21 Nisan 2014 Pazartesi

Barış Bıçakçı. Sinek ısırıklarının müellifi

Eğer objektif bir kitap eleştirmeni olsaydım, Barış Bıçakçının  “Sinek ısırıklarının müellifi” isimli eserini yere göğe sığdıramazdım. Ancak ben ne kitap eleştirmeniyim ne de objektifim.


Barış Bıçakçı, kısa net öz derin cümlelerle kısa bir roman yazmış. Aforizmalarının sıklığını kahramanın da bir yazar olmasına bağladım, üzerinde çok durmadım. Dediğim gibi bir kitap eleştirmeni, bu kitap hakkında sade, derin, düşündürücü gibi sıfatlar kullanırdı.

Yazık ki kitap da, kitaptaki karakterler de benimle ve son günlerimle öyle bir örtüşüyor ki, ruhsal yaralar almamak için bilinçsizce savunmaya geçtim okurken. Fazla düşünmeyecek, kendimden izler bulmamaya gayret edecek, neticede kendimi içsel bir sorguya çekmeyecektim. Bilinçaltımla sözsüz anlaşmamızın şartları buydu. Ben anlaşmaya uydum, bilinçaltım da savunmasını hazırladı ve kitabı okuyup bitirdik birlikte. Ve “ay çok bayılmadım” diyerek noktayı koyacakken kendimi Barış Bıçakçı’ya ve bu kitaba haksızlık yaparken buldum.

Sözlerimi geri alamam çünkü doğru, çünkü bayılmamak üzere okundu ve bitti. Ama noktayı koyup arkama bakmadan çıkıp gitmek doğru değil. En fazla bir virgül koyabilir, şu anki içsel sorunlarımı aşıp da tekrar düzlüğe çıktığımda ya da sorunlarımı kabullenip mertebe atladığımda yani uzun lafın kısası kitap hakkında düşünürken kendimi çok incitmeyeceğime karar verdiğimde tekrar okunmak üzere rafta güzel bir yere yerleştirebilirim.


Ha unutmadan bu benim okuduğum ilk Barış Bıçakçı kitabı, yazarı tanıyanlar sevenler “Bizim büyük çaresizliğimiz” isimli eserini öve öve bitiremiyorlar, hani bu yazıyı okuyup da yazarı es geçmeyi düşünenler varsa aman ha, benim gibi delinin ipiyle kuyuya inilmez, araştırmanı yap önerileri dinle öyle karar ver, der kaçarım.

6 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

"Bizim Büyük Çaresizliğimiz"i lütfen oku ama bence filmini izleme. Kitap benim başucu kitabımdır, öyle severim. Filmine nasıl bir hevesle gittim ve kitabı okurken kahramanlarla ilgili kurduğum hayallerin tümü yer ile yeksan oldu. Eli yüzü düzgün bir filmdi belki ama asla benim kitabımın filmi değildi...

lale dedi ki...

Cemil adamım ya şahane çilek reçeli yapar ve nohutların ıslanırken çıkardığı çıt çıt seslerine benim gibi hayret eder:))

Bence de '' Bizim Büyük Çaresizliğimiz''i oku ama kesinlikle filmini izleme...

Unknown dedi ki...

Sinek ısırıklarının müellifi bence bir yaz akşamında okunmalı falan....sanki kitap öyle bir ortam istiyor gibi :) bir de hikayenin geçtiği mekanda eğer sende yaşadıysan olaya karşı ayrı bir ilgi duyarsın ya...benimki biraz öyle oldu. Ama genel olarak kitabı beğendim diyebilirim...Yazar dünyasının o iç sorgulamalarını ise oldum olası bayık bulurum bunu da es geçmeyeyim :)

yeliz dedi ki...

Yok nurşen ablacım zaten filme uyarlanmışlar bende hep bir hayalkırıklığı yaratıyor. insan kendi filmini çekiyor okurken. bizim büyük çaresizliğimizi kesinlikle okuyacağım.

yeliz dedi ki...

ahhh evet çıt çıt sesleri... sessizliğinin ve yalnızlığının tıkırtısı:)

yeliz dedi ki...

hmm evet doğru tam yaz kitabı. son sayfalarını yazllığın bahçesinde okurken aynı duygulara kapıldım ben de:) Metroda okumak hoşuma gitmemişti. Ben editörle monologlarını sevdim yav, hani o iç sorgulamaları diyorsan.