğinde nasıl bir ego patlaması yaşamıyorsam (desem de inanma götüm kalkıyor), beni yerdiğinde de dünya başıma yıkılmıyor, yapıcı eleştirilere de asla kırılmıyorum. Senin yazdıklarını sallamadığım, önemsemediğimden değil katiyen, sadece iltifatlı-eleştirili bütün yorumlara duygusal değil, mantıklı yaklaşmaya çalışıyorum.
Ama bokunu çıkarmayın! tepeme çıkmayın, haşlarım:P
Gelelim değerlendirmelere…
“Yorumlarımıza cevap yaz kadın!” eleştirisi “sen yaz ne yazarsan yaz” görüşünü takip etmekte sayın seyirciler. Demek totomdan sallamaya devam : ) Ama bundan gayrı yorum yazanları cevap manyağı yapacağım. Bunlar hep fazla yazmaktan oluyor. Yorumlara cevap verme hızım yazı yazma hızımdan daha düşük ama performansımı arttırıcı çözümler peşindeyim. Mesela tuvaletteyken telefondan yazabilirim. Iyy evet iğrencim biliyorum ama zaman yaratma yolları arıyorum, takdir edin len!
Anladığım kadarıyla yazıların bir düzen bir nizam içinde olmasını istemiyor okuyanlar. Vallahi işime gelir : ) İç çamaşırı çekmecemin düzeni yokken blogda bir disiplin sağlayacağımı düşünmek yüksek perdeden iyimserlikti zaten : ) Farkındayım, dumur diyalogları daha sık yazmalıyım. Telefonun ve iPad’in evernote kısmı Arca’nın dumurlarıyla doldu taştı, ama elime klavyeyi aldım mı hep başka konular giriyor araya. Bu ara yazacak ne çok şeyim var, ben bile şaşırıyorum.
Bu “elime klavyeyi aldım mı duramama” sendromu, bana bir konudan başlayıp çok acayip bir yerden çıkma ve sayfalar dolusu yazma olarak geri dönüyor. Öyle ki son zamanlarda yazmayı bitirdikten sonra yazıları bölmeye başladım. Çünkü blogda uzun yazı sevmiyorum. Oku oku sıkar adamı yav. Sıkmıyor mu?
Bir arkadaşım "hafta sonu da yaz" demiş. Bana sanki insanlar hafta sonu okumuyor gibi geliyordu ama bunu da günde iki post gireceğime hafta sonuna yazıları kaydırarak çözeriz, elime mi yapışır canım, hiç problem değil.
Teknik bazı yetersizlikler var sanırım, özellikle şablon ve gadgetlarla ilgili, arama bölümü ile ilgili bir geri bildirim geldi, bir de önceki-sonraki tuşlarına bir atraksiyon yapabilecek miyiz bakalım.
Şekil itibariyle, sadelik konusunda hemfikir olmamıza memnunum. Zira ben de karmaşayı sevmiyorum. Özelliklere sayfalara yönlendiren resimli bölümleri herkes seviyor yeayyy ! çok uğraştım lan onlarla, beğenmeseniz de değiştirmem! Ama daha çok öne çıkaracak bir yöntem buldum. Sayfayı üçe böldüm böylece sağ tarafta bölümler oldu, sol tarafta ise beni takip edebileceğiniz mecralar : ) Sağ taraftaki arşivi de genişlettim ve başlıklara ayırdım, böylece önceki yazıları da görebiliyorsun, hizmete gel vatandaş! Son olarak bu düzenleme yazının da ortada ve biraz daha dar bir kısımda olmasını sağladı ki, o genişlik beni de rahatsız etmekteydi. Budur, şeklim budur bundan sonra. Bundan gayrı belki daha iyi bir fotoğraf çekersem banner fotoğrafını değiştiririm, ya da şimdi kırmızı hakimiyetinde olan yazıları başka bir renge dönüştürürüm, bilmiyorum ama o sağdaki bölümler kesinlikle kalacak:)
Son olarak, işle ilgili yazmam konusunda bazı görüşler var. Yazıyorum aslında ama satır aralarında sadece… Neyini anlatacağım ki? Öyle Çinlilerle Almanlarla takılıyoruz, sefil bir ücretli çalışanım sadece. Burada eğlenceli, neşeli, keyifli tarafından bakmaya çalışıyorum hayata, soru işaretlerinden ibaret kariyerim, bu eğlencede kendine bir götlük yer bulursa ne ala :)
Beni okuyanlara, güzel önerilerde, yapıcı eleştirilerde bulunanlara bu uzun geri bildirim raporunu bir borç bilir, hepiciğinizin gözlerinden öperim.
5 yorum:
ayol ne zaman sordun ne zaman cevaplar aldın...Ben havuza denize dalarkene kaçırdım galiba bişileri...
Nasıl yazarsan yaz,ne zaman yazarsan yaz, yorumlarımı ister cevapla ister salla keyfin bilir...Ben seni seviyom Yeliz o ka
yaaa öyle havulardan fotoğraflar filan nefisti nefis:) az önce yazını okudum yorum yazamadım buradan cevap yazayım dedim. zaten aklımdaydı o peri tozu denen kitap şimdi artık rüyalarıma girer okuyamazsam:))
bayılıyorum tarzınıza:) bağımlı oldum:)))
seni okumak çok keyifli, hep yaz çok yaz :)
bu hali ek bi güzel oldu yeliz sade ama kımıl kımıl, kokoş değil ama janjanlı :)) mercan..
Yorum Gönder