Arca 4 yaşında! Şeytanın bacağını kırdık sonunda! Party time:)

İki yaş doğum gününde, anlaşılmaz bir ateş yüreğimizi hoplatmıştı. Kendi aramızda bir pasta kesmiş, ertesi günü hastaneye yatmıştık. Yaklaşık bir ay süren hastane macerasından sonra gözümüz doğum günü partisi filan görmemişti.

Üçüncü doğum gününde, her şey hazırdı, önceki yılın acısını çıkaracaktık. Önce ortakulak iltihabından parti ertelendi sonra ertelenmiş partiden iki gün önce suçiçeği çıkardı. Bahtsız bedevi kutup ayısından şikayet etmesin anacım burada bahtsız günü çorbası ailesi varken sızlanmak ona düşmez!

Bu sene başımıza ne gelir acaba diye düşünmeden hazırlıklara başladık. Arca ile haftalar öncesinden davetli listesi çıktı. Emin miydi? Tam on yedi çocuğun gelmesini istediğinden emin miydi? Evet emindi ve anneler – babalarla birlikte kırk kişiye yakın bir davetli listesi cücenin gözlerini parlattı.

Dışarıda yapmayı düşündük partiyi, zira İlker ağzımıza edileceğinden endişeliydi. Ben yine başımıza bir haller gelir diye tırstım, sonra bir de mekan iptaliyle uğraşacaktık, aman kalsın. Salon büyük nasıl olsa, herkesin totosuna bir sandalye bulduk muydu tamam. Veletler debelenecekler zaten.

Allahın emri Arca beş gün önce ateşlendi, tahlil sonucu antibiyotiğe karar verildi, doktor izniyle parti ertelenmedi! Vaayyy yoksa evren güçlerini birleştirmiş miydi, şans yüzümüze gülecek miydi?

Partiden bir gün önce telaşla eve döneyim derken arabanın birine fena sürttüm, akşamın bir vakti yağmur altında hasar tespit yapacağız diye sucuğum çıktı, burnumdan bile yağmur damlıyordu ama yoo parti ertelenmedi!

Parti günü baston ekmek alalım diye fırına gidecekken anahtarı evde unutup çekip çıktık, Arca ile kaldık kapıda. Ama yoo parti ertelenmedi!

Sadece anahtar krizi yarım saatimizi yiyince, ilk konuklarımızı evin altındaki kuaförde karşıladık üzerimizde eşofmanlarla : )

Yaptık abicim partiyi şeytanın bacağını kırdık!

Allahım ne şanslı kadınım ben! Kocam pasta işini ve bilimum ayak işlerini halletti, annem iki tencere sarma sardı (var ya annem diye demiyorum parmağından ince sardığı için parmağını sakınacaksın yerken), İlker’in annesinin meşhur böreği hala pek çok davetlinin sohbet konusu, o kadar diyeyim: ) NA’nın çikolatalı kurabiyesini çocuklar götürünce anneler yiyemedi bile. İlknur kısır yapacağım dedi, iki tencere kaptı getirdi. Tavuklu kanepenin tarifini tekrar alayım diye Zeynep’i aradım, tarifi vermedi, tavuklu harcı yanında getirdi. Sinema keyfinin yanında patlamış mısır ise Hülya’dan. Çikolatalı toplarından da yapıp getirecekti de aman dedim, kırk kişi için canın çıkar.

“Sen ne yaptın kadın! Elin böğründe oturdun mu?” diye aklından geçirenlerini tepelemeyeceğim, katiyen! Ama vallahi ben de çalıştım yav! Yirmi adet balon şişirdim. Çocuklara vermeyi unuttum ama hediye paketleri hazırladım onlara. Sonracığıma kanepe ekmeklerini dilimledim. Bbababba üstün yetenek madalyası verecekler : ) Ama yok lan çocuklara küçük sandviçler hazırladım, hepsini de yediler ya çıkardığım işten son derece tatmin olmuş durumdayım : )

Ben onlara ne oyunlar hazırlamıştım halbuki (körebe, bingo, hediye saklamaca, odada bir eşyayı tutup ne olduğunu bulmaca…) ama onlar;

Tepişmeyi (Arca okul kankaları)

Sohbet etmeyi,

 Film seyretmeyi,

Pastaya tükürükler saçarak defalarca üflemeyi,

Muhtelif oyuncaklarla oynamayı,

Ve...

Yorulunca Duru’dan kitap dinlemeyi tercih ettiler.


Ha unutmadan bir de Gangham style dansı ile coşmayı ihmal etmediler:)


DSCN9364 from günün çorbası on Vimeo.

DSCN9365 from günün çorbası on Vimeo.

Ve inanmayacaksın ama hemen hiç arıza yapmadan tam on yedi tane çocuk mis gibi eğlendiler.