Bizim evin ergenini kocam -canım ciğerim- antrenmana götürdü. Aynen şu aşağıdaki şekil hissettiğim iş gününün sonuna evde sakince ve yalnız başıma oturmak yakışırdı, yakıştı. Depoya su almaya inip şarapla yukarı çıktım, serin serin yudumluyorum.
Birazdan İlker marketten arayacak, iki olasılık var:
1-somon buldum sadece salata yap
2-yeşil mercimek pişir
Diyecek.
1+2 de olabilir, mercimek yemeğini yarın yerler, zira ben İspanya’ya gideceğim. Vaka sayıları bu kadar artmışken bizim şirket henüz iş seyahatlerine sınır getirmedi, gidiyoruz bakalım. Yarın komite devlet kararlarını açıklayacak. Kuvvetle muhtemel evden çalışmak norm olacak, isabet olacak, virüs cirit atıyor, iki doz aşılılar bile hasta oluyor, ama biz haftada üç gün ofisi dolduruyoruz. Aman neyse ne…
Ne diyordum başlıkta… N’aber nas’sın?
Epeydir uğramamışım bloguma, malum İzmir’den kocam gelmiş, kasım ayı tatil ayıymış, yeni yasakların öncesi sosyalleşmişiz, kocam bu hafta sonu yine iş için İzmir’e gidip bir ay kalacakmış, blogu bir süreliğine satabilirim bence! Ve yine dönerim canım blogum:)
Aslında ben bu başlığı bizim evin ergeninin “sap” muhabbetine bağlayacaktım. Evet what’s up, sap’a dönmüş bizim oğlanın sınıfında. Geliyorum sap gidiyorum sap, odasının önünden geçiyorum sap! Hay sapına!
Ama tam bu arada kocam marketten aradı. Ne 1 ne 2… bu akşam bizim oğlan hazır fırın tavuk gömerken biz muhterem ile suşi yiyeceğiz. Niye? Çünkü somon kalmamışmış ve de kocam ben bütün yorgunluğumun üzerine bir de yeşil mercimek pişirmekle uğraşmayayımmış. Ben muhteremsiz bir ay ergenin biriyle n’apacağım? Peh!
2 yorum:
Ben iyiyim :) Evde 10. ayımdayım ve kafayı yememek için tüm gayretimle çabalıyorum. sonunda bir kitap kulübü buldum, haftada 2 akşam yoga(bunlar zoom üzerinden tabi), etamin, kitap vs. iyi gidiyor.
Şimdiden kolaylıklar diliyorum o bir ay için.
Sevgiler,
Biz de kendimizi korumaya yada maskelerle koruduğumuzu sanarak günlerimizi geçiriyoruz. Öpüyorum o ergeni. Allah kavuştursun kolay gelsin. Hülya
Yorum Gönder