15 Temmuz 2014 Salı

Pencereme aşk kondu

Her yaz başı yaz kitapları listesi yaparım. "Yaz kitabı ne lan, kitabın mevsimi mi olur" diyene de teessüflerimi sunarım. Olmaz mı yav? Misal kitap kulübünde Eylül için Virginia Woolf’tan “kendine ait bir oda”yı seçtik. Eylül o kitaba yakıştırdım ben. Okudun mu desen okuduğum ettiğim yok da öyle işte hissiyat de geç…

Yaz kitapları listesi bu yıl pek kabarıktı, aralarından Kinyas ve Kayra, Kahperengi okundu, araya bir Middlesex sokuldu (ki listemde olmamasına rağmen süzme bir yaz kitabıydı), yetmedi bir de Alper Canıgüz alındı, bu arada en soft en romantikleri yataktan kalkamayan anneme verildi. Asma Pansiyon ve işte az sonra posta konu olacak olan “Pencereme aşk kondu”.

Çeviri iyi de o isim nedir arkadaş? Hani birileri tavsiye etmese, sevimli kapak resmine bile aldırış etmeden çark ederdim. Annem güzel demese, okumaya bu kadar heveslenmezdim.

İtiraf etmem gerekirse, falso ismi bir kenara koy, dünya tatlısı bir romantizm diyebilirsin kitap için. Hatta daha da ileri gidip; çekseler ne güzel film olur bile diyebilirsin. 

Ben dedim.

Ayrı dünyaların insanı klişesine tamamen uyan iki çocuklu, üçüncüye de gebe bir kadın ile kimsesiz bir erkek… Ortak yönleri toplum tarafından dışlanmışlık. Yalnızlık… (Bak kinyascım kayracım bunlar da dışlanıyorlar ama öyle sizin gibi afrikada baltayla insan kesmiyorlar, diyebilir, bir yer altı edebiyatı ile bir romantizmin kahramanlarını birbiri ile karşılaştıracak kadar iğrençleşebilirim. Bizim entelliğimiz bu kadar bacım, yersen.) ve buluşma noktaları hayatta kalabilmek için birbirlerine olan ihtiyaçları. 

Her şey tüm kasabanın deli gözüyle baktığı Elly’nin gazeteye koca ilanı vermesi ve hapisten yeni çıkmış Will’in ilana başvurmasıyla başlıyor. Sonra ne ararsan var… Dönem itibariyle (1941-42) Notebook filmi atmosferi fon oluşturuyor ve düğümleniyor çözülüyor, bir daha düğümleniyor, bir daha çözülüyor. Aşk hep var, demek pencereye konduysa bir türlü uçmuyor pencereden... Şaka bir yana bir ara ciddi ciddi sarkıyor hikaye, söylemeden geçemeyeceğim. Ama sonunda bu sarkmanın bile bilinçli olduğunu fark ediyorsun.

Güzel, keyifli kitap. Romantizme, tebessüme, nostaljik bir atmosfere ihtiyaç duyanlar, katiyen severler. Tavsiyemi eder kaçarım, hadi bana eyvallah!




1 yorum:

Adsız dedi ki...

Yeni bitirdiğimden / unutmadan nacizane bir kitap tavsiyesi vermek isterim. Arnon Grünberg "Tirza".. Yaz kitabı mı? Bence değil. Dili / akıcılığı 4 mevsime uygun da, konusu daha bir sonbahar sanki:)
Okumadıysan listene al derim. Sarsıcı, şaşırtıcı, çok sivri.
Kocaman sevgiler, duygu.