Faydalı bilgiler kılavuzu

Muhtemelen okuyanların büyük kısmının umurunda olmayacaktır ama gerek neşeli anlatımım, gerekse bunca yılın hatırı, yazının okunur kılınacağına dair umutları canlı tutuyor.

Olur da Belçika'ya gelelim derseniz, ya da yerleşme planlarınız varsa, yazıyı okuyunuz, hatta çıktısını alıp çerçeveletiniz. Evet çok iddialıyım! Geldiğimden beri şahane insanlardan şahane tavsiyeler aldım, deneyimledim, bir influencer olmasam da vatandaşa hizmet amacıylan paylaşıyorum (günün çorbası - hizmette sınır tanımayan muhteşem blog... internet sağlayıcınızdan ısrarla isteyiniz!)



1. Emlak siteleri:
Çalışma izninizi aldınız, Brüksel'e geldiniz. Oturacağınız evi bulmanız için iki site var: immoweb.be ve immovlan.be. Uygulamaları mevcut.

2. Google Translate: Ama özellikle uygulaması. Neden? Çünkü bir metnin fotoğrafını da çekip tercüme ettirebiliyorsunuz. Google translate için genel bir öneride bulunayım, Fransızca veya Flamanca'dan Türkçeye değil İngilizceye (tabii biliyorsanız) çevirin. En azından chicken translation seviyesinden bir tık daha iyi anlarsınız.

3. STIB mobile: Brüksel'deki toplu taşıma ağına hakimiyetinizi artıracak şahane bir uygulama. Yakınında nerede durak var, sonra kaç dakika sonra hangi hat gelecek, hepsini söylüyor. Zamanlaması da tastamam doğru.

4. SNCB/NMBS: STIB mobile'ın tren hatlarını da vereni. Çok kullanmıyorum ama cepte duruyor.

5. MOBIB kart: Bunun fotoğraflı aylık abonman kartından almanızı tavsiye ederim. Sınırsız in bin, 49 Euro, geldiğimin üçüncü günü almıştım. (BOOTIK De Brouckère (Rue de l'Evêque 2, 1000 Bruxelles)) 

6. Duolingo: Dil öğretme uygulaması. Fransızca için yetersiz Flamanca için oldukça işe yarıyor. Tek sorun İngilizceden öğretiyor olması. Haftaiçi akşamları maaile duolingo başına oturup Flamanca öğrenmeye kasıyoruz. İşin kötüsü Arca'ya Flamanca öğreteceğiz derken İngilizce öğrenecek:) 

7. Uber: Taksi yerine çok yoğun kullanılıyor. Kredi kartı gerekiyor.

8. Pazar arabası ve bez çantalar: Market alışverişinde vazgeçilmezlerimiz. İki bavulla Brüksel'e ayak bastığım ilk günlerde, Sıla'nın resmettiği bez çantamı kullanıyordum. O çanta İzmir'deyken öğle yemeği kaplarımı, kitabımı, şemsiyemi taşırdı, burada dünyaları taşıyor. Çok geçmeden IKEA'dan aldığım başka bir bez çanta daha hayatıma dahil oldu. Markette hiç de sağlam olmayan bir torbaya para vermektense bez çanta taşımak en iyisi! Pazar arabasını getirmesek mi diyordum, eşyalar nakliyeye verilirken İlker'e haber ettim, pazar arabası şart! Şişe şişe suları nasıl taşıyacağız?

9. Şemsiye: Yani :) Ne yağıyor arkadaş!

10. Marketlerde satılan pişirilmeye hazır ekmekler. Özellikle tahıllı ve kepekli olanları şahane. Bir de dışarıda geçireceğiniz öğle zamanı için şahane sandviçler hazırlayabilirsiniz bunlarla. Özellikle dışarı yemek yemenin ne kadar pahalı olduğunu düşünecek olursak, marketten alıp pişireceğiniz ekmeklerin içine biraz malzemeyle nefis ve ucuz bir öğle yemeği! Ucuz öğle yemeği demişken bir başka akıllı yatırım da...

11. Saklama kapları: Bizim işte mikrodalga fırınlar var, onlara uyumulu saklama kapları hayat kurtarıcı, evde akşam yediğinden kalanları koy kaba, getir ofise, mis gibi öğle yemeği, hem de hesaplı. Yok dersen, bir önceki maddeden kendine sandviç yapabilirsin.

12. İlker: Alıyorsun İlker'i getiriyorsun eve, önce ev denen dört duvarı yuvaya çeviriyor. Sonra hayatını kolaylaştıracak tüm bilgiyi araştırıp kullanımına sunuyor... Yok yok muhteremi bir kılavuzun bir maddesi yaparak harcayamam! Onun için ayrı bir yazı dizisi (!) hazırlamalıyım!