12 Temmuz 2010 Pazartesi

Haftasonu

İzmirde cuma akşamından herkes yazlığa kaçar. Otoban E-5'ten farksız olur. Cumartesileri sokakta sadece kedi köpekleri görürsünüz, onlar da park halindeki araba altlarında gölgelenmeye çalışır. İzmir terkedilmiş şehir görüntüsüne bürünür. Misal bizim sokakta park yeri kolaylıkla bulunur. Aslında İzmirin terkedilmişliğinde ayrı bir güzellik olur. AVM'lere gidip gönlünce alışveriş yapabilirsin. Ya da sabahın köründe sahilde sakin kahvaltı yapabilirsin. Bu hafta kaçan takımından bekçi takımına geçiş yaptık.
Arca çıkmak ister, oyun ister, atta ister ama hava sıcak!! Allahtan Ümit abla cumartesi gelmedi de en azından temizlik tantanasına kurban gitmedik. Bizim evde temizlik, Arcaya şenlik!! Vileda kovasına kafa sokar, elektrik süpürgesinin peşinden koşar. Mümkün değil koparamazsın temizlikten.
Sabahtan İlkerle bakkala gittiler, "mii" kovaladılar. Biz Montessori Semineri için bi yerle görüşecektik, görüşeceğimiz kişi yoktu, hem başka fikirler hasıl oldu, vazgeçtik. Sonra denizle zeynep ve poyrazı ziyaret edecektik, denizin işi çıktı. Kaldık Arca ile evde başbaşa.
Neler neler yaptık?
top oynadık
saklambaç ve yakalamaç oynadık
kitap okudum, dinledi (süper yaa, dinliyor, eskiden sadece kendisi bakmak isterdi)
dans ettik
puzzle yaptık
kudurduk
çekmeceleri dağıttık
manava gidip barbunya aldık - bu yaklaşık yarım saat sürdü. Manav sadece üst sokakta!
barbunya ayıkladık, yerlere attı, ben topladım, ben attım o topladı
sabah uykusunu reddettiği için öğleden sonraya kaydı
o arada işten aradılar, acil mail istediler
Arca yemek yerken uyuyakalacaktı nerdeyse
Yemekten sonra duş yaptı, külçe gibi devirdi, uyudu.
Dedim 2-2,5 saat uyanmaz.
yemeğimi yerken maili gönderdim, 2 telefon konuşması yaptım
barbunyayı, akşam için makarna sosunu ocağa koydum
biraz dinleneyim sonra etrafı toplarım dedim, TV karşısında bi dondurma yemeğe başladım
ki Arca uyandı:( daha ayaklarımı uzatacaktım, film seyredecektim, evi toplayacaktım.
Elimdeki dondurmaya yalana yalana saldırdı. hemen buzluğa attım.
Beraber balkon yıkadık
Yetmedi o kadarcık su, banyoya bıcı düzeneği kurduk. Yaklaşık 1 saat suyla oynadı. Tabii başında durmak lazım, bırakamıyorsun.
İlker geldi, ben bitmiştim. Evin halini gördü, neyse toplarız dedi, banyoyu gördü, ŞOK! Ben gamsız gamsız "uzanacağım siz arca ile etrafı toplayın" dedim. ama Arca peşimi bırakır mı? Ben uyurken burnumu sıktı, öptü, dürttü, tabii ki dinlenmek yok. ben de toplamaya yardım ettim. Gül ve Orçun geldi. Mis gibi kurabiye getirmişler, çayla nefiss! Arca muzun üzerine üzümlüleri götürdü. Gül ile Arca oynarken ben 20 dakika uyudum (ne büyük nimet!!!) Akşam balkonda kıymalı makarna yedik. Arca kendininkileri kafasından aşağı döktü, mıncırdı, sıktı, ara sıra yedi.
Ve günün en güzel kısmı, 9 da yatağa yollandık, yarım saat içinde tüm rutin tamamlanıp uyumuştu:)
Biz de Gülle bira-çiğdem klasiğinde balkon sohbetleri yaptık. PES'ten kafasını kaldıran Orçun ve İlker de ara sıra katıldı. Uykumuz gelince kanepede konuşlandık. Arca uyanmalarına devam etti ve sabah 6 da beni ayağa dikti.
Nispeten daha güvenli oyun odasının kapısını kapattım, kanepeye uzandım, müziği açtım. "bak anne uyuyacak, sen oyna, istediğin zaman yanıma gel, uyandır" anladı galiba en az 10 şarkı uyumuşum:) yanım geldiğinde kokudan durumu anladım.
İlker kalktı, Arca kahvaltı etmedi, biz umursamadık, babaneye gittik. Arca bi babanede çok zorlanıyor. "Babi" "bibabi"... zor tabii 3 hece. Babanenin evini de bi güzel dağıttık. Yine pek bişey yemedi biz yine takmadık. Sabahın köründe kalktığı için sabah uykusuna yattı.
Öğlen bilgisayardan kendi resimlerine bakarken kaptırdı bi tabak yemek yedi, yeay!!

Öğleden sonra hep beraber İlkerin kuzenlerine gittik.
Arca arabada uyumuştu, tesadüf Duru da uyuyordu, ilk Arca kalktı, Durunun oyuncaklarına musallat oldu.


Çamların altında kocaman bir bahçe... Ufukta ışıl ışıl bir deniz...

Arcanın kozalakla tanıştığı andaki mutluluğu...

Duru Arcaya oyuncakla nasıl oynanacağını anlatıyor.

Kurtlu Arcanın oturduğu nadir anlardan biri...

Top peşinde Duru ve Arca, gönüllerince koşarken...

Arcanın doğumunu yaptıran Gülnur teyzemizin Urladaki evindeydik. Evin her köşesinde onun izleri, emeği, fotoğrafları... En son öldüğü gün ordaydım. Ama daha çok son zamanlarına denk gelen bayram ziyaretimizden bahsedildi. Hep istediği gibi bütün çocuklar ,torunlar biraradaydı.

İlker kupa maçına yetişti, Arca o kadar köftenin ağırlığına dayanamayıp yolda sızdı, Yeliz makinaya çamaşır atıp, duş alıp bir kahve, dünden kalan kurabiye ve bir filmle (P.S: I love you) haftasonuna noktayı koydu.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

aynı sey benim de basima geldi Yelizim, daha uyur diye yaydim zart diye kalkti :)
ayni Kanz sortun ayni renginden bizde de var :))
Ya ben sizinle tanismayi cook istiyordum, kismet.
operiz

saricizmeli dedi ki...

okurken bana dinlendirici geldi, yeliz bu haftasonu.
ayrıca ne zamandır kurabiye yapmadığımı farkettim.
evde bir margarin vardı, tarihi geçmiş midir ki. bu akşam yapsam gelir misiniz ki:)

yeliz dedi ki...

kirazım hep diyorum bunlar aralarında konuşuyorlar, telepatik minikler.
o şortu çok seviyorum, tek kısa şortu arcanın. diğerleri pek bi capri:) ben de çok istiyordum kirazım yaa, olsun bi dahaki sefere:)

yeliz dedi ki...

sarıçizmelim ben "at kafana delsin" modellerinden beridir yapmıyorum alıyorum. ayy çok iğrencim:P ama sen yapsan kesin gelirim, mis gibi:)

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Yeliiiizzzzz her resimde bir farklı geliyor Arca bana.Tam yemelik olmuş, hap gibi yutarım ben onu :))
Sanki Amca'ma da biraz dönmüş siması,İlker kızmasın :))

Öptüm ikinizi de.

yeliz dedi ki...

annem de babama benzetiyor. babam sevinsin diye sanırım:) zavallı adamın bi geni de bize geçseymiş, durudan da göremedi belki arcadan görür benzerliği:)