Başlık bulamadım. Bulmak için vakit harcamak istemedim. Son anda uydurdum ordan burdan falan filan.
Hiç dışarı çıkmaya yeltenmediğim için soğuk mu bilemiyorum ama yağmurlu bir pazardı. Tam battaniye altına girip sıcak bir çay eşliğinde kitap okumalık. Ben de öyle yaptım. Kulüpten kızların ama en çok Bahar’ın önerdiği Miras’a dün başlamıştım, bugün yarıladım. Çok iyi gidiyor. Norveç edebiyatı sevgim yıllar önce başlamıştı, Doppler evet sanırım buydu. Derken Tufan’dan ödünç aldığım Karl Ove’larım … hala bitirmedim, aman diyeyim biterse gider.
Norveç edebiyatındaki yalınlığı seviyorum, okurken beni oralarda yaşatmalarına bayılıyorum.
Yıllar sonra Oslo’ya iş seyahati için gittiğimde yabancılık çekmememi de edebiyatın aşinalığına bağladıydım.
Bence bir roman, en çok mekanıyla bağdaştığında, okurda nefis bir tat bırakıyor.
Arek ve Ayşe bir uygulama vasıtasıyla epey ucuza Kanarya adalarına bilet bulmuşlardı, hemen uygulamayı muhtereme kaydettirdim. Uygun bilet önerileri için sizi tanıyalım kısmı var, efendim seyahatlerimizi nasıl planlarmışız nerelere gitmek istermişiz filan… Baktım bucket list var, egzotikler filan var ama benim için bir seçenek yok: “Okuduğu kitaplardaki coğrafyaları görmek ister” :))
Evet istiyorum, Lizbon’a Gece treninden beri Portekiz’e, Allende romanlarından beri Şili’ye gitmek istiyorum. Noelde Berlin’e gideceğiz ve bunda Ahmet Ümit’in Kayıp Tanrılar Ülkesini okumuş olmamın etkisi yadsınamaz.
Battaniye altında kitap okumak, okurken ara sıra yeşil çay yudumlamak, ara sıra pencereden yağan yağmuru izlemek ve okurken dinlemek yağmurun sesini. Sevdiğimiz hareketler bunlar.
Lakin koca pazarı böyle yediğimi sanıyorsan fena halde yanılıyorsun canım okur.
Sabah erkenden kalkıp meditasyon yaptım, sabah erkenden kalkan cücenin yeri göğü inletircesine işediği saniyeleri de, “anne ya gel de sırtımı kaşı” diyerek meditasyonumun içine etmesini de duymazdan gelerek yarım saat meditasyon yaptım. (Evladımın sırt kaşıma talebi meditasyon sonrası değerlendirildi, yatak keyfi icra edildi, analığıma soru işareti istemem, dalarım)
Ara not; Meditasyon bence kadınlar için yaratılmış bir şey. Çünkü düz kafa erkekler düşüncelerini gayet sıraya sokabilirken biz kadınlar kafalarındaki kırk tilkiyi kuyruklarından yakalamakta epey zorlanıyoruz evet meditasyon bizim için yapılmış yani üst sürüm insan beyni için.
O gazla evin bir kısmını temizledim, çamaşırları makinaya, üç tencere yemeği de ocağa koydum. Anlayacağın bana bir kadınlık geldi pazar pazar! Nasıl da cinsiyetçiyim ıyyy…
Arada Arca’ya kahvaltı hazırladım ve bir şeyler atıştırıp Flamanca çalıştım. Devamsızlığımı görmezden gelsin diye hocanın gözünü ödevlerimle boyamaya niyetliyim. Zira sınav öncesi İtalya seyahati sebebiyle asgari bir adet daha devamsızlığım olacak, nitekim sınava bile alınmayabilirim. Ay şiştim.
Arada derede Duru’nun staj işini konuştuk, allahım bizim şirkete napsak da alsak bıdığımı? (Bıdım dediğim 20 yaş 1,70 boy!) Lanet olsun liyakata! hatır gönülle işimizi halletmemiz ne mümkün!
Duru’yla konuşurken öğrendim ki, İzmir yazdan kalma günler ve haftalar etkisi altındaymış. Yazıktır lan, hem reisiniz putinmanyağı ile hemhal, “ver gazı” hareketleri, hem hava iyi!
Geçen, ofiste bir workshop yaptık, evropalıyı eğiteceğiz: malum evde klimanız varsa kumandadan ısıtma moduna geçirince ısınıyorsunuz, ne de olsa klima dediğin nihayetinde havadan havaya ısı pompası lakin Avrupa bu bilginin farkında değil. Workshop bu cahillere olayı anlatmak için yapıldıydı.
Neyse bizim Türk arkadaş dedi ki, biz biliyoruz da, bize komaz bizim gaz problemimiz anca kurufasulye yediğimizde oluyor, evropa düşünsün. (Yok ya öyle demedi, sallıyorum ama aslında durum bu, açın radyatörleri verin coşkuyu!)
Nitekim biz de ailecek bu yıl önlemimizi aldık, evde termostatlar 19C’ye ayarlı. Hala yakmadık doğalgazı, allahım sen bize acı, yaktırma yoksa yanacağız.
Geçen hafta gittik Primemark’a (bilmeyenler için bizim LCW gibisinden ucuzcu - ev kıyafetleri tedariği için birebir) doldurduk pofuduk sabahlıkları, polar pijamaları. Şimdi Putin düşünsün.
Şaka bir yana, duyduklarınız doğru, enerji fiyatları 2-2.5 kat arttı, enflasyon 12% (vallahi küfretmiyorum, burada 2% gibi enflasyon olunca sapıtıyor dengeler) devlet ne kadar yardım etse de durum vahim. Bazı bazı, “geldik burayı da bozduk” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Daldan dala hoplamalı zıplamalı bir pazar akşamı postunun sonuna gelirken…
Arca sınıf arkadaşlarıyla online bir şeyler oynuyor…
İlker etleri pişiriyor, ve kuvvetle muhtemel içinden “kadın gel de bir salata yap” diye geçiriyor
Bense geçen akşam yalnız olduğunu öğrenip yemeğe çağırdığımız Arek’in getirdiği İtalyan şarabının tadını çıkarırken satırlarıma son noktayı koyuyorum…
Peki ya siz?
Sizi geçen hafta temalı birkaç fotoğrafa teslim ediyorum.
Sevgiyle…
4 yorum:
Ben taşınma ve hastalıkla uğraşıyorum. Hayatımdaki her şey askıda, düzenim bozuldu. Düzenime dönmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Norveç, finlandiya ve isveç gibi ülkelerin sineması da çok iyi ya da o sert gerçekçi hali bana iyi geliyor. Türkiyeden uzakta olmanız ne hoş.
gönlünce olsun Ahu her şey kolaylıkla yoluna girsin
ah evet en son izlediğim bir film vardı türkçesi körkütük mü ne o da oralardan bir filmdi diye hatırlıyorum çok iyiydi gerçekten. Türkiyeden uzak olmak hoş ama fizana da gitsen uzaklaşamadığın zamanlar oluyor maalesef
Yorum Gönder