Kokusunu bilir misiniz?
Ağacın altından ayrılmak istemeyeceğiniz kadar nefis, içli, gönül teline dokunan bir kokudur, çiçeğini elinize alır ara ara koklarsınız da doyamazsınız…
Arap yasemini de bu vakit açar, cire aseptine kreminin kokusu var ya… hah işte o!
Mimoza bilir misiniz? Tam bu zaman pıtır pıtır açar… sapsarı top top… yol kenarları sarıya boyanır…
İzmir’de.
İzmir’de bu mevsim kısadır, belki de bu yüzden pek kıymetlidir.
Sakurası yoktur, manolyası da.. ama mimozası vardır, portakal çiçeği kokar sokaklar..
İyot kokar, portakal çiçeğine karışır iyot kokusu… öyledir nisan mayıs İzmir.
Bir haftadır İzmir’deydik. İlk defa nisanda gittik İzmir’e, beş yıldır ilk defa… yılın bu, beni hayata bağlayan zamanı İzmir’de olmak bana çok iyi geldi. Malum bahar benim mevsimim.
Tüm olumsuzluklara rağmen, çok tatlı anlarım oldu İzmir’de…
İlker, ikinci gün acile, kötüleyince beşinci gün doktora tahlillere taşındı. Enfeksiyonlar, antibiyotikler… (hala devam)
Ama enseyi karartmadık, tadını çıkarmak için elimizden geleni yaptık. Canımıza değsin:)
Arca’yı özledik zira tüm hafta kuzenler, arkadaşlarla, anneanne dede babaannede kaldı… yüzünü gören cennetlik!
İyi geldi, hemen öncesindeki karmaşaya el sallayıp gittim ve kafayı boşaltıp döndüm. Bugün bulaşıkları yıkarken fark ettim ki, departmandaki tüm o şokun ğstüne hala ofiste olsaydım, toparlanamamıştım…
Ama İzmir’de..
Denizi gördüm. Denizi kokladım.
Kokladım İzmir’i. Mis.
2 yorum:
Ben de 6 senedir gitmedim bir türlü İzmir'e. Bu güzel yazıyı okuyunca ne kadar özlediğimi fark ettim...
Bu arada çok geçmiş olsun, umarım çabucak iyileşir.
Sevgiler
aaa memleketime gelmişsiniz hem de en güzel zamanında iyi tatiller....
Yorum Gönder